• sunay akın kişisinin gerek katıldığı programlar olsun gerek kendi gösterileri olsun herhangibir nesnenin lafı geçse hemen onunla ilgili bir anektodu gaza gelip anlatması eylemidir. misal raptiye diyor birisi hemen atlıyor sunay akın, biliyormusunuz raptiyenin tarihteki önemini, işgal zamanında fransız direnişçiler hede hödö...
  • sonunu nazım hikmet'e bağlamak önemli bir şarttır.
  • şöyle bir şey olsa gerek ; ( elimden geldiği kadarıyla )

    ortamda bir konuşma geçer ;

    spiker: efendim türk hekimleri, emanet konusunda bu gibi durumlarda....

    tak araya girer veee ;

    '' + size onun hikayesini anlatayım mı ?

    etraftan tabi tabi anlat lütfen gibi sesler...

    '' yıllar evvel , bahsettiğim 24 sene evvel , fatih' te iki göz bir odanın içinde bir bebek sesi. baba '' aman acilen hastaneye yetişmemiz lazım '' anne feyat figan. komşular geliyor. güç bela hastaneye yetiştiriyorlar anneyi. baba gergin tabi. koridorlarda bir aşağıya bir yukarıya doğru volta atıyor. derken. bebek sesi. hemşirenin elinde bir bebek ;

    '' müjde, bir oğlunuz oldu. ''

    baba bayram ilan ediyor. kesiyor kurbanları, konu komşuya davetler, eşe dosta yemekler.

    yıllar geçiyor çocuk büyüyor. sokaklarda top oynuyor, okul çağı gelince okula gidiyor. pek bir keyifli ama görmeyin. annesi ilkokulda alfabeyi söktüğünde en güzel hediyeleri alıyor.babası keyifli oğluyla gurur duyuyor.

    çocuk büyüyor büyüyor. artık erkek adam olacak. nedir erkek adam olmanın ilk koşulu ? sünnet olmak.

    anne başta kararsız, ülkedeki en iyi fenni sünnetçilere kestirelim diyor. baba ise sert ve kararlı. hayır oğlum hastanede ülkenin diplomalı doktorları tarafından sünnet edilecek. anne bastırıyor baba bastırıyor. çocuğa sorulmuyor bile. ne denilse evet diyecek cünkü.

    uzun tartışmalardan sonra babanın dediği oluyor ve çocuk hastanede sünnet edilme kararı veriliyor.

    tabi, sünnetten önce el öpmeler, bahşiş almalar, maşallah yazısıyla mahalledeki öteki çocuklara hava yapmalar falan filan ...

    o an geliyor, sesler kesiliyor. biraz da korku denen şey işte o anda çocugun içini sarıyor hastane kapısından.

    anne ;

    '' korkacak bir sey yok oğlum, hiç anlamayacaksın bile. ''

    baba ;

    '' aslan oğlum korkmaz bir seyden hanım. ''

    ama o ürkek, mini minnacık çocuk daha. anlamıyor korkuyor.

    doktorlar görülüyor koridorun öteki yanından. operasyon için odaya alıyorlar cocugu ve tüm sesler kesiliyor. ve yaklaşık bir 10 dakika sonra ;

    ** yandım alllaahhhh.

    feryadı. yer gök inliyor. hastane ayağa kalkıyor. dışarıdaki aile eşrafı endişeli. derken ;

    çocuk elinde asasıyla savaştan yenik cıkmış padişah gibi yorgun biraz korkmuş ama başı dik bir şekilde ;

    + beni turk doktorlarina emanet etmeyin

    yaa işte efendim aslında o söz buradan geliyor, yıllardır dilden dile de anlatılır. ''

    spiker: ooo çok güzel bir hikayeymiş. bir reklam arasından sonra tekrar beraberiz.

    öncelikli not : bu da böyle bir anımdır. bu şekilde dillendirmek istedim sadece. yoksa sunay akın' ın anlatışına saygısızlık etmek istemem.

    nacizane.
  • başlamadan evvel "bakın bakın ne anlatcam" denir heyecanla.
  • hep televizyonlarda gördüğümüz nezih anektodlardan oluşan anlatım..ama merak ediyorum erkek erkeğe muhabbet ederken de anlatılsa nasıl olur..

    şimdi geçen dedim 69 mu yapsak..( lafı kesilir)

    ( heyecanla başlanır) amerikalı bir çift yaşlı mı yaşlı..sevimli mi sevimli...bir gün bir haziran günü..yağmur yağıyor ama nasıııııl..gök delinmiş sanki...çiftimiz oral sex yapmak istiyor olur aa isterler isterler..ve yapıyorlarda..bir sen bir ben derken ..yorgun düşüyorlar...savaş zamanı açlık yokluk...günler günler günler kovalıyor..ve bir gün güneşli bir temmuz hava nasıııl sıcak..kadın geliyor gözlerinde bir gülümseme..ve şu an bildiğimiz 69 u yapıyorlar...ve o çift (kısa bir bekleme ve gözlere bakış) 69 yaşında..ve o çiftin torunu şuan .........( ünlü birini uydurun götünüzden ) yaaaaaa

    eeeeh eeeeeh eeeeeeh ( meşhur bir gülüş ) ve alkış
  • "biliyor musunuz, anadolu'yu dolaşıp oradaki belli başlı kent radyolarının arşivlerini kurmakla görevli olan sevgili dostum izzet öz, o radyoları nitelikli hafif batı müziği örnekleriyle donatmış, yörem insanlarının bu tür müziği de dinlemesine ön ayak olmuştur zamanında. daha sonra, öz'ün istanbul radyosu yıllarından birinde, daha doğrusu 1971 yılında, van'ın bir köyünden bir mektup ulaşır eline. düşünebiliyor musunuz, köyün çocuk yaştaki çobanının öz'den parça isteği vardır. daha önce van radyosunda duyup çok sevdiği bir parçadır istediği, adını da radyoda duyduğu gibi yazar mektubuna o minicik parmaklarıyla, eciş bücüş harflerle: "borecetrotal". anadolu'nun bir ucunda kaval çalan küçük çobanla iskoçya'daki fareli köyün sihirbaz kavalcısı* j.s. bach'ın eşsiz ezgisinde, boureé'de buluşmuştur. işte müziğin gücü, işte sanatın evrenselliği! bu yüzden çocuklarımıza müziği sevdiren oyuncaklar alalım sevgili gençler, "bip bip!" sesler çıkaran modern kutular değil. kavallar alalım, düdükler alalım; kaynana zırıltıları değil!"

    *

    yazanın notu: bu jethro tull öykücüğü izzet öz'ün başından geçmiş olup burada suna yakın'ın ağzından dramatize edilmeye çalışılmıştır.
  • inanin bana arka$larim, acun ilicali tadinda anekdot anlatmaktan katbekat iyidir, ho$tur.
  • hayalimdir.

    o kadar kitap okuyorum ama gelin gorun ki unutuyorum altini cizdigim yerleri bile cogu kez.

    cok isterim bir gun onunla karsilasirsam su soruyu sormayi; "abi bu isin sirri ne?" ciddi bir birikim gerektiriyor anlattiklari. ve onun hani o heyecanli ve sevecen ses tonu var ya, insanin dinledikce dinleyesi geliyor. kitaplari da zaten onunla sohbet ediyor hissi veriyor insana.

    o konussun ben agzim acik dinlerim. nietzsche (bakmadan yazdim yanlis yazmis olabilirim) insanca pek insanca kitabinda; bir sohbette konu bulma sikintisi cektiklerinde, kendi arkadaslarinin gizli islerini aciga vurmayacak cok az kisi vardir, der. sunay akin tadinda anektod anlatabilenlerin sayisi artabilse keske de, dedikodu illetinden kurtulsak.
  • bu kadar hikaye bir bünyeye nasıl sığdırılır diye düşündüğüm kişidir.
hesabın var mı? giriş yap