• müteahhitlerin para kazanmak için yaptıkları gereksiz evlerden dolayı estetik 0
  • eski tarihi konakları yıkıp, yerine beton kutular dikince, ortaya çıkan sonuçtur. rahmetli münir özkul'un, bunu anlatan çok güzel bir kısa tv filmi vardı. akıl hastanesinden yeni çıkmış, ahşap ev ustasını canlandırıyordu. yeni dikilen apartmanları ilk gördüğünde, "bunların içinde insan mı yaşıyor." diye sormuştu. bu apartmanları dikmek için eski ahşap evleri yıkanlara, "siz delisiniz." diye çıkışmıştı. en son yeni türkiye'nin zevksizliğine dayanamayıp, "doktor bey asıl deliler dışarıda, beni kurtarın." diyerek, akıl hastanesine geri dönmüştü. gremlins 2 filminin sonunda, trump'tan esinlenmiş karakterin final sözü, "şeyler için ev yaparsanız, oraya şeyler gelir." olmuştu.

    ne yazık ki en son cinayet, bakırköy'de işlendi
  • ben estetiğe sanata aşık biri olarak maalesef bu duruma çok üzülüyorum estetikten yoksun ilkokul çocuklarının çizdiği evler gibi konutlarımız :( ve o apartmanda oturan insanlar da balkonlarını depo gibi kullanıp kafalarına göre cam balkon, pimapen yaptırıp perde vb. asmak suretiyle çirkinleştiriyorlar. bir kere de oturduğunuz yeri güzelleştirin be! yeni yapılara bir bakıyorsun arap mimarisi ve selçuklu mimarisi karışımlı saçma sapan binalar görünce utanıyorum bu nasıl bir zevktir allah aşkına :,(
    misal;
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…qygnmlnw6geyjrl
  • leş bir ortadoğululuk olarak güzelim mimariyi en iyi ihtimalle terk edip; instagr.mına koyup, yağmalayıp; laz müteahhitlerin yaptığı zevksiz evleri matah bi beoke sanmaktan dolayıdır.

    sonuç olarak avrupa birlilğine giremeyiz tabii istemez adamlar. çünkü yüksek bir estetik, sanatsal algıları var. en yeni bina 100 yıllık. sonra da diyolla batı hayranlığı. evet hayranım..!
  • estetik, sanat duygumuzu en az 50 yıl önce kaybetmişiz belki daha fazla. bu yüzden yeni yapılan yerlerde böyle bir his oluşması çok normal. çok doğru bir tespit.
  • doğrusunu bilip yapmamaktır.

    yani şehir plancısına git, sana tane tane anlatır olması gerekeni, belediye başkanına git gene sana olması, yapılması gerekeni anlatır tane tane, sokaktaki vatandaşa git tam olarak teknik detaya giremese bile sana anlatır tane tane olması gerekeni.

    ancak iş uygulmaya gelince plancıyı sıkıştırırlar böyle böyle olacak diye, yapmazsa yapanı bulurlar,

    belediye başkanı, başkan olmasında yardımı dokunan, siyaseten karşı çıkamadığı insanlar ile önümüz seçim mantığıyla acaip işlere imza atar.

    vatandaş, on yıl yeni plan bekledik niye katlar artmadı, ağaoğlu ne zaman gelecek buraya diye isyan eder.

    sonuç olarak öyle başa böyle tarak.
  • boş bulduğun araziye, ne kadar çok kiracı sığacaksa o şekilde bina dik, altta da mutlaka dükkan mükkan bişey olsun!

    bu mantıkla varılacak tek yer, 2 artı 1 evlere tıkılmış aileler, 1 artı 1'lerde 4 kişi kalan öğrencilerdir.

    estetik ve mimari anlayışı bizde budur. ne kadar çok daire o kadar çok gelir. 100 metrekare alana 5 katlı ve her kata 2 daire gelecek şekilde dikilen binalardan ne bekliyorsunuz.

    "senin 2 katlı yeri yıkıp yerine 10 katlı, 20 daireli, 3 dükkânlı bir bina dikeyim, sana 2 daire 1 dükkan vereyim. hemi de asansörlü"
  • şehir planlama kural koyucu tarafından uzun vadeli olarak disipline edilir ise 20-30 yıl içinde şehirlerimizde gözle görülür bir güzelleşme oluşur. ancak işin içine seçim, rant gibi faktörler girdiği için yapılaşma tamamen kişilerin hür iradesine kalmış durumda.
    5 katlı binanın yanında 2 katlı bina, yeşil boyalı binanın yanında mavi boyalı bina. çatılar farklı, kapılar farklı...
    tabi bu durum görsel bir kirlilik yaratıyor.
  • kapıkule veya sarp tan geçince ortaya çıkan gerçek...secime yakın çıkan imar vs aflari
hesabın var mı? giriş yap