• hayatımla ilgili yaptığım tüm planları silip, tekrar baştan başlamayı ve mekan olarak bu ülke haricinde,
    bu ülkenin gittiği yönde olmayan herhangi bir ülkede yaşamıma devam etmeyi düşünüyorum.

    alkol tüketen insanların da birer insan olduğunun farkında olup,
    alkol kullanmadığı halde alkol tüketenlerden tırsmayan,
    "aklımız çeliniyo, karımız kızımız var" cahillikleriyle ahlak deynekçiliği yapmayan insanların olduğu,
    batıl korkunun ve cahil cesaretinin;
    aptal halkın ve onu aptallığıyla rahatça yönetebilen aptal hükümetlerin olmadığı,
    kadın ve erkeğin sikişmeden, sikişme korkusu olmadan bir arada gönül rahatlığıyla yaşayabildiği,
    liselerde erkeklerin kızlara 45 santimden fazla yaklaşabildiği, kızların etek uzunluklarına kendilerinin karar verebildiği,
    kendi milletini, milletinin polisine dövdürmeyen,
    dayak yiyen milletin, daha fazla dayak yemek için "durmak yok yola devam" demediği,
    gözünüzün önünde mafyalaşan belediye başkanlarının olmadığı,
    "çalıyor; ama adam yapıyor da" götsiki mantığıyla yaşayan embesillerin olmadığı,
    herhangi bir berberin, taksi şoförü ya da işportacının harika şekilde ülke yönetebileceğini sanmadığı,
    dinin insanları sadece huzurlu hale getirip, öfkelendirmediği; insan öldürme, hükümet kurma aracı olarak kullanılmadığı,

    kısaca herkesin insan olduğu,
    herkesin kendi görevini layığıyla yapıp,
    diğerlerine saygıyla yaklaştığı,
    hoşgörünün yüzleri okşadığı

    bu ülke gibi olmayan herhangi bir yer,
    bekler beni. sadece bu ülkeden uzak olsun yeter.

    edit(kasım 2013):

    bak bu yazıyı yazmamın üzerinden sadece iki yıl geçmiş. şimdi görüyorum ki, aslında ne kadar basit şeyler istemişim. sadece insanların birbirlerine bakışlarından bahsetmişim. akol tüketenlere kötü gözle bakanlar demişim, alkol kullananlar tutuklanacak seviyeye gelmişiz. ahlak bekçiliğinden bahsetmişim. şimdi durum başbakanın talimatı ile ev basmaya kadar gelmiş. erkekler ve kızlar birbirine 45 santimden fazla yakınlaşabilsin demişim, şimdi yanyanayı bırak aynı kaldırımdan yürüyemeyecek, aynı mahallede barınamayacak seviyeye gelmiş. dayak yemek demişim, -ulan ne kadar safız ya- polisler gözünü kırpmadan gencecik insanları öldürmeye başlamış. mafyalaşan belediye başkanı demişim, hiçbir kanun, hukuk, insaniyet ve merhamet duygusu olmadan 100lerce işmakinesi ile halka, doğaya savaş açılmış, rant almış başını gitmiş. devlet belediye başkanı edası ile, para odaklı yönetilmeye başlanmış. din, felan, huzur demişim. dinle insanlar hoşgörülensin istemişim. öyle dilemişim. vay canına ulan. 2 yılda tüm dediklerim ölçülemeyecek derecede kötüye gitmiş.

    sikiyim lan böyle hayatı, böyle yaşamaya mecbur edeni, mecbur kalan kafamı sikeyim.

    edit2 (aralık 2016)
    yorum yapacak gücüm kalmadı.
  • (bkz: kuşluk vakti)
  • bu cümleyi kuranlara "türkiye'yi terk etmek için en uygun zaman" diyenlere "korkak" diyebilirsiniz. ülkesi işgal edilmişken kaçanlara benzerler. istanbul işgal edildiğinde düşman gemilerini boğaz da gördüğünde, özgür yaşayabileceğim bir ülkeye gideyim diyecek kadar korkaktırlar. belki harem de yer almak için el çırparlar. nazi'lere direnmek yerine onlara hizmet edecek kadar yavşak fransız liberalleri gibidirler. kıç öpmeyi iyi bilirler. rusya işgal edilmişken naziler medeniyet getirmiş diyenlerdendir. vietnam abd tarafından bombalanırken abd'ye hizmet edenlerden olur.

    "korku yayıcı", "cemaatin veya abd'nin maşası da" diyebilirsiniz. bilinçli veya bilmeden yapar bu maşalar. çünkü yaşananları kaçınılmaz, geri dönülmez ve engellenemez bir süreç gibi algılansın diye uğraşırlar. eylem yapanlara fişlenirsiniz diye korku salmaya çalışır, akp ve liberallerinin gücünü abarttıkça abartırlar. biraz yalakalık, biraz cahillik ve biraz da salaklık eşlik eder. tarih bilinci yoktur. dünyanın karanlık dönemleri nasıl atlattığına dair hiç bilgisi yoktur.

    filistin'de olsa israil'e direnmez bunlar.
    ırak'ta yaşasa abd'ye ve taliban'a kafa tutmaz.
    venezüella'da abd elçiliğinde çalışmak ister.

    ayrıca kördür. dünyanın hangi ülkesinde mücadele sürmemektedir. kaçacak steril mekan olmadığını göremez.
    avrupa'da yükselen ırkçılık ve sosyal hakların kayıplarını fark etmez. avrupa birliğinin ırak'ta yaptığı katliamları göremez. bildiğin cahildir.

    chp'li olmak, az buçuk yüksek ekonomik düzeyi ile övünmek dışında hayata bir katkısı yoktur.

    asgari ücret ile çalışan bir emekçiyi aşağılar. tekel işçisini kaba bulur. chp'ye oy verir.

    örgütlülük, parti gibi kavramlardan ölesiye korkar.

    ay türkiye komünist partisi de ne azınlık onlar der durur.
    şöyle liberal ve kendinden burjuvazinin çarkı istediği gibi dönsün ister.

    biz buradayız diye seslenmek isterim. yolun açık olsun. pelsilvanya'ya ya kadar yolun var.
  • uçak biletini en ucuza ya da bedavaya getirdiğin zaman.
  • (bkz: ecel)
  • http://haber.sol.org.tr/…-yasamak-ve-savunmak-37450

    küba'dan gelsin.
    memleketlerini terk etmeyen kübalı mühendisler, doktorlardan gelsin.

    gerektiğinde venezüellaya, haitiye, pakistan'a ve dünyanın her tarafına yardıma koşan kübalılardan, yeni insan'dan gelsin.
  • "...bu yola razı olmayan türkiye direnişe geçmelidir.

    kimileri bu gerçekleri basbayağı hissetmekle birlikte, kendinde ve memlekette direnecek, durduracak, değiştirecek bir enerji görmüyor olabilir. bu sübjektif zayıflıkla huzurlu bir yaşam sürülemeyeceği için de, gerçeğin özü görmezden gelinecektir. böyle yaklaşanlar, örneğin solda önlerine başka zaman başka yerde geçerli olabilecek türden hedefler koymakla yetinebilirler. eldeki yapı taşlarına usul usul bir iki tane daha eklenecek ve ilerlemeden memnuniyet duyulacaktır. bu yeri geldiğinde bazı demokratik haklardır, kimi kazanımların korunmasıdır, solun örgütlülüğünün bir iki adım ilerletilmesidir...

    solda bunlar da var. ülkemizde olup bitenin özünü göremeyenler de, nefesi veya dermanı yetmeyeceği için gördüğünü itiraf etmeyenler de, affedilmez bir sorumsuzluk içindedir.

    sol, bugün türkiye'de yaşadığımız radikal gerici dönüşümün karşısına dikilmelidir.

    örgütlenmesi gereken direniş, sadece ve sadece insan olmaya dayandırılabilen bir meşruluğa sahip olacaktır. direnişimiz sabah akşam yalan söyleyenlerin karşısında haklıdır ve haklılığını kanıtlayabilecek ölçüde akıllıdır da. üstelik bu direnişin başarıya ulaşma olasılığı hiç de az değildir. anayasa değişiklik referandumunda ortaya çıkan veri, kabaca toplumun yarısının gerici dönüşüme karşı çıktığını söylüyor. bu büyük potansiyel körlük ve ürkeklik nedeniyle dağıtılmadığı, tersine bir sete dönüştürüldüğü durumda akp'nin dönüşümünün tamamlanması da mümkün olmaz, türkiye ilericiliği yenilmez...."

    http://haber.sol.org.tr/…r-guler/solda-isimiz-37948
  • memleketi kaçmak amaçlı terk etmeyi düşünenlere biutiful filmini öneriyorum. kaçacak bir yer olmadığını bilmeleri ve öğrenmeleri için...

    tunusluların ve mısırlıların kaçacak yeri olmadığı gibi...

    avrupa'nın kaçılacak veya sığınılacak bir yer olmadığını gösterdiği için sevdiğim filmdir. her şehrin arka sokağı olduğunu hatırlatmaktadır.

    aklından küba geçenlere ise anlamamışsınız diyorum. görevli olarak türkiye'ye gelen ve bir memleketlimizle sevgili olan arkadaşımın başına gelenler dramatiktir. küba'lı sevgilisi olan bir arkadaşımın başına gelendir. o güzel alımlı küba'lı ülkemin bana ihtiyacı var diyerek ilişkisini bitirebilecek kadar ülkesine bağlıdır.

    yok gene de anlamaydıysan...

    nazım hikmet oku be adam...

    kaçmak zorunda kalmanın acısını ve memleket sevgisini şiirlerinden oku...
hesabın var mı? giriş yap