• 65 yaşına kadar haftada en az 40 saat yapacağı şeyi ilgi alanına göre değil de parasına göre seçen insanın sorusu. tıp ve mühendislik bölümlerinin birbirinden çok farklı zeka yapıları gerektirdiğini bilmez bunu soran insan. ya da hem bir mühendisin kesinliğe dayanan analitik zekasına sahiptir hem de bir doktorun kesinliğe dayanmayan olayları faktörlere göre yorumlama ve faktörlere uygun çözümler getirme yetisine.
  • aslında çok da saçma bir soru değildir. eğer lisede alan seçerken fen-matematik (hala böyle mi alanın adı? ya da ben lise okurken böyle miydi? oha, kaç sene geçmiş üzerinden!) seçen bir insan, eğer bunu zorunlu olduğundan (ister not ortalaması, ister ilerideki maddi kazanç olsun amaç) yapmıyorsa çok büyük olasılıkla - ama kimisini daha az, ama kimisini daha çok - fen bilimlerini ve matematiği genel olarak sever. ve hatta bu dersleri sevme oranları da o sıradaki öğretmenlerinin kalitesine (dersi ilginç kılmasına, iyi anlatmasına falan) göre değişebilir. yani aslında bilmiyordur lisedeki öğrenci (bildiğini sansa da) hangisini seçerse ileride daha mutlu olacağını.

    hemen kendimden örnek kısmına geçeyim