• seminerlerden söyleşilerden ve aynı anda yapılan sanat sergisinden haberi olmayan beyni şaibeli kişi görüşü
  • "fuar: belli zamanlarda, belli yerlerde ticari mal sergilemek amacıyla acilan buyuk sergi." (bkz: #3805956)

    boşver sen gitme turgut abi, göğe bakalım.
  • istanbul gibi zor ve gittikçe trafiği düğümlenen bir şehirde, sen en mühim fuarı gidip beylikdüzü' ne çakarsan elbet faydası olmaz.

    gençler, öğrenciler gidiyor eminim. kalabalık da oluyordur, beylikdüzü nüfusu bile yeter. ancak bunu tam bir kültür festivali haline dönüştürme fırsatı varken, kaos ortasında karman çorman halde bırakırsan, "nette kitap daha ucuz ki ehe he ehehe" derler tabi.

    zaten okumayan zehir gibi bir nesil geliyor.
    minecraft, gta oynaya oynaya bılgıldakları ergidi iyice. o kuşağa kitabı nasıl anlatacaksınız merak ediyorum.

    bu şekilde olmaz. şehrin göbeğinde yapacaksın. söyleşileri, atölyeleri güçlendireceksin, interaktif özellikler ekleyeceksin, atıyorum öykü yarışması gibi. işte o zaman kitabın değerli bir şey olduğunu anlarız.

    millet işinden evine ulaşamıyor, şehirden 80 km uzaktaki fuara nasıl gitsin?
  • ekonomik açıdan mantıklı ve haklı kabul edilebilecek bir tespit. zira yayınevleri stand parası ödediklerini bahane ederek, çok büyük indirimlere girişmiyorlar. hatta idefix, kitapyurdu, babil gibi kitap satış sitelerinin yapmış olduğu sanal fuarlarda çok daha ucuza kitapları edinebilirsiniz. bu anlamda bu fuarın biraz daha ucuz olması gerekir.

    ancak fuarın güzellikleri var efendim. onlara gelelim.

    imza işini takıyorsanız mesela güzel bir yer. fakat benim için, oğuz atay gelip kitabımı imzalamadıkça ya da james joyce ile bir kahve içip sorularımı soramadıktan sonra; ahmet ümit ve daha niceleri çok önem arz etmiyorlar. imza muhabbeti saçmalık gibi geliyor açıkçası bana.

    fakat bana göre gerçek bir güzellikten bahsedeceksem; etkin bir kitap okuyucusu iseniz, bazı editörlerle, yayıncılarla, yayınevi mensuplarıyla, kuramcılarla, eleştirmenlerle, yazarlarla, çevirmenlerle tanışıp, aklınıza gelen bir çok şeyi konuşma fırsatı bulabilmeniz. bu seneki kitap fuarında bu anlamda ben çok verimli bir sonuç aldım. onlarca kişiyle etkileşimde bulundum.

    diğer bir güzellik kitap bakma aktivitesini sonuna kadar yaşayabilmek. gidip kitaplara dokuna dokuna, arkalarını okuya okuya, gözden geçire geçire kitap almanın keyfi bir başka oluyor zira. mesela bir şekilde almaya karar verdiğiniz ama çok ayrıntılı bilmediğiniz bir kitabı, orada bulup açıyorsunuz ve içinden bir sayfayı okuyorsunuz ve 'vaow bu bayağı ciddi bir kitapmış, bunu yakın zamanda okuyamam, bu aralar yoğunum, sonraya atayım, 50 lirayı şimdi buna gömmeyeyim' gibi tespitlerde bulunabiliyorsunuz. mesela ithaki yayınlarına gidip 'abi siz neden asimov'a gerekli özeni göstermiyorsunuz, daha kaç sene vakıf serisi basılsın diye bekleyeceğiz?' diye çıkışabiliyorsunuz. sanal platformlarda belli bir listeye göre alışveriş yapıyorken burada kapağından, isminden, reklamından, kıyıya atılmışlığından dolayı herhangi bri sebeple dikkatinizi çeken bir kitapla aşk edip, inceleyip, kütüphanenize ekleyebiliyorsunuz.

    çok olmuyor ama aynı yayınevinden biraz fazla kitap aldığınız vakit, ufak bir pazarlıkla bir anda %50 hatta %60 indirimi görebiliyorsunuz. (bu seneki fuarda siren, domingo, altıkırkbeş, notos, monokl hayli cömertti, tavsiye ederim. &60ı gördüm.)

    arkakapak, notos, sözcük-ler gibi dergilerin bütün sayılarına ulaşabiliyor ve dergilerle ilgili fikirlerinizi, dergiyi yapanlara, birinci ağızdan iletebiliyorsunuz.

    artık baskısı olmayan ve tedavülden kalkmış olarak görülen kitapları yayınevlerine sorup; yeniden basımı olmayacağını öğrendiğinizde, nazlanmalarla o kitabın bir kopyasını fuardan sonra gidip alabilmek için, içeriden biriyle bir temas yakalayabiliyorsunuz.

    yayınevlerinin, gelecek dönemki yayın kataloglarını edinip, neler basılacakmış, neler basılmış, kataloglarda neler ne kadarmış diye evinizde ayaklarınızı uzatıp, işaretlemelerinizi yapa yapa incelemelerde bulunabiliyorsunuz.

    biraz uzak, evet ama anadolu yakasından metrobüsle 70 dakika sürüyor. yanınıza bir arkadaş bulduğunuzda, muhabbetle çabuk biten bir zaman. öldürmüyor da, güzel geçiyor. kayıp olmuyor. tavsiye ederim.
hesabın var mı? giriş yap