tütün
-
amerika'nın keşfinden önce yalnız kızılderililerin kullandığı, yakılıp dumanı solunan yaprak
-
"yurdumun en sert tutununden
bir cigara sarip icmek istiyorum
dumanini icimde degil
cigerlerime cekmek istiyorum"
(yazarini hatirlamiyorum)
bircok siire sarkiya konu olmus sairlerin yazarlarin onlarca kez ilham aldiklari zararli bir icecek...
ama dunyanın en guzel zararli seylerinden... -
karadeniz bölgesindeki yağmur yağışının artmasına neden olarka gösterilen bitki...geniş ve çok solunum yapan yaprakları nedeni ile nemin artmasına neden olduğu söylenir..ayrıca diyarbakır gibi illerimizde de yetiştirilir, kendine has bir toplanma ve kurutulma yöntemi vardır...
-
zevkinin sonuna varılamayan nimet. bu parantezde oscar wilde amcamız ne güzel söylemiş, demiş ki; “en beğendiğim zevk tütündür; çünkü zevkinin sonuna varılmaz!”. hakkaten de on tane whopper ard arda mideye göndermek, seksen kasa ayran içmek veyahût dört tepsi cheese cake yemek insanoğlu için zor zenaattir yani her iştahın bir sonu mevcuttur. fekat tütünün? doyurmaz ki bıkasın meretten, bıktırmadığı için de doymak mümkün değildir böylece.
on beşinci asır sonunda kristof kolomb eniştenin tayfaları küba’daki yerlilerin ağızlarından ve burunlarından duman püskürttüklerini görünce şaşı birer hamsiye dönmüşler. antil adalarından birinin adı tabaccodur. tabako adıda buradan gelmedir. işte bu tayfaya mensup elemanlar yerlileri görünce imrenmişler; “ver baba azda biz çekelim sineye” deyu fosurdatma deneyimine girişmişler, fekat içmeyi bilmeyen deyyuslar genz bölgesine duman kaçırmış bulunmuşlar; şarap içmiş gibi çarpılmışlar.
fekat yerliler için gönüllerde ap ayrı bir yer iştigal eden tütün yalnız bir zevk değil, mukaddes ve rahmani bir olaymış gelin görün. hastalıklara devâ, fenalıklara siper, şeytanları kaçıran (bkz: gachayim) bir nevî tütsü imiş.
ve hatta bu mevzuyu çok ilerletmişler, kabilelerin birbirleri ile muharebelerinde düşmana bir pipo yollamak husumeti giderirmiş.
birinci abbas, iran’da tiryakiler için ölümden beterini bulmuş; tütün içenleri bir bir kazıklatmış zamanında. moskova’da yangına sebebiyyet verdiği için çarlık tütün içenleri önce eşşeh sudan gelinceye kadar bir temiz dövüyor, o da yetmedi ise darağacına yolluyormuş. ecdad zamanında dördüncü murad’ın vaktinde evler basılıp damlar koklanırmış.
ağızlığın ucundan, odanın boşluğunda, mavimsi helezonlar çizerek, gövdesinden ayrılmış nazlı bir yılan ruhu gibi kıvrılan, şu incecik duman, o ne kızıl destandır o. -
dmitir dimov'un en çok bilinen ve en güzel romanı. bulgaristanın sosyalist sisteme geçişinden önceki süreci ile 2. dünya savaşını anlatan roman, toplumun her kesimin yaşamının objektif bir dille yansıtıldığı bir klasiktir.
-
(bkz: ışın karaca)
-
sponsorluk anlaşmaları ile formula 1'e 350 milyon $ gelir sağlayan olgu. taki 1 ekim 2006'ya kadar.
-
latincesi nicotiana tabacum olan bu bitki, şerbet yapılıp içilirse tıkanık damarları açar, sarılığı ve mide ağrısını geçirir. böbrek kumlarını da döktüğü görülmüştür.
-
tütünü bilir misin?
"kız saçı" demiş zeybekler,
su içmez her damardan,
yerini kolay beğenmez,
üşür
naz eder,
darılır
iki parmak arasında kıyılmış,
bir parçası var kalbimin
incecik, ak kağıtlara sarılır,
dar vakit yanar da verir kendini.
dostun susan dudağına...
sokaklardan,
kıyılardan,
gök mavisinden,
ekmeğinden,
canevinden ayrı düşmeye
yani bütün hasretlerin kahrına
ve zehrine çaresiz kalmaların,
ilk nefesi hızır gibi yetişir
cibalide sarılan cıgaranın...
(bkz: ahmed arif) -
kolonya yapiminda kullanilabilen bitki
(bkz: tutun kolonyasi)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap