• mitolojik evrenin en gizemli ve kutsal motiflerinden biridir mağara.

    mağaraların genellikle dağlarda olması nedeniyle evrenin merkezi olan dağ (bazı anlatılarda dağlar hayat ağacı’nın yerini alır, bu nedenle bir çeşit axis mundi olarak değerlendirmek yanlış olmaz) ile hayatın başlangıcı olan mağara kültlerinin birlikteliği kozmogoni açısından bu motifleri önemli kılar ve belki de atalar kültü ritüellerinin de mağaralarda yapılmasına farklı bir ışık tutar.

    çin kaynaklarında göktürklerin atalarına yedinci ayın yedinci gününde atalar mağarası denilen bir mağarada kurban sunduğu bilgisi vardır. yılın belli zamanları mağaraya yapılan ve bir çeşit hac diyebileceğimiz bu ziyaretlerde mağara, ataları olan hayvanı ya da burada doğan/yaşayan kahramanı sembolize ediyordu. (eski türklerde mağaranın ata hayvanın yaşamının oluştuğu yer olarak görülmesi de bu yüzdendir)

    inanışlardan birine göre kutsal ata kurt, tanrı dağları’nın altında bir mağarada on yavru dünyaya getirmişti ve bunlardan biri de asene/aşina’ydı. (kırgızlarda kurdun yerini inek alır)

    aynı zamanda rahmi ve üremeyi sembolize eder. (sadece şekil olarak değil kuytu, karanlık ve nemli olduğu için de) ki bugün bile mağaraların ağzında büyüyen ağaçlara çocuk sahibi olmak isteyen kadınların çaput bağlaması (saçı) bu paganik metaforun yansımasıdır. (eskiden azerbaycan’da çocuğu olmayan kadınlar azıh mağarası’nda tavandan damlayan suyu içerlermiş, bildiğim kadarıyla o bölge şu anda ermenistan işgali altında)

    şamanist dönemde bazı kanlı kurbanların mağarada ya da mağaranın ağzında verildiği de bilinmektedir ki bu da mağara kültünün ana rahmi olarak algılanmasının ve kutsal sayılmasının somut göstergelerinden biridir. (kurban sadece kutsal yerlerde adanır)

    mağaranın ana rahmi ve doğurganlık metaforunun yanı sıra ölümü işaret etmesi (ve içinde barındırdığı bu zıtlık) türk mitolojisindeki dikotomik anlayışın yasımasıdır. işin aslı mağara; yaratılış, dogum, ana rahmi gibi konulara işaret etmekle birlikte çok genel anlamıyla evrenin de bir simgesidir.

    “atalar ölümü, mağara da ana matrisini yani doğumu simgelediğinden; atalar mağarası ölürken doğumu, doğarken de ölümü yani çevrisel acunsal zamanı temsil eder. arada çalkantılar ve hatta çöküşler ortaya çıksa bile her seferinde aynı düzenli çevri yeniden kurulmalıdır. yapılan kurban kut töreni bu çevrisel sürecin aynı karar sürmesi içindir.”* *

    ["türeyişle ilgili anlatılarda dağ ve mağara unsurunun birleştiği görülür. mağara ana rahmi işlevi üstlendiği için dağ da doğurganlık özelliği kazanmış olur."
    (bkz: türk mitolojisinde dağlar/@ay hatun)]

    [dawadari, bu destanın (ulu han ata bitiği) daha eski bir türk yapıtının çevirisi olduğunu, 10. yüzyıla dayanan bir arap el yazmasında okuduğunu belirtir.
    destanda yaratılış üzerine incil'in anlatımlarına ve islami geleneğe işaret eden izlere rastlanır: atam (ilk insana verilen ad olan ay atam) adem'in halk etimolojisi olabilir; genesis'te* olduğu gibi, türkçe anlatımda da balçık ilk insanın hammaddesidir; ilk kadın ay wa tamamen islami gelenekteki havva'yı (eva/eje) çağrıştırır. aynı türk destanına göre, kadın da balçıktan yaratılmıştır. türk destanının diğer özgün bir özelliğine göre, karatay dağlarındaki bir mağara ilk erkek ve ilk kadına anne kucağı olarak hizmet vermiştir.
    efsane şöyle: “çin sınırındaki karadağ mağarası bir zamanlar yağmur sularının taşmasıyla insan vücudunu andıran bir çukuru doldurur. güneş ısısı etkisiyle 9 ay sonra çukurdaki çamur canlanır. böylece 40 yıl yalnız başına yaşayan ilk erkek ay atam yaratılır; daha sonra diğer bir su baskını, çukuru yine çamurla doldurur ve ilk kadın da aynı biçimde yaratılır. kadının yaratılışı eksik kalır çünkü güneş ısısı birinci seferde olduğu kadar güçlü değildir. ay atam ve ay wa'nın beraberliklerinden 40 çocuk dünyaya gelir. ay atam 120 yaşında, ondan 40 yıl sonra da ay wa ölür. en yaşlı oğulları onların cesetlerini anne çukuruna gömerek tekrar canlandırmaya çalışır.
    bu ilk ebeveyn öncesi çukur daha sonraki zamanlarda ilk hükümdarları ay-ata'nın soyundan gelen türklerin kült yeri olmuştur."
    bahaeddin ögel hoca aynı efsaneyi memlükler zamanında anlatılan bir yaratılış efsanesi olarak benzer şekilde anlatır. (ufak tefek farklılılar var da o kadar detaya giremeyeceğim şimdi) efsaneyé göre ilk insana bir ana rahmi görevi yapan bu kutsal mağara ata mağarası olarak kabul edilir ve her yıl törenler yapılırmış. (ıssık göl civarı olabilir)
    (bkz: türk mitolojisinde ay/@ay hatun)]

    islamiyetten sonraki dönemlerde de mağaralar, evliyaların sığınağı, barınağı olarak türlü inanışlara konu olmuşlar. eshab-ı kehf'in yüz yıl boyunca uyuyup kaldıkları mağara (ki birçok yerde vardır) en meşhurlarından biridir. mağaralara bağlanan başka bir inanış da ermişlerin günün birinde dünyayı terk etmek istediklerinde onlardan birinin içine girip sır olduklarıdır.

    he bir de bütün bu kozmogonik metaforlar bir yana bir mağaraya girmeden önce şulbusların da mağaraları çok sevdiğini unutmayın…

    okuma yapılan ve yararlanılan kaynaklar:
    fuzuli bayat – türk mitolojik sistemi
    yaşar çoruhlu - türk mitolojisinin ana hatları
    pertev naili boratav - 100 soruda türk folkloru
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap