• bu şantajın ismi ve cismi adalet ve kalkınma partisi'dir.

    iktidarı ak parti'nin elinden almanın formülü belli: şayet ak parti'nin ötesine geçemiyorsan, ak parti'den daha çalışkan değilsen, halka daha yakın değilsen bu işleri bırak git. kısaca daha iyi performans göstermen şart. ne kadar basit değil mi? ve iktidara gelmek amacıyla sahada çalışmalara başlamadan önceki hazırlık aşamasında pişirilip hazır hale gelmiş olması gereken iki ön şart ise somut hedeflerini belirlemek ve vatandaşın gözünün önüne sereceğin bir vizyonu oluşturmak.

    aşağıda türkiye'de ak parti'ye alternatif bir iktidar vizyonu oluşturmanın önündeki engellere değineceğim.

    her alandaki ak parti politikalarının başarısız olduğunu savunanlardanım. burada ayrıntılarına girmeyeceğim. ve şu anda kimse kalkıp da ak parti yöneticilerinin standart sunumlarında ceplerinden çıkardığı tavşanlar gibisinden konuya duble yollardan girip hastanelerde artık sıra beklemiyorsunlardan çıkmasın lütfen. çocukları kandırabilecek bir sahte pembe bir portrenin hiç sırası değil. tevessül etmeyin n'olur. pazarlama materyalini bir kenara koyup iki dakikalığına türkiye'nin benim merceğimden görünen haline odaklanmanızı rica ediyorum, hepsi o kadar.

    ak parti'nin popülist damara yüklendiği ve bol keseden hesapsızca yaptığı harcama kalemlerine dayandırdığı veya taşı toprağı bir yerden alıp başka yere taşımaktan ibaret [i.e. her türlü inşaat işleri] olan icraatleri dışında elle tutulur tarafı yok. neresinden tutsan elinde kalıyor.

    normal şartlar altında böylesine berbat bir yönetişim sergileyen bir iktidarın on ikinci yılında çoktan çökmesi, unufak olması ve halk tarafından sopayla kovalanması gerekiyor. ama öyle olmuyor. peki niye olmuyor?

    ve insan şu soruyu sormadan edemiyor: bir muhalefet partisi, ak parti'ni sıfırlarla dolu karnesini alıp kendi başarısına nasıl tahvil edemez? veya nasıl tahvil edebilir?

    [ ön teşhis (bkz: katarakt) ]

    bir zavallı karikatür olan kılıçdaroğlu ve yine zavallı bir cahil olan bahçeli yerine aklı başında ve "normal" [yani özgeçmişinde bir demirel bir özal bir erbakan gibi üstün niteliklere sahip; liderlik özelliklerinin yanı sıra okul birincilikleri, erken yaştan itibaren parlak bir kariyer, averajın çok üstünde zeka. misal, bu profile ak parti'de yaklaşabilen bir örnek ali babacan olabilir.] bir insan evladı çıksa ak parti'yi tutup silkeler demek isterdim ama ak parti öyle güçlü bir liderin ringde karşısına çıkmasına olanak tanımıyor.

    [ve aklı başında biri derken de şu tek örnek ne kastettiğimin ipucunu verecektir: ak parti'nin ucuz belagat oyunlarına gelip içki, sigara veya etek boyu (bkz: #34138735) gibi tuzak konuların bataklıklarına saplanmayan, tartışmayı deplasman sahasında sürdürmeyen, vatandaşın gündemini kendi belirleyebilen bir ciddiyet ve feraset ve konulara hakimiyet ve tıynet ve kalibre.]

    ak parti, kabın içinde bakteri kültürünün oluşması için gerekli koşulları daha bidayette yok etmektedir. [aşağıdaki antikoagülan bahsine kadar sabır lütfen] etkisiz eleman kıvamındaki iki tane muhalefet partisiyle sanki demokrasi var"mış gibi" bir ortaokul piyesini sahnelemek tabii ki işine gelmektedir. işte normal olmayan şartlar bunlardır.

    fakat ak parti o müstakbel muhalefet liderinin piyasaya çıkışını her ne kadar baskılamaya çalışsa da henüz adı konmamış olan o lider veya liderlerin gelişinin mukadder olduğuna dair umut asla kaybedilmemelidir. muhalefetin öncelikli ve en önemli işi, ak parti'nin "iktidardan uzaklaştırması mümkün olan bir siyasi görüş" olduğu fikrine önce kendisinin inanması sonra da halkı buna inandırmasıdır. nostradamus'a bağlamam gerekiyorsa; bu liderin chp ve mhp dışından çıkması o iki parti dahil herkes için en hayırlısı olacaktır. belki de bu lideri, ak parti kendi içinden doğuracaktır. mesela, abdüllatif şener'in kifayetli, ehliyetli bir versiyonunu düşünün.

