• 2004 yili avrupa muze odulunu kazanan trakya universitesine bagli mekan ayrintili bilgi icin
    http://www.trakya.edu.tr/kulliye_tr/index.html .
  • amasya ilindede mevcut olan külliyedir, amasya valisi şehzade ahmed gözetiminde, 1482-1486 yılları arasında, babası ii. bayezid adına yaptırılmıştır. cami, medrese, imaret, şadırvan ve çeşmeden meydana gelmektedir. caminin mimarı şemseddin ahmed'dir, iki büyük kubbe ile örtülü olan caminin mihrap, minber ve taç kapısı beyaz mermerden özenli bir biçimde yapılmıştır. eser, osmanlı mimarisinin tipik örneklerinden biridir.

    ii. bayezid amasya'da valilik yaparken, cem sultan'ın saltanatı ele geçirme çabalarından haberdar olur. şehzade'nin huzursuz olduğunu gören amasya'nın ileri gelenlerinden bazıları, saltanata kendisinin geçeceğini müjdeler ve amasya'ya cami, medrese ve imarethane inşasını rica ederler. sultan bayezid bundan çok duygulanır ve tahta çıkışının hemen ardından istenen yapıları amasya'ya inşa ettirir.. külliyenin yapılmasından önce sultan ii. bayezid, amasya'da valiliği sırasında hat hocası ve sevdiği arkadaşı şey hamdullah efendi ile meşk kayası'nda sohbet ederken "bir gün tahta geçer isem, amasya'ya cami yaptırmayı arzu ediyorum" der ve şeyh hamdullah'a, şehrin neresine bir cami yaptırmanın daha doğru olacağını sorar. şeyh hamdullah yayını gerip bırakır: "okumun düştüğü yer daha uygundur" der. ii. bayezid 1481'de tahta geçer ve bir yıl sonra da şeyh hamdullah'a verdiği sözü yerine getirir.

    dört tarafı da kagir bir duvar ile çevrili olan külliyenin avlusunu çevreleyen surda, ikisi güneyde, ikisi kuzeyde, birer tane de doğu ve batıda olmak üzere toplam altı kapı bulunmaktadır. külliyenin kuzey tarafı tamamen ırmağa bakmaktadır. bahçede, 400-500 yıllık anıt ağaçlar bulunmaktadır.

    külliyeyi çevreleyen 120 x 160 m boyutlarındaki avlu içinde, ortada cami, caminin sağ (batı) tarafında büyük bir medrese, sol (doğu) tarafında bir imarethane ve kiler vardır. avlunun güneydoğu köşesinde türbe (ii.bayezid'in şehzadesi ahmed'in oğlu osman çelebi), kuzey ve güneydoğusunda birer şadırvan, caminin kuzeybatısında da muvakkithane bulunmaktadır.

    külliye içinde bulunan ters t plan tipiyle yapılmış olan caminin iç ölçüleri 29.97m x 30.53m; dış ölçüleri ise 45.44 x 42.95m'dir. caminin ana mekanı, kıble ekseni üzerinde, birbirinden büyük bir kemerle ayrılan, kare biçimli iki bölümden oluşur. bunların üstü birer kubbeyle örtülüdür. binanın sağ, sol ve cümle (ana) kapıları olmak üzere üç girişi vardır.

    avlunun batı duvarına bitişik olarak inşa edilmiş olan medresenin yapım tarihi ise 1486'dır. sultaniye olarak da bilinen ii. bayezid medresesi 1922'den beri amasya il halk kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. evliya çelebi, 17. yy'da amasyada bulunan 10 medreseden en süslü ve en bakımlısının sultaniye medresesi olduğunu söyler.

    bina "u" planında inşa edilmiştir. binanın doğu, batı ve kuzey cephelerinde, talebe hücreleri sıralanmıştır. dershane, binanın güney tarafında yer alır ve yayvan bir kubbe ile örtülmektedir. medrese avlusunun ortasında bir şadırvan bulunur. günümüzde hala aktif olarak hizmete devam eden bu bölümün okuma salonları dışarıdan güneş alacak şekilde u şeklinin iç kısımlarının dış taraflarının kenarına okuma masaları konularak tanzim edilmiştir, kitapları içeriye doğru girmiş birçok kitap odasına girip görevliden istediğiniz takdirde odadaki tavana kadar yükselen raflardan istediğiniz kitaplar indirilip şahsınıza verilir, en son gittiğimde 3 odaya bir görevli yetişmeye çalışıyordu ama hiç kimse halinden şikayetçi gibide değildi..

