• ziya gokalp in eseridir.
  • sanılanın aksine kafatasçı,ırkçı fikirler aşılamayan;geniş araştırmalar ve örneklemelere dayanan;türk milletinin o günkü durumu ve geleceği hakkında fikir beyan eden bir kitaptır.
  • 1923 senesinde yazılmıştır.
  • (bkz: http://www.ulkuocaklari.org.tr/…nesaslari/index.htm) adresinden okunabilecek esaslar.
  • 'türkçülüğün esasları'nda tanımlanan olgu ırkçılığı, kandan ve bedenden gelen milletlik olgusunu dışlar. tanımladığı olguysa bugün türkiye topraklarında yaşayan halkın, bütünlüğüyle paylaştığı ortak kültürdür. ki bu kültürü şekillendiren güç ne yalnızca orta asyadan gelen türk kimliği, ne kürt ne ermeni, çerkez ya da laz kimliği değil; tüm bu kimliklerin birlikte harmanlanarak oluşturduğu gelecek ülküsüdür.

    bu haliyle türkiye halkını koşulsuz birleştirici bir ideolojiyi resmeder.
  • şimdiki haliyle:
    "türk; öğüt, çalış ve kızları da idare et."
  • ziya gökalp'in 1923 yılında yayınlanan, osmanlı'da neredeyse bir yüzyılı aşkın tohumları yeşeren türkçülüğün bir programı ya da manifestosu gibi okunabilecek bir kitaptır. kitap o kadar yanlış okunuyor ki şaşırmamak elde değil. öncelikle gökalp burada halk derlemelerindeki veya genel olarak halkbilimdeki bilimsel tutumunun gerektirdiği bir metnin değil tam olarak bir siyasi programın peşindedir. bu kapsayıcı siyasi program ya da manifesto çoğu kere bu kapsayıcılık iddiası yüzünden çelişkilere düşer, neredeyse bazen 'nasıl yani!' gibi tutarsızlıklarla örülüdür. metnin kırılma noktası ve merkezi temaları hars ve medeniyet arasındaki ayrımı yaptığı yerlerde görülebilir.

    hars (kültür denilebilir kendisi bu kavramı fransızca ya da almanca'daki kültürden ayırmak istese de) milli, neredeyse doğal, orijinal, ilhami, demokratik gibi değerlere sahipken medeniyet beynelmilel, suni, usüllere dayalı (muhtemelen konvansiyonel denmek isteniyor) ve iradi bir unsurdur. aradaki bu ayrımı dilden türkçe ve osmanlıca arasındaki ayrımla örnekler. türkçe harsımız iken osmanlıca bir zamanlar medeniyetimizin bir unsuru idi. gökalp osmanlı'ya uzun uzun giydirdikten sonra (örneğin aruz neyimize ki ya da osmanlıca harsımıza uygun düşmüyor ya da hakettiğimiz medeniyete dedikten sonra) türkçülerin ana vazifesini yalnız halk arasında kalmış olan türk harsını arayıp bulmak (yani derlemeler aracılığı ile yani şu pek ünlü alman volk ya da volkgeist ı ) ve garp medeniyetini milli harsa aşılamak olarak tespit eder. bu formül cumhuriyet'in kültür politikalarında o kadar somutlaşmış biçimlerde görülebilir ki gökalp'in kitabını atatürk'ün her an yatağının başucunda olarak tahayyül edebiliriz (türk halk müziği derlemeleri, çok seslilik çalışmaları, edebiyattaki milli kültür/batı medeniyeti sentezleri vs vs.).

    gökalp daha da ileriye giderek osmanlı'nın zaten türke eşek olarak hitap ettiğini ve türklüğü hep gerilere ittiğini iddia eder (yani günümüz milliyetçileri osmanlı ile aralarındaki aşk ilişkisini bu metinler yoluyla bir kez daha gözden geçirseler iyi olur; kuracaklarsa böyle bir ilişki en azından türkçülüğün hangi evrelerden geçtiğini bilmeleri milliyetçi 'kültürlerini' artırır).

    gökalp burada medeniyeti değil harsı yüceltirken yine hars ile medeniyeti tartıştığı başka bir bölümde tutarsız bir biçimde fransız kültür kavramını (tehzib) yerlere göklere sığdıramaz (ki bu medeniyete dayalı bir kültür kavramıdır). tehzib rafine olmayı yani beynelmilelliği gerektirir. diğer milletlerin kültüründen zevk almayı gerektirir vs vs. gökalp yüzyıllarca 'diğer' kültürlerden feyz alan osmanlıyı bir kenara atar burada ve 'diğer' kültürlerden sadece batıyı anlamakta olduğunu açıkça sezdirir.

    metnin bunun gibi birçok handikapı ve tutarsız yeri olsa da cumhuriyetin özellikle yaklaşık 30 yılının kültür politikalarının nasıl bu kitapta bir bir anlatılmakta olduğunu görmek keyiflidir. ama her nedense kendisini milliyetçi adledenler (istisnalar kaideyi bozmaz) bu metni doğru düzgün okumaktan acizdirler. türkiye'de türkçülüğün (milliyetçiliğin değil önce türkçülüğün) önemli kaynaklarından ve bir yüzyıl boyunca süregiden türkçülük tartışmalarını toparlayan bu metin önce milliyetçilerce semptomatik olarak okunmalıdır.
  • kanımca en önemli eksikliği ziya gökalpın kültür ile uygarlık arasında yaptığı ayrımın içerisini yeterince doldurmamış olması olan eseridir. türk milletinin kendi milli kültürünü koruyup daha doğru bir şekilde yeniden keşfedip türk ve müslüman kimliği ile birlikte batı uygarlığına dahil olabileceğini dahası olması gerektiğini savunur gökalp bu kitabında ama neyin kültür neyin uygarlık olduğu yeterince açık belirtmediği için bu yolun nasıl izlenebilecek konusunda çok da somut bir öneri sunamaz.
hesabın var mı? giriş yap