• gezi eylemlerini destekleyenlerin anayasımızın 2. maddesi olan "türkiye bir hukuk devletidir"in yerine getirmek istedikleri madde.

    benim kendi adıma bu eylemlerden çıkardığım sonuç budur. günlerdir düşünüyorum başka bir çıkarımda maalesef bulunamadım.

    yeni nesil özeti!:

    türkiye hak devleti değil hukuk devletidir. gösteri yapmak elbet haktır ancak devletler hakla değil hukukla yönetilmektedir. haklarla yönetilecek olsaydık "türkiye bir hak devletidir" derdik.

    mesela eğitim almak da herkesin hakkıdır ancak ben şu üniversitede eğitim almak istiyorum bir hak değildir. o üniversitede eğitim almaya hak kazanmak için düzenlenen kurallar/kanunlar/yönetmelikler mevcuttur. aynı şey gösteri yürüyüşü yapmak içinde geçerlidir. evet o yüzden her elini kolunu sallayan istediği yerde gösteri yapamaz.

    veya yerleşme hakkı da anayasa da korunmaktadır. ancak kimsenin ben boğazdaki şu yalıya yerleşmek istiyorum diye bir hakkı olamaz. o yalıda oturmak istersen gerekli süreçler neyse onu yerine getirir. ilgili kanunlarda nasıl belirtilmişse parasını verir yasal işlemleri gerçekleştirir oturursun.

    veyahut seyahat hakkı. ben şu helikopterle işe gitme hakkımı kullanmak istiyorum diye birşey olabilir mi ?

    ilgili olana:

    gezi eylemlerinin en temelindeki problem bu eyleme destek olan kişilerin masum diye tabir edilen kısmı (kamuoyundaki karşılığı yeni nesil) kültürel olarak birikimli gibi gözükseler dahi yakın tarih, medya, hukuk gibi konularda çok zayıf olduklarıdır. bu neslin en önemli özelliğinin sabırsız olduğu sosyolojik araştırmaların sonuçları arasındadır. yani bu nesil herhangi bir konu ile ilgili karar vermek için araştırma yapmak yerine bilgisine güvendiği bir kişinin düşüncesini takip ederek safını seçmektedir. bu neslin bu kadar aceleci olması aslında ticareti de ciddi manada etkilemiş birçok firma daha verimli kanallar(kişisel tercihler ve davranışlara göre belirlenen one to one marketing) yaratarak bu nesli tavlama derdine düşmüştür.

    üzücü olan organize bir şekilde bu masum kişiler kışkırtıldı çünkü elinde akıllı cep telefonu twitter/facebook/youtube takip eden ve genelde okumak araştırmak yerine etrafındaki insanların (takip ettikleri ünlüler veya reel hayattaki arkadaşları) söylemlerini onaylayan bir nesilden bahsediyoruz.bunu destekleyen en temel göstergelerden birisi sosyal medyanın insanların alışveriş alışkanlıkları üzerindeki etkisi. bu konu ile ilgili istemediğimiz kadar araştırma var. bunlardan bazılarını linklerden inceleyebiliriz.

    http://eticaretmag.com/…ını-etkileyen-10-faktör.jpg

    bu infografikte de görüldüğü üzere katılımcıların %81'i arkadaşlarının yorumlarının satınalma davranışlarını direk etkilediğini söylemiş. diğer rakamlarda infografikten incelenebilir.

    para harcama noktasında etrafından bu kadar etkilenen bir nesil herhangi bir sosyolojik olayda yorum belirtme noktasında etrafındaki kişilerden ne kadar etkilenebilir sorusu akıllara gelmektedir.

    malum bu neslin dilinde anayasanın artık meşhur olmuş 34. maddesi var.

    b. toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı
    madde 34. - herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

    toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

    toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

    ancak sadece birinci maddesini bilmekteler. bunun nedeni de yukarda bahsettiğim alışveriş alışkanlıklarının etkilenmesi gibi politik olarak da etrafından etkilenmekteler. halbuki google a anayasa 34. madde yazıp okusa bilgi sahibi olmuş olacak ancak bunu yapmayınca bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oldular. üçüncü cümlede belirtildiği gibi toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasını yürüten bir kanundanan bahsedilmekte. yani anayasada belirlenen haklar aslında bir mevzuata atıfta bulunmaktadır. doğal olarak anayasa çerçeveleri belirlemekte yürütmeyi de belirtmiş olsa cilt cilt kilo kilo anayasa kitabı olur bu da dünyanın hiçbir yerinde mevcut değildir.

    peki anayasanın atıfta bulunduğu kanuna gelirsek. 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüşü kanunları.

    ilk maddesi amaç ve kapsam

    madde 1 – bu kanun; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve
    usuller ile gerçek ve tüzelkişilerin düzenleyecekleri toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yerini, zamanını, usul ve şartlarını,
    düzenleme kurulunun görev ve sorumluluklarını, yetkili merciin yasaklama ve erteleme hallerini, güvenlik kuvvetlerinin
    görev ve yetkileri ile yasakları ve ceza hükümlerini düzenler

    toplam 41 maddeden oluşan bu kanun linkten incelenebilir.

    http://www.mevzuat.gov.tr/…lsearch=&mevzuatiliski=0

    değinmek istediğim bir madde daha var. o da güncel olarak yaşandığı için avukatların çağlayan adliyesinde yapmaya çalıştığı gösteridir. aynı kanunun 22. maddesinden anlaşılacağı üzere avukat olmanız sizin kanunlara karşı gelebilir olmanız manasına gelmez. maalesef bu gösteriyi yapmaya çalışan avukatların bu kanundan elbet bilgisi vardı. ancak önlerinde çok kolay etkilenen bir nesil olduğunu bildikleri için bunu yedirmeleri de zor olmadı.

    madde 22 – genel yollar ile parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde ve bunların eklentilerinde ve
    türkiye büyük millet meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı yapılamaz ve şehirlerarası karayollarında
    gösteri yürüyüşleri düzenlenemez.

    bu maddeye karşı olarak da avukatlık kanunu (1136 sayılı kanun) tezi konulmaktadır. ancak avukatlık kanunun 58. maddesi avukatların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçtan diye başladığı madde 58. den anlaşılacağı üzere çağlayan adliyesinde gösteri yapmak hukuksuz bir eylem olduğu için bir avukatın görevi olamaz. yani bir avukat hukuğun merkezinde hukuksuz bir eylem yapıyorsa eğer bu avukatlık kanunundaki madde geçerliliğini yitirir.

    madde 58. (değişik :23/1/2008-5728/331 md.)
    avukatların avukatlık veya türkiye barolar birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, adalet bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz.
    hukuk usulü muhakemeleri kanunu ile ceza muhakemesi kanununun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri saklıdır. şu kadar ki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanamayacağı gibi, haklarında disiplin hapsi veya para cezası da verilemez.

    demem odur ki haklarını aramak/fikirlerini belirtmek için nasıl gösteri yapılacağını bilmeyen masum bir nesil doğal olarak daha ilk adımı yanlış atmaktadır. bu yüzden sürecin normal işlemesini beklemek gariptir.

    ancak bu nesildeki bilgisizliğin ve bu nesli hareket ettirecek dinamiklerin farkında olanların nasıl çalıştığını görmüş olduk.
  • sanırım çoğu direnişçinin okuma konusunda tembel olduğunu da gösteren bir konu. yoksa kısa özetle yazılmış bir yazı olsa bir kaç ergenden "yav he he" lafı gelmişti çoktan.
hesabın var mı? giriş yap