• "türkiye'de sanatın gelişmeme nedenleri"nin bir alt koludur. istisna bir özelliği yok.
  • türkiye'nin gelişimiş avrupa ülkeleri gibi heykel ve sanat ülkesi değil de bayrak ülkesi olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. heykellere put gözüyle bakan milyonlarca türk vatandaşı da olması ayrı bir neden tabii ki.
  • (bkz: mal varligi)
  • adam uğraşmış, özenmiş, devasa ve karizmatik bir at üzerinde devlet büyüğü-halk kahramanı heykeli yapmış sana. koymuşlar onu da meydana.
    senin tek ilgilendiğin ise "ohaa atın taşşaklara bak lan kafam kadar!", "çoluğumuz çocuğumuz var ne gerek vardı tüm detayları yapmaya", "abi at yarraa derlerdi de önemsemezdim bu ne yahu böyle!"..
    adamın sanatıyla ilgilenen, heykeli takdir eden yok ki! varsa yoksa tarrak, başşak.
    gelişmez tabi anasını satayım!
  • iddia ediyorum bunun tek sebebi kuştur. kim ister kaç hafta emek vererek yarattığı sanat eserinin üstünün 2 gün içinde beyaz sarı karışımı lekelerle dolmasını? ha bir de kapalı alanda sergileyenler var onlar sayılmaz.
  • ortaya çıkan eserin saçma sapan insanlar tarafından aşağılanması, yakılması, çalınması... üstelik bu eserin bir anıt özelliği taşımasına rağmen. "yok canım, benim ülkemde öyle şeyler olmaz" diyebilen pollyannacıklar için lütfen bkz:

    (bkz: oguz aral heykeli)
    ve hatta;
    (bkz: oguz aral heykelinin parcalanmasi)
  • olayın nedenleri arasında tarihimizin etkisi yadsınamaz.önce göçebe yaşam tarzı, daha sonra da islam dinine dayandırılarak getirilen yasaklar bu sanat dalında belimizi büken 2 unsur olmuştur.bu yüzden belki heykel sanatımız gelişiyor ama bu işi domine eden avrupalıların oldukça gerisindeyiz.
  • "heykel ya da yontu, çeşitli gereçler kullanarak üçboyutlu düzenlemeler yapma, bu yolla yaratılan estetik değerler aracılığıyla da duygu ve düşünceleri iletme sanatıdır.oluşturulan üçboyutlu yapıt soyut ya da somut olguları canlandırıyor olabilir, betimleyici ya da süsleyici nitelik taşıyabilir.heykel çok eskiçağlardan beri herhangi bir kişi ya da olayın anısını yaşatmak amacıyla da kullanılmıştır.

    türkler çok eskiçağlardan beri taş işçiliğinde başarılı yapıtlar ortaya koymuşlardır.en eski örneklerine orta asya sanatında rastlanır.orhun anıtları anıtsal heykeller olarak da düşünülebilir.insan figürünün simgesi olarak taştan yontulmuş balballar, babalar da ilkel heykel örnekleridir.islam dininin benimsenmesinden sonra dinsel kurallar gereği, öteki sanatlarda olduğu gibi heykelde de betimlemecilik bırakılmış, bunun yerine süslemeci yanı ağır basan kabartmacılık, oymacılık, kakmacılık gibi sanatlar öne çıkmıştır.gene de anadolu selçukluları'nın yaptığı yapılarda insan ve hayvan figürlerini kullanan kabartmalara rastlanır. "

    -türkiye cumhuriyeti kültür ve turizm bakanlığı

    " temeli atılan anıt için yerel bir sanatçı, elinde türk bayrağı tutan bir kol heykeli yapmıştı. bir top güllesinin açtığı çukura düştüğü halde, topraktan yükselen elindeki bayrağı hala bırakmayan bir askeri görmüş olan mustafa kemal' in bu figürü seçtiği anlatılır. daha mantıklı bir açıklama ise, dumlupınar anıtının, insan figürünün heykel sanatında yansıtılması için alk adımın atılmış olmasıdır. islam dini insan figürünü yasakladığı için, daha önceki anıtlar tepeye doğru incelen sütunlar biçiminde yapılmaktaydı. yalnızca kolu görünen meçhul asker anıtı ise, kısa bir süre sonra mustafa kemal'in ülkenin dört bir köşesini süslemeye başlayacak olan heykellerinin habercisiydi. son yıllarda mustafa kemal'in bu çarpışmayı yönettiği tepeye daha görkemli bir anıt dikildi ve bayrak taşıyan meçhul asker heykeli artık adeta standartlaşan yeni-osmanlı mimarisi biçiminde büyük bir caminin hakim olduğu dumlupınar köyünün dışına taşındı"

    -(bkz: andrew mango), (bkz: atatürk)
  • her kuşu siktik bir leylek kaldı mantığının burda da devreye girmesi olabilir.*
hesabın var mı? giriş yap