• (bkz: ukte)
    hakkında yaz yaz bitmez cümlesinin az bile kalacağı 1968 tarihli bir the byrds güzellemesidir. gel gör ki madem içinizde ukte kalmış; dinleyin öyleyse: ciddi hayran kitlesi kazanmış bir grup veya sanatçının yapabileceği en güzel şeylerden birisi, o ana kadar kendisini söz konusu popülariteye ulaştırmış her şeyi bir kenara bırakıp bambaşka bir tarza yönelmesi, ama bu yönelimi ülkesinin özüne dönerek yapması ve dinleyiciyi ters köşeye yatırmasıdır. bunu yapan sanatçı ve grubun zaten bünyesinde seneler boyunca kendisini ayakta tutmuş belli bir yetenek ve potansiyel olduğu için, büyük bir ihtimalle başarılı olacağı da aşikardır. bu girişimin en güzel erken dönem örneklerinden birisini 1962 senesinde ilk defa ray charles’ın, o ana kadar yapmış olduğu tüm gospel ve r&b’yi bir kenara itip yapmış olduğu modern sounds in country and western music isimli albümünde görmekteyiz. isminden de anlaşılacağı gibi ray charles bu albümde daha önce hiç denememiş olduğu bir tarzla dinleyicinin karşısına çıkarak resmen kumar oynamış, ama kaybetmek ne kelime fevkalade bir çalışma ortaya çıkararak popülaritesini de karizmasını da ikiye katlamıştır. sweetheart of the rodeo ise bundan tam 6 sene sonra 1968 gibi amerika’da bütün rock sound’unun asit üzerine oturmuş olduğu bir döneme denk gelmiş olan aynı kalitede bir girişim ve ters köşedir. hem de söz konusu ray charles albümüyle tarz, kültür ve düşünce olarak dahi %100 aynı olan bir girişim. gelelim albümün hikayesine: takvimler 1968 senesinin mart ayını gösterirken, the byrds columbia’nın nashville’deki stüdyosuna altıncı albümünü kaydetmek gayesiyle girer. o esnada grubun eski tayfasından sadece roger mcguinn ve chris hillman kalmıştır. mcguinn’in kafasında var olan proje bir double lp’dir ve istediği de dönemin popüler müziğine baştan aşağı bir bakış açısı getirmek, country ile başlayıp psychedelia’ya uzanmak, bununla da yetinmeyip elektronik öğelere de yer vermektir. bu esnada gruba yeni bir baba katılmıştır ve bu babanın adı da gram parsons’dır. kendisi country konusunda hatırı sayılır deneyimi olan bir babadır. parsons mcguinn’e “hocam kafandaki düşünce iyi hoş ama ben sana vereyim bi öğüt; gel şu albümde baştan sonra country takılalım. hem country takılmak için bendeki heyecan ve potansiyel de tavanda şu sıralar.” demiş ve grubu da baştan sona country takılmaya gayet güzel bir biçimde ikna edebilmiştir. gel gör ki gram parsons’ın o dönemlerde başka bir şirketle daha kontratı olduğu için tüm albüme etkiyecekken söz konusu kontrata sadık kalması gerekliliğinden ötürü albüme kısıtlı bir katılımda bulunabilmiş, hatta ve hatta iki şarkıdaki** vokalini de işbu kontrat yüzünden çıkarmak zorunda kalmıştır. albümdeki şarkılara gelince; parsons’ın kendi yazdığı iki şarkı** dışında 9 adet de cover vardır albümde ve bu cover’ların iki tanesi de bir the byrds adeti olmak üzere bob dylan’a aittir. albümden tam 35 sene sonra seneler 2003’ü gösterdiğinde roger mcguinn bir röpörtajında “country’e öyle bir entegre olmuştuk ki, viski içip poker oynuyor, kovboy şapkasıyla dolaşıyorduk!” diyecektir. peki bu country rock şaşırtmacası o döneme kadar underground, psychedelia ve 12 telli gitarda seçkin eserler vermiş olan grubun hasta fanatikleri tarafından nasıl karşılanmıştır? maalesef beklenen etkiyi yaratmamıştır. (gel gör ki, yukarıda bahsettiğim ray charles albümü söz konusu ters köşeye rağmen amerika listelerinde 14 hafta birinci sırada kalmıştır ama ray charles dinleyicileriyle byrds dinleyicilerinin %100 farklı zihniyetler olduğu da akıldan çıkarılmamalıdır.) ancak yine de albüm country rock’ın başucu referanslarından birisi olarak amerikan müzik tarihinde değeri ileride anlaşılacak albüm kategorisine girmekte pek de zorlanmamıştır.

    parça listesini de yazayım tam olsun:

    a
    1. you ain’t going nowhere (dylan)
    2. i am a pilgrim (geleneksel; düzenleme: hillman, mcguinn)
    3. the cristian life (c louvin, i louvin)
    4. you don’t miss your water (bell)
    5. you’re stil on my mind (mc daniel)
    6. pretty boy floyd (guthrie)

    b
    1. hickory wind (buchanan, parsons)
    2. one hundred years from now (parsons)
    3. blue canadian rockies (walker)
    4. life in prison (haggard, sanders)
    5. nothing was delivered (dylan)

    kadrosunu da yazayım tam tam olsun:

    roger mcguinn - banco, gitar, vokal
    gram parsons - gitar, vokal
    chris hillman - bas, mandolin, vokal
    roy m. "junior" husky - bas
    john hartford - banco, gitar
    jon corneal – davul
    earl poole ball - piyano
    lloyd green – gitar (steel tekniği)
    clarence white - gitar
    kevin kelley - davul
    jaydee maness - gitar (steel tekniği)

    not: işbu yazının bir bölümü kendi yorumum iken diğer bölümünde en önemli referans olarak 1001 albums you must hear before you die kullanılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap