• memlekette pek oldugunu dusunmuyorum, oldugunu dusunen varsa buraya alalim kendisini.
  • tlr ile çalışırlarsa birden ufkları açılabilir sıkıntıları kaybolur.
  • otobüste önümdeki kadında nikon vardı,yediği şeyin çöpünü bile çekiyo ak nedir bu?
  • san francisco'ya varmış, union square'de sabah kahvemi içiyor, bir taraftan da önümdeki 3 günü planlamaya, elimdeki projeye en uygun fotoğraf noktalarını belirlemeye çalışıyorum. aslında çalışıyorum da denemez, kara kara düşünüyorum diyelim. zira şehri iyi bilmeme rağmen elimde çalışmam gereken net bir konu var ve çok spesifik noktalar bulmam gerek.

    tam o esnada gözüme önce bir leica m monochrom ilişiyor, kara kuru çirkin bir alet olmasına rağmen koca şehrin içinde şakırt diye gözüme çarpıyor işte, algıda seçicilik! orda kainat güzeli olsa sikimde olmaz, leica ounca gözüm ilişiveriyor.

    hemen tipe bakıyorum, 60'li yaşlarda yetkili bir abiye benziyor makinenin sahibi.

    "selamın aleyküm dayı" diye söze dalıyorum, sohbete başlıyoruz. laf lafı açıyor, projemden bahsediyorum. adam hayatını fotoğrafa vermiş, uzun yıllardır san francisco'da yaşayan birisi olarak parayla alamayacağım kıymette bilgileri birbiri ardına sıralıyor, ağzından bal damlıyor, beni bilgiyle dövüyor!

    sonra elimdeki haritaya bakıyor, "lan oğlum bu ne? onunla olmaz!" deyip çantasından kendi haritasını çıkartıyor ve bana veriyor. harita dediğim çarşaf gibi bişey, açııldıkça açılıyor, sokaklar mahalleler birbirini izliyor. en ince detayına kadar san francisco!

    abi diyorum sen ne yapacaksın bana bunu verirsen, "sorun deel genç adam" diyor, "ben senelerdir buralıyım, öylesine taşıyorum bunu" diyor.

    kartlarımızı değişiyoruz, seviyoruz birbirimizi, görüşeceğiz diyoruz ve dağılıyoruz yollarımıza. daha sonra emailleşiyoruz arada.

    ------

    aradan 3 ay geçiyor, dünyanın en takip edilesi fotoğraf bloglarından birisi olan leica blogunu bir açıyorum ki ne göreyim! leica bizim abiyi bloga konuk etmiş, işlerine yer vermiş, kısa da bir röportaj yapmış.

    şaşırıyorum ama kendime de belli etmiyorum, yüzümde hafif bir gülümseme mal mal okuyorum röportajı:

    http://blog.leica-camera.com/…te-enthusiast-part-1/

    netekim sokak fotoğrafçısı iyi bir insandır, hatta hüzünlüdür, kederlidir hafifen hep, zenginliği malda mülkte değil de yaşamı koklamakta, sokaklarda bulur, bütün kara parçalarında afrika dahil!
  • deli gibi renkli gözlü ve sümüklü çocuk arayan fotoğrafçıdır. gözleri renkli değilse fotoşokla boyar.
hesabın var mı? giriş yap