• nefes, ruh sözcüğünden türetilen kelime.

    19.yy.dan itibaren, akıl yoluyla değil de, deneysel yolla ruhun etkilerinin araştırılmasına psikoloji* denilince; ruh, öz ve cevher üzerinde çalışan gruplar da kendileri için bu tanımlamayı tercih etmişlerdir.
  • orta sınıfın afyonu.
  • bir yerden başlamak istediğim. tarot kartlarım var, bazen kendime reiki yapıyorum, yoga ve meditasyon yaparım, doğal taşlara ilgim vardır, yarışmaya istanbuldan katılıyorum.. evet biliyorum konuya bi hayli uzağım. yönlendirebilecek suserlar yeşili yaksın.
  • ruhçuluk,tinselcilik anlamına gelir.materyalizm karşıtlığı da denilebilir.bu akımı savunanların reenkarnasyon ‘a inanları da inanmayanları da vardır.hüseyin rahmi gürpınar eserlerinde materyalizm ile spiritualizmi yıkmaya çalışır. sonunda, ölüler yaşıyor mu fantastik romanıyla, spiritüalizmi kabul etmiştir.

    edit:imla
  • hirevî hazretlerinin "menâzil-üs sâyirîn" kitabında ve şerhinde şöyle yazar:

    tecrübe ile anladım ki, marifet sahibi olanların feraseti, allahü ehli olabilecek kimselerle olamayacak kimseleri ayırt etmektir. allahü teâlâyı zikredenlerin ve cem’ makamına kavuşanların yaradılışlarındaki potansiyeli tespit etmektir.

    marifet sahiplerinin feraseti budur. açlıkla ve insanlardan uzak durarak çile odasında yalnız yaşamakla nefslerini saflaştıran ama hak teâlâya yaklaşmayı başaramayanların ferasetleri ise cisimleri ve maddeyi keşfetmek; mahlukatın gaybını(bilinmeyen yönlerini) haber vermektir.

    bunlar yalnız mahlukattan haber verirler; haktan haber veremezler. çünkü hak teâlâ ile aralarında perde vardır. marifet sahipleri ise allahü teâlâdan kendilerine gelen marifetlere kavuşurlar. hep allahü teâlâdan haber verirler.

    insanların ekserisi allahü teâlâdan uzak olduklarından ve hep dünyayı düşündükleri için, maddeyi keşfedenlere, mahlûklardan bilmediklerini haber verenlere değer verirler. onları büyük bilirler. onları evliyâ ve allahü teâlânın seçilmiş kulları sanırlar. hakikatten haber verenlere dönüp bakmazlar. bunların allahü teâlâdan bildirdiklerine inanmazlar. "bunlar evliyâ olsalardı, bizim hallerimizden ve mahlukatın hallerinden haber verirlerdi. mahlukatın hallerini bilemeyen kimse, bundan daha yüksek olan şeyleri nasıl bilebilir?" derler.

    bu bozuk kıyasları ile evliyayı inkar ederler, doğru sözü görmezler ve işitmezler. böylece allahü teâlânın o büyükleri cahillerin gözünden korumuş olduğunu, onları kendisine ayırmış olduğunu, onları kendisinden başkaları ile meşgul olmaya bırakmadığını idrak edemezler.

    bunlar mahlukata ve maddeye saplanıp kalsalardı, hak teâlâ ile yakın olmaya uygun olmazlardı. böyle hak adamlarından birinin maddeye az bir nazarla, başkalarının anlayamadığı şeyleri keskin ferasetleri ile anladıklarını biz çok gördük. bunların feraseti hak teâlâdan olan ve onun yakınlığından doğan bir ferasettir. nefslerini saflaştıranların mahlukata ve maddeye olan feraseti(görüş gücü), hak teâlâyı ve ona yakın olanları göremez. bu kıt görüş gücü, kimi müslümanlarda olabileceği gibi, hristiyanlarda, yahudilerde ve başka din mensuplarında da bulunabilir. çünkü maddeyi keşf ve görüş gücüne allah değer vermez; şartları yerine getiren herkese ayırt etmeden verir.

    (293. mektuptan, mektubat-ı rabbani)
  • materyalizmin, realizmin tamamen zıttı. aslında platon'un idealizminin, mağara alegorisinin dayanağı da denebilir.

    platon'un antika yunan felsefesinde en önemli nazariyesi neydi? tabiki idealar dünyası. her şeyin mükemmel olduğu o evren. yani başka bir boyut. dünya üstündeki bütün şeylerin mükemmel olmadığı aslında reel dünyadaki o şeylerin idealar dünyasındaki o mükemmel şeylerden bir yansıma olduğu.ve işin özü reel dünyanın aslında hiçbir şekilde mükemmel olmadığı.

    işte bu tutum zaten bana göre tamamen spritüalist, tinsel bir tutum. zaten öğrencisi aristotheles ile aralarındaki en temel düşünce farkı buydu. ideler evreni mi reel evren mi?
    platon ilginç bir şekilde rasyonel spritüalist idi belki de
    ne kadar anlamsız gibi gelsede.
  • yeterli maddi güce erişip götü sağlama aldıktan sonra yeni arayışlara giren insan evladının kendisini ruhçuluğa ve maneviyata teslim ettiği düşünce biçimi.

    aç insan spiritüel olamaz zaten. genelde doğu asya'da bulunan spritüalistler, batıdan gelen varlıklı kerizleri ''aydınlanma'' adı altında yolmalı turistik bir organizasyona ev sahipliği yaparlar.

    yine de fikriyatı ve hayali iyidir hoştur, insana yaratıcı fikirler edindirir.
  • e bu ülke hepimizi spritüel yapmadı mı

    (bkz: onların doları varsa bizim de allah'ımız var)
hesabın var mı? giriş yap