• "okumuş" yerine "okuyan" bile diyebiliriz hatta. alt metninde kıskançlık, çekememezlik yatan hareket. bir de tabi tahsilli insanların daha "avant-garde" takılmasında bunun bir etkisi olabilir. yeniliklere açık olmayan, yeni fikirlerden yağmurdan kaçar gibi kaçan insanlar var bu memlekette. öyle değilse bile, orta düzeyde herhangi bir kimsenin anlayamayacağı fikirlere sahip olmak, "fikir" deyince korkan insanlara tüyler ürpertici gelebiliyor. ancak bu, onların tarafından bakıldığında görülen küçük resim. büyük bir resim çizmek zor, zira okumuşların tarafından genelleme yapsam bile yetersiz ve tehlikeli olur. okumuştan okumuşa fark var ne de olsa.
  • mahalleye ingiltere'den gelen komşunun okumuş oğluna karşı beslenen duygular ile benzerlikler gösterir.
  • insanımızdaki yukarıda olanın yanına çıkmaya çalışmak yerine yukarıdakini aşağıya çekme dürtüsünden ileri gelen bir davranış şeklidir.
  • kafalara soru işaretleri sokup, akılları karıştırdığından kaynaklanır. sevmezler efendim, hemen dışlayıverirler.
  • askerlik mevzusunda ortaya çıkan durumdur. uzun dönem askerlik yapanların çoğu okumuş adamlardan daha akıllı, zeki, faydalı olduklarını iddia ederler.
  • "çok gezen mi bilir çok okuyan mı" diye sorup hep çok gezeni tercih eden halkın düşmanlığı. çok gezen millet olsak anlıycam da gezme anlayışı piknik ve akraba ziyareti iken komik bir durum. bildiğin okuma fobisi.
  • huseyin uzmez katildigi bir programda depremle ilgili konusurken (ne alaka ben de bilmiyorum) bu duruma su sekilde bir ornek teskil etmisti:
    universitelerde hocalar yillardir calisiyor, depremi onceden tahmin edecek bir yontem bulamadilar. halbuki bakin dogaya, kuslar kopekler onceden seziyor depremi, bunlar docent bile degiller
  • baska bir ornek de bulent arinc tarafindan verilmis:
    "(ak parti 28 şubat'ın ürünüdür) demek, büyük bir cehalet ürünüdür. bu kadar büyük cehalet de ancak tahsille mümkündür"
  • garip ve çıkar koruma amacı güden bi düşmanlıktır.
    zira cahil topluma istediğini yaptıran din adamları, rönesans, reform ve keşiflerden sonra, yani eğitimin laikleşip, okuma yazma eyleminin artış göstermesinden sonra halkın güvenini kaybetmiş, insanlar idealarını ve ufuklarını genişletmiş, kararlarını ona göre vermiştir. tabii bu avrupa'da olmuş, yanı başında bulunan bizler eski köyün adetlerine devam etmişizdir. ne de olsa dinen ve şeri hukuken bunlar uygun değildir ya, kızlar ne düşündüğünü söyleyecek bi de, "abovlar" "soykalar" vs.

    atatürk ve inkılaplarından sonra gecikme ile toplumumuz rönesansvari bi gelişme yaşamıştır. sanırım bunu kaldıramayan halkımızın büyük kısmı, haklı ya da haksız eğitim düzeyi yüksek olan insanların, idealarını düzen bozma(!) olarak görüyorlar.

    -tatlım sizin eğitim düzeyiniz yok bi de üstüne düzen bozuyorsunuz. peki bu ne olucak?
hesabın var mı? giriş yap