    ancak ne var ki ak parti, iktidarı döneminde giderek artan bir şiddetle türkiye'yi kafasına silah dayayıp rehin almaktadır. burada çok büyük çaplı ve çift katmanlı bir şantaj söz konusudur. ak parti'nin sermayeyi ve şelale etkisiyle aşağıya doğru azalan ölçülerde sermayeden tırtıklanananları inandırdığı şey, ben gidersem türkiye yıkılır batar şantajıdır ve bir bakıma ülke içinde herkesi "memeden kesilen bebek paniği" gibi bir ruh halinde tutmasıdır. ak parti'yi yerinden etmeye soyunan kararlı bir iktidar namzetinin öncelikle ve ilk iş olarak bu rehin alınmışlık ve "ak parti'ye oy vermekten başka çaremiz yok" algısını kırması esastır. sıfır noktası budur. iktidar yolundaki her türlü adım ancak bu algısal mania aşıldıktan sonra atılabilecektir.

    fakat bu esnada ak parti armut toplamamaktadır. herhangi bir namzetin ufukta belirmesini engellemek için elinden geleni ardına koymamaktadır. yaygın bir gözlem hatası, iktidar/muhalefet mücadelesinin tamamen meşru ve etik ve yasal bir platformda sürdürülüyor olduğu önkabuluyle analiz yapılıyor olmasıdır. ak parti'nin bel altından vuruşları ve kirli siyaset oyunları çoğu zaman hesaba katılmamaktadır ve ciddi analistler tarafından dile getirilmemektedir. "batıda düello doğuda pusu" karşıtlığı ak parti'nin niçin siyaseti kurallara göre oynanması gereken bir centilmenler oyunu olarak anlamadığını açıklayabilir. [ak parti'nin liderliğinin belirlediği dünyayı algılama biçimi uyarınca, oyunda kurallara uymak sadece zayıflara göre bir salaklıktır zira kazanmak ve rakipsiz kalmak esastır.] ak parti'nin demokrasi fikriyle ile yakın uzak hiçbir ilgisinin olmadığını, iktidarı asla terketmemek için her ne gerekiyorsa yaptığını ve yapacağını, hiç tatmadığı muhalefete bir gün düşmemek için bugün bütün köprüleri yaktığını, bir kırıntı kadar bile olsa demokrasiden anladığı şeyin çağdaş anlamda çoğulcu değil 18. yüzyıl fransa'sının çoğunlukçu demokrasisi olduğunu ve nihayetinde ak parti'nin türkiye'de muhalefet etmenin mümkün olmadığı bir atmosfer oluşturduğunu düşünenlerdenim. ak parti genel başkanı'nın vaktizamanında kullandığı tramvay metaforunun her şeyi açıkladığına inananlardanım. normal olmayan şartlar, aynı zamanda, bunlardır.

    ak parti iktidarı dönemine özgü muhalefet etme atmosferi için (bkz: antikoagülan/#33577202)

    gelelim şantajın ikinci katmanına... ak parti ülke içine yönelik şantajını türkiye dışında yani batı ülkelerinde de denemektedir ama oralarda başarılı olamamaktadır zira orada tersine bir şantaj mekanizması çalışmaktadır. çünkü ak parti de şantaj altındadır. uluslararası faiz lobisi onun da kafasına silah dayanmıştır: bizim istediklerimizi yapmazsan, ayağının altındaki halıyı aniden çeker ve seni her türlü destekten mahrum bırakırız ve bir gün içinde tepetaklak olursun, ikinci günü göremezsin demektedirler. bu şantajın çıkmazına sıkışan ve kafasına dayanan silaha boyun eğen ak parti yönetimindeki türkiye, uluslararası camiada boynunda tasmayla gezen bir zavallıdır. uyuşturucu bulmak için her şeyi yapmayı kabul eden bir eroinman gibidir. yurtdışından bakanlar aynen böyle bir türkiye görmektedir. türkiye, şatafatlı bir günlük hayat ilüzyonunun döndürülebilmesi için gerekli parayı temin eden patronlarının gözünde haysiyetini kaybettikçe, iktidar partisi bu irtifa kaybını telafi edecek mini projelerle ego tatminine yönelmektedir; şefkatli eliyle somali, filistin, arakan, vs. ve hırçın eliyle suriye, iran ve her türlü iç muhalefet; tıpkı iktidarsız erkeklerin karılarını dövmeye daha meyilli olmaları gibi.

    böylesine çaresiz bir şantaj pozisyonuna sıkışınca, dış politikada boynumuzda tasmayla gezmemiz kaçınılmaz hale gelmektedir. davutoğlu belki teoride zehir gibidir ama pratikte fena çuvallamaktadır çünkü elinde yaptırım gücü ve manevra alanı ve kaldıraç olarak kullanabilecek hiçbir özvarlık yoktur. verebileceği yegane şey kapitülasyonlardır. türkiye satacak sadece bir bedeni olan bir fahişe gibidir. yurtiçindeki yapay refahı sürdürmek için yurtdışına taviz vermek, yani bedenini satmak kaçınılmazdır. peki ya ruhu? onu zaten çoktan elden çıkarmıştır.

    (bkz: 2002 sonrası türkiye'nin çok zenginleşmesi/#27348307)

    iskender'in meşhur gordiyon düğümünü tek kılıç darbesiyle kesip atması misali türkiye de ak parti'nin ülkeyi içine dolaşıklaştırdığı misina düğümlenmesini koparıp atacak bir tarihi kişiliği beklemektedir. ismi henüz belli olmayan bu kişi - artık her kim olacaksa - meydana çıktığı gün ak parti tarihi misyonunu tamamlayacak ve onun karşısında direnemeyecektir. ak parti'nin pazarladığı hedef 2023 vizyonu, en iyi ihtimalle bozuk bir distopyadır. türkiye'nin ak parti'nin hedeflerinden çok daha gerçekçi, güçlü bir tablo çizecek ve türkiye'yi çizdiği tabloya götürecek, ak parti'den daha çalışkan, halka ak parti'den daha yakın, ak parti bayrağından daha karizmatik babayiğitlere ihtiyacı vardır. [edit. sözüme konu ettiğim kurtarıcı beyaz atlı prens değildir, bir şahıs değildir, bir fikirden ve bir ülküden ibarettir. halaskargazileri, masal kahramanlarını, godot'ları, yedinci süvari alaylarını beklemiyoruz otobüs duraklarında.]

    madem ki bu coğrafyada din olmadan hiçbir iş olmuyor, o halde dinden de istifade edilmelidir. din, ak parti iktidarında cehaleti, sefaleti ve sömürüyü sürdürmenin bir vasıtası olarak görülmüşse, ak parti'nin iktidarına son vermek için bir aydınlanma, zenginleşme ve özgürleşme vasıtası olarak da işlev görebilir. zira din, neticede artıları ve eksilerinin orta noktada nötre yakınsadığı bir söylemdir. hangi niyetle kullanılırsa o niyetin meyveleri toplanır.

    hem ak parti'nin iktidardan uzaklaştırılması için çalışanlar hem de partilerinin raydan çıkmasının önlenmesi ve aşırılıklarının sağlıklı bir muhalefetle dengelenmesi gerektiğine inanan ak partililer öncelikle ve acilen böyle bir alternatif iktidar dönemi tasavvurunu zihinlerinde şekillendirmelidir. çünkü neden? çünkü halihazırda türkiye öyle kesif bir sisin içinde yolunu, yönünü şaşırmıştır ki ak parti'ye herhangi bir alternatifi düşleyebilmek veya ak partisiz bir hayatı gözünün önünde canlandırması bile imkansız hale gelmiştir/getirilmiştir de ondan. ve çünkü neden? çünkü şantaj altında kafamıza silah dayanmışken düşünemiyoruz da ondan. ve çünkü neden? ak parti her nerede kendisine alternatif bir vizyon oluşturma gayreti görse derhal oraya sis bombaları atarak görüş mesafesini sıfıra indiriyor da ondan.

    demek ki neymiş? bir an önce o sisi dağıtabilmek ve ak parti'nin iktidarda olmadığı bir türkiye vizyonunu oluşturmakla işe başlamamız evvelemirde elzemmiş.

    ulaşmak istediğimiz geleceği önce zihnimizde kurgulayabilmeliyiz.
  • chp milletvekili fait öztrak'ın da değindiği durum.

    “ekonomide halkı aldatma döneminin sonuna geliyoruz”

    faik öztrak, abd merkez bankası başkanı’nın “parti bitti” demesiyle birlikte yüksek sıcak parayla istikrar ve “büyük ekonomi başarısı” hikayeleri anlatma ve halkı aldatma döneminin sonuna gelindiğini söyledi. akp’nin 10 yıldır halka “ben gidersem istikrar bozulur, sen de borçlarını ödeyemezsin diye şantaj yaptığını” belirten öztrak, yatırım pozisyonu açığının 450 milyar dolara ulaştığına dikkat çekerek, ekonomide kırılganlığın arttığı uyarısında bulundu.

    referans: (bkz: #34745050)

    kaynak

    .
  • türkiye'nin içine sıkıştığı büyük şantaj bir tane değil. pek çok şantaj var, irili ufaklı.

    bunlardan bir tanesi de başörtüsü şantajı. iri midir ufak mıdır, orasına siz karar verin.

    şantajın tahterevallisi şöyle inip çıkıyor:

    "başörtüsüne en ufak laf etsen cuntacı faşist oluyorsun, laf etmesen başörtüsünü kendine siper yapan yobazlar mevzi kazanıyor."

    haydi bakalım haşlanan kurbağalar; gelin de çıkın işin içinden!

    .

    mevzi savaşına dair tafsilat için (bkz: antonio gramsci)

    .

    31 ekim 2013 tbmm'ye türbanla giren akp'liler için bugün gazeteler "kadınlar özgürlük dersi verdi" diye manşet atıyorlar. bu ders iran'da zaten okuz küsur senedir veriliyor. bugün bana "niyet okuyorsun" diyenler, o dersin özgürlük dersi mi yoksa din ticareti dersi mi olduğunu yarın görecekler. pardon, ne yarını? yarını beklemeden bugün görebilmeleri lazım.
  • baklanın ağızdan çıkmış hallerinden biri için (bkz: biz olmazsak maaşlar ödenmez)

    .
hesabın var mı? giriş yap