• burdaki 'su' sozcugu buyuk sorgulardan gechirilmelidir. sivi birikintisi belki de daha uygun bi tanimlama olurdu.
    sanirim tek iyi yanlari yagmur yagdigini anlamamiza yaramalari
  • cadde ve sokaklarimizda yagmuru takiben ortaya cikan istem disi rekreasyon alanlari.
  • suyu biriktirmek amaciyla cadde ve yollarimizda bilincli olarak acilan cukurlarda olusan birikintilerdir. belediyeler bu hizmeti halkin su ihtiyacini karsilamak icin dusunmus olsada pratikte, sokaklarin kirli olmasindan uygulanamamis su yerine camur birikintileri elde edilmistir ama herseyi belediyelerden beklemek olmas , delikanli adam alir o suyu evinde damitir.
  • camdan dışarı bakarken bi su birikintisi kestirirsin gözüne, sonra etraf flulaşır, su birikintisinin içinde silüetler belirir, su birikintisi konuşmaya hazırlanır ve aniden öküz renkli bi araba geçer üstünden ya da anlık sığır olan biri tükürmek amacıyla kusar su birikintisine... belki de bir amaç görecektin orada, geleceğinden parçalar, kaybettiğin bir şeyler veya bir umut. salak hissedersin; şöyle kıyıdan kenardan bir su birikintisi seçsene kendine.
  • bir nesneyi ters olarak görmemizi sağlayan hede.
    nedeni suyun yüzeyinin dibinden daha sıcak olması bu nedenle az ve çok yoğun ortamların oluşması dolayısıyla ışınların tam yansımaya uğramasıdır.
  • cocuklarin ortasina gecip ziplamaya bayildigi seyler
  • sürücüler için bir eğlence unsuru. bazı sürücüler bunlara hızlıca girerek insanları ıslatmayı pek severler (allah hepsinin belâsını versin).

    yağmurda yolda bir su birikintisi varsa yanından geçerken şemsiyeyi yola çevirmek lâzımdır. asıl zararlı, pis su bunun içindedir.

    en tehlikeli düşman gizli olanlardır. su birikintilerinin de en tehlikelileri, göremediklerimiz, viyadüklerin ve üst geçitlerin üzerindekilerdir. yukarıdaki yolun kenarında kimseyi göremeyen sürücü birikintiye hızla girer ve birikintideki su, sanki biri kova ile döküyormuşçasına aşağıya iner. aşağıda biri varsa eğer, suyun yukarıdaki bir birikintiden geldiğini anlaması uzun sürebilir. sakın yukarıya çıkıp elinde kova olan şakacı bir öküz aramasındır, adam çoktan gazlayıp gitmiştir çünkü.
  • cadde arasında, f1 pistindeymiş gibi araba kullananların bol bol küfür yemesine neden olan, küçük göletler.

    iki gün önce izlediğim saçma bir filmde karakterlerden birinin ıslanmasıyla alay ettiğimde, bir kaç gün sonra, daha kötüsünün başıma geleceğini tahmin edemezdim. cadde arasında yürürken, orta hızda geçen bir arabanın ıslatma oranıyla, tehlikeyi farkedip kaçma oranımın arasında azımsanamaz bir bağ olduğunu da yaşayınca öğrendim. aldığım ilk darbede, şoku atlatamadan çamur olan pantolonumu nasıl temizleyeceğimi yol kenarından uzaklaşarak düşünebilirdim. ama ne yanımdaki arkadaşım ne de ben yerimizden kıpırdamadan, zorlama bir film senaryosuna uyuyormuşuz gibi, birazdan olacaklara zemin hazırladık. bakışmamızla geçen 5 saniyelik sürenin ardından, daha hızlı giden bir araba, ne yazık ki arkadaşımın da tümüyle ıslanmasınaa yol açtı. yüzümüzden akan çamurlu sularla birlikte, şöföre mi yoksa kendinize mi küfretmeniz gerektiğini bilemedik, güldük geçtik. aynı gün belediye başkanının, yaklaşan seçimler için propaganda yapması da, zaten olmayan şansının yerlerde süründüğüne bir işaretti sanki.
  • akşama doğru

    ey güzel harf güzel kağıt güzel kalem.

    sana nehirlerden rüzgarlardan söz ediyorum
    benim için nehirleri eğit, su yolları aç.
    ben ki daha ağzı lekeli bir çocukken
    yürürken gördüm bir gün nehirleri
    nehirlerin rüzgarların sözü yaşar

    ben ağzının yaprağıyım, bir yere yaz bunu.

    ey güzel el yazısı güzel mürekkep güzel uç.

    beni küçük su birikintileri büyüttü.
    beni anlamak için su birikintilerine sor
    su unutmaz: daireler çizerek dikkatle çalışır.
    benim için yapraklar topla, yatağını lekele.

    ben bu akşam doğruyum, karıştır saçlarımı.

    ilhan berk
  • çocukluktur. çocukken çömelip bunların üzerinde bulutların aksini seyreder, kağıttan kayık yüzdürürdüm ben şahsen. bu çamurlu kahverengi sularla, genellikle öyledirler, sonraki yıllarda yeni aldığım botları denemek için langır lungur üstlerinden geçmekten başka bir ilişkim olmadı. olsa mıydı ki.. yok artık bu kadar anlamsız şeylere zaman. bakmıyoruz artık o yüzden, artık su birikintilerinin içinden geçen bulutlara.

    belki de kasten bakmıyoruzdur, belki böylesi daha iyidir.
    çok derine bakınca, kendimizi görüp korkabiliriz, o su birikintisinin dibinden bize bakan gözlerini görebiliriz, çocukluğumuzun..
hesabın var mı? giriş yap