    imaret ve tabhaneler, fakirlere, yoksullara ve yolculara bedava yemek verildiği ve korunup barındırıldığı yerlerdir. evliya çelebi ii. bayezid külliyesi'nin imarethanesinde her gün fakirlere bol ve kusursuz yemeklerin verildiğini yazar. bina "l" plan tipinde inşa edilmiştir. dış ölçüleri, 42,05 ve 41,35m'dir. bütün bina köfeki taşından yapılmıştır.

    http://www.amasya.gov.tr/http/bayezidkulliye.asp
  • kulliyenin darussifası akıl hastalarını müzikle tedavi etme denemeleri gerçekleştirmiştir.
  • klasik dönem osmanlı mimarisinin nadide eserlerinden biridir. külliyenin yapıları camii, medrese, mektep, kervansaray, imaret, hamam ve hazine kısmındaki sultan bayezit ve kızına ait türbelerdir.

    külliye, eğimli bir topoğrafyada paralel eksenler üzerine kuruludur. ana eksene paralel doğu ekseni üzerinde ise kervansaray ve imaret yapıları bulunur. medrese yapısı ise külliye yapılarından kısmen uzakta ve düz bir eksen üzerinde yer almaktadır.

    camii yapısının tamamı kesme taştan inşa edilmiştir. ters ''t''planlı bir yapı olup ortada dört serbest paye ile desteklenen merkezi kubbeye sahiptir. bu merkezi kubbe ve yarım kubbe iç tarafta bağımsız dört payeye oturtulmuştur. yan sahınlar ise ortada bulunan kemerlerle açılmaktadır. mihrap duvarında iki payanda taşıyıcı yer almaktadır.

    tophane kapılarının kuzeyinde gelişmiş bir revak sistemi vardı; fakat revaklar günümüze ulaşamamıştır.

    yapının avlusu ise kare planlıdır. dört yönde ve aynı büyüklükte revak birimlerine sahiptir. merkezi kubbe diğer örtü birimlerinden daha yüksek bir konumdadır. bu bakımdan avludan bakıldığında bu kısım, piramidal bir form çizer.

    iki katlı pencere dizilimi ve pencerelerin kemer yüzeyinde iki renkli taş işçiliği, cepheyi hareketleyen unsurlardır. bunlar da olmasa bu kısım biraz...

    giriş kapısının her iki yanında plasterlar yer alır. basık bir giriş kapısına sahip olan bu kısımın üzerinde palmet ve mukarnaslı kavsara unsurları yer alır; fakat daha ağırlıklı olarak bitkisel kompozisyon kullanılmıştır.

    süsleme tekniği olarak da iki renkli taş işçiliği ve taş içine taş kaklama kullanılmıştır. sütün gövdeleri ise birbirinden farklı cinsteki mermerlerden oluşur.

    kubbe basıncını taşımak için sivri ve yuvarlak kemerler beraber kullanılmıştır. bu da yapının spesifik özelliklerinden biridir.

    son olarak minarenin gövdesi çok yüzeylidir. mukarnaslı şerefe altı vardır. kaidesinin her yüzeyinde nişler mevcuttur. bu nişlerin yüzeyindeki kare profillerde değişik kompozisyonlar yer alır.

    medresesi ise, dikdörtgen planlı ve üç revaklıdır. çokgen bir şadırvanı mevcuttur. girişi ise iki yandan genişletilmiş ve bu kısım gelişmiş bir eyvan hacmi olarak yorumlanır.

    hamamı ise sıcaklık, ılıklı ve soğukluk olmak üzere üç bölümden oluşur.
  • edirne'ye gidenler için mutlaka görülmeye, gezilmeye değer. zaten merkeze çok yakın bir mesafede. sağlık müzesi çok güzel bir alanda, tıp tarihine tanıklık etmemizi sağlıyor. aynı zamanda beslenme tedavisinin osmanlı tıbbında bu kadar kullanılmış ve öne çıkmış olması mutlu etti.

    en çok etkileyenlerden birisi galatasaray lisesi'nin kuruluşu ile ilgili olan gül baba'nın hikayesiydi.
    "evliya çelebi'nin anlattıklarına göre; ıı bayezid o dönemde ağaçlarla kaplı olan galata'da avlanırken gül fidanları yetiştiren ve vaktini ibadetle geçiren gül baba ile tanışır. gül baba'nın verdiği sarı kırmızı gülleri çok beğenir ve bir dileğini yerine getirmek ister. gül baba yakınlarda ki bir tepeyi göstererek oraya bir okul yaptırılmasını, orada okuyup yazanları hizmetine almasını ister. gül babanın işaret ettiği yerde galata sarayı adında bir okul yaptırır. galatasaray lisesi kuruluşunu evliya çelebinin bu anlatısına dayandırır"

    diğer bir etkileyici kısım, ruh ve sinir hastalıklarının tedavisine çok önem verilen bu külliyede'ki şu görüntüydü: "http://hizliresim.com/j2pb7j"
  • sultan ii. bayezit bu külliyenin imar masraflarını boğdan seferinden elde ettiği ganimetle karşılamıştır.
  • içindeki sağlık müzesi kendini yenilemiş. yeni odalar kurulmuş. hastane kısmına yeni kokular eklenmiş. içerisi mis gibi kokuyor. velhasıl müze, yepyeni bir müze gibi.

    gitmediyseniz mutlaka gidin. gittiyseniz yeniden gitmekte fayda var.

    bu arada yanınızda nakit bulundurun. tarih itibariyle bilet beş lira. sadece nakit kabul ediyorlar ve müzekart geçmiyor.

    müze sonrası av köşkünde çay için. çayı pahalı ama ortam süper. kırkpınar şeyinin hemen yanında av köşkü. orada kime sorsanız gösterir.
  • edirne şehir merkezine yaklaşık 3 kilometre mesafededir. sağlık ve psikolojik tedaviler alanına ilgili kişilerin özellikle gitmesini tavsiye ederim. fatih sultan mehmet han'ın oğlu 2. bayezid tarafından, temeli 1484 yılında atılıp 4 senede yani 1488 yılında yapılmıştır. tam olarak giriş fiyatını bilmiyorum ama 5 tl gibi bir şey olması lazım ve müze kart geçerli değil.

    bu hastane; bir medrese, bir camiî ve bir imaret ile birlikte edirne'de tunca nehri'nin kenarında kurulmuştur. hastanenin değerli bir tarifini, meşhur seyyah evliya çelebi vermiştir; "amma bu hakir evliya garip şeyler gördüm: merhum ve mağfur bayezid-i veli hazretleri vakıfnamesinde hastalara deva, dertlilere şifa, divânelerin ruhuna gıda ve sevdalarını gidermek üzere 10 adet şarkıcı ve sazcı görevlendirmiştir ki, bunların 3'ü okuyucu, 1'i neyzen, 1'i kemancı, 1'i musikar, 1'i santurcu bir çengi, 1'i udî olup, haftada 3 kere gelerek hastalara ve delilere konserler verirler. kadir-i mutlak'ın izniyle nicesi saz sesinden hoşlanır sukûnet bulurlar. doğrusu, müzik ilminde nevâ, rast, dugâh, segâh, çârgâh ve süzinâk makamları özellikle hastalara ve delilere mahsustur. amma zengüle ve büselik makamları rast makamında karar kılsa, adama sanki hayat bahşeder. bütün saz ve makamlarda ruha gıda vardır."

    edirne denilince akla ilk başta camiîlerin gelmesi gayet doğaldır ve onların da elbet gezilip bilinmesi gerekir lakin burası da şiddetle tavsiye ettiğim bir yerdir. makamlarına göre tedavi şekilleri, bazı psikolojik hastalığı bulunan vakâların avluda bulunan çeşme sesi ile tedavi edilmesi gibi görülmesi gereken ilgi çekici yerlerden. avrupa'da akıl hastalarının yakıldığı bir dönemde, osmanlı'da bu hastalar için güzel kokular, su ve musiki sesinin tedavi için kullanıldığı bir hastane tasarlanılmış. gezin, görün efenim...
  • içerisinde cami ve kütüphanenin yanısıra sağlık müzesine dönüştürülmüş bir şifahane ve tıp medresesi de bulunduran tarihi kompleks, imarethane. edirne’nin yeniimaret semtinde bulunmaktadır.

    1993’de trakya üniversitesi tarafından müze kuruluş çalışmalarına başlanmış, kültür bakanlığı'nın 1997’deki onayı ile müze ilan edilmiştir.

    ruh hastalarını readaptasyon derneği'nin katkılarıyla 30 haziran 2000 de şifahane kısmı, psikiyatri tarihi bölümü olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır. külliyenin müzeye dönüştürülen şifahanesi 2004 avrupa müzecilik ödülüne layık görülmüştür.

    tanıtım videosunda işlenen tasavvufumsu temaya bakmayın, bir zamanlar müzenin avlusunda klasik müzik konserleri düzenlenirdi ve gençliğimizde bizlere bilimin ve müziğin evrenselliğini hatırlatan bir yerdi.

    tü sağlık müzesi
hesabın var mı? giriş yap