• "insanlık tarihinde yıldızın parladığı anlar." amerika'nın manyak kristof kolomb tarafından millete keklenişi, goethe'nin seksen yaşında yirmi yaşındaki kızcağıza aşık olması da anlatılır. özellikle okyanusa kablo döşeme hikayesi bir yandan güldürürken, "vay anasını ne günlermiş" dedirtir.
  • istanbul'un tesadüf eseri açık unutulan bir sur kapısından(kerkaporta kapısı) girilerek fethedildiğini anlatan stefan zweig eseri.
  • istanbul un fethinin osmanlıların satın aldığı bir grup rum un kerkaporta kapısını askerlere açması ile gerçekleştirdiğini yazan eser. kanıt olarak ta bu bölge nin türk döneminde vergiden muaf tutulmasını gösteriyor. vergi muafiyeti ise osmanlıların çok seyrek olarak başvurdukları bir ödül. bu iddia francis ya da dukas gibi dönemin bizanslı tarihçileri tarafından da kabul edilen bir iddia olsa da istanbulu un bu olay olmadan fethedilemeyeceğini söylemek yanlış olur. çünkü zaten bizans-latin güçleri ve surlar artık dayanamayacak bir durumda idi
  • güzel insan stefan zweig biraz daha sabretse, hayatının anlamının gri üniformalı milyonlarca manyağın postalları altında yok oluşunun verdiği acıya biraz daha katlanabilseydi yıldızın parladığı anların son bölümü stalingrad'ı içerecekti.
  • istanbul un fethinin osmanlıların satın aldığı bir grup rumun kerkaporta kapısını askerlere açması ile gerçekleştiğini yazmayan eser. sadece, sivillerin giriş çıkışı için kullanılan bu küçük kapının tesadüf eseri açık unutulduğunu ve osmanlı askerlerinin de savaşın en civcivli zamanında bunu tesadüfen farkettiklerini ve hatta ilk anda savaş desisesi zannedip muallakta kaldıklarını ama bi süre sonra bu ihmalin cezasını keserek içeri daldıklarında, o ana kadar kuşatmaya son derece başarılı bi şekilde karşı koyan bizans askerlerinin şehrin ele geçtiğini zannederek yaptıkları paniğin üstüne yardıma gelmiş olan dört adet venedik savaş gemisinin de ulan sattınız ha bizi diyerek topladıkları pılı pırtıdan sonra ancak şehrin fethedilebildiğini yazar zweig efendi..peki yazar da bununla mı kalır..ne münasebet! aynı denemede askeri dehası dolayısıyla övgüde bulunduğu fatih sultan mehmet'in askerlerine fetih mükafatı olarak şehirdeki kadın erkek çocuk değerli eşya her ne varsa ganimet olarak yağmalayabileceklerini! müjdelemesi zweig'in kanını dondurur..

    aynı kitaptaki bir başka denemesinde amerika'nın keşfinin ardından ispanyol çapulcularının yeni dünyadaki maceralarını anlatan yazar, vasco nunez de balboa nam kanun kaçakçısı zatın adamları ve yerli işbirlikçilerle altın bulmak maksadıyla batıya doğru gerçekleştirdiği seferde karşısına çıkan ve mağlup ettiği yerlileri buldog köpeklerine yedirmesine, ya ne gerek vardı kazanmışsın zaten zaferini böyle gereksiz vahşetlerle gölgelemeye ne gerek vardı deyip bu adamın seferin devamında yerlilerin rehberliğiyle insanlık tarihinde ilk defa mar del sur'u (bilinmeyen deniz) yani büyük okyanusu dünya gözüyle gördüğünü iddia eder..kızılderilileri o günkü avrupalılar insandan saymamış besbelli ama hala mı öyle??

    böylesi eurocentrik falsolarını ve tarihin dönüm noktalarını kitabın isminin gerektirdiği konsepte kasarak çok kritik an ve şahıslara bağlamasını dikkate almazsak güzel, faydalı bir eser..misal en basitinden şunu söylemek mümkün; kerkaporta açık kalmamış olsaydı da osmanlılar öyle veya böyle istanbul'u fethedecekti..nokta
  • alman dilinin ustalarından stefan zweig'ın bir batılı gözüyle, geçmişi (yirminci yüzyılın ortalarından bakarak) nasıl değerlendirdiğinin özeti olan kitabı.

    1 - bizansın fethi
    2 - ölmezliğe sığınış: büyük okyanusun keşfi
    3 - haendel: yeniden hayata geliş
    4 - bir gecelik dahi: marseillaise
    5 - dünya çapındaki saniye: napolyon waterloo'da
    6 - goethe: marienbad elejileri
    7 - j. a. suter: eldorado'nun keşfi
    8 - dostoyevski: bir kahramanlık anı
    9 - okyanus aşan ilk söz
    10 - tolstoy: tanrıya sığınış
    11 - scott: güney kutbu için mücadele
    12 - lenin: mühürlü tren
  • stefan zweig'ın güney kutbu'nu keşfetmek için yola çıkan robert falcon scott ve ekibinin tarihe geçen trajedisini anlattığı "güney kutbu için savaşım" bölümündeki mükemmel anlatımıyla insanın tüylerini diken diken eden kitap. diğer hiçbir hikayede olmayan çarpıcılık ve ürperticiliğe sahip, müthiş bir anlatı olmuş. ve ilerleyen yıllarda intihar ederek hayatına son veren zweig'ın, robert scott'ın son dakikalarını anlatırken ölüm anına yaptığı güzellemeler de dikkatlerden kaçmıyor. gecenin bir yarısında gerilim filmi izlermişçesine okuttu ve sonrasında uzunca bir müddet söz konusu keşif gezisiyle ilgili (terra nova expedition) tarihi kaynakları okuttu. hikayenin tek kötü yanı, güney kutbu'nu keşfetmek için scott'la birlikte yola çıkan ama kutbu keşfeden asıl kişi olan norveç'li roald amundsen'i ve büyük başarısını neredeyse görmezden gelip, söz konusu keşif gezisinin asıl önemli kişisinin scott ve arkadaşları olduğu gibi bir algı yaratmış olması. kitabın 1925 yılında yazıldığı ve o dönemlerde yaşanan büyük trajedi dolayısıyla amundsen'in büyük başarısının gerçekten gölgede kaldığı ve bütün dünyanın scott ve arkadaşlarını konuştuğu düşünülürse belki anlaşılabilir bir durum bu ama kutbu ilk kez keşfetmeyi başarmış olan asıl insanın hakkını biraz daha teslim etmesi gerekirmiş bence zweig'ın.

    zaten genel olarak kitaptaki önemli tarihsel olaylara belli bir bakış açısından bakarak ve o noktadan yaklaşarak yazma durumu var. tarihi çarpıtmak anlamında değil de biraz tek taraflı bakma gibi. yaşanan tarihi olaydaki insan hikayelerinin çarpıcı noktaları üzerinde odaklanıp, söz konusu tarihsel başarıları veya başarısızlıkları getiren diğer belirleyici ve önemli detayları çoğunlukla arka plana itmiş gibi. yine de insanlık tarihini yönlendiren önemli gelişmelerden 12 tanesini müthiş sinematografik bir dil ve akıcı bir anlatımla okuyucuya sunan, insanı söz konusu olaylar ve kişilerle ilgili daha fazla ve detaylı araştırma yapmaya sevkeden müthiş bilgilendirici ve başarılı da bir kitap bu aynı zamanda. stefan zweig'ın müthiş kalemiyle her bir hikaye nefes kesen bir kısa film tadı veriyor. şahsi kanaatimce mutlaka kütüphanelerde bulundurulması gereken son derece başarılı bir eser. herkese kesinlikle tavsiye ederim.
  • stefan zweig'ın -adından da anlaşılacağı üzre- tarihte büyük hadiselere sebep olmuş 12 ayrı olayı gayet güzel bir dille anlattığı kitabı. ne fetihler ne keşifler ne uğraşlar okutuyor. yalnız bir bölüm var ki diğerleri arasındaki yerini bulamadım. leo tolstoy'un ölümü sebebiyle bitiremediği oyununu zweig tamamlıyor. bitmemişinin sonuna eklenip sahnelenirse diye de notlar eklenmiş. diğer bütün bölümler yaldır yaldır bilgi verirken orda bir duruyoruz, zweig show izliyoruz sanki. öyle bir yer. velhasıl çok güzel. tarihle ilgilenmeyenler durum öyküsü olarak bile gayet rahat okuyabilirler. zor olsa da burda gerçekliğin sıkıcılığı yok çünkü.
hesabın var mı? giriş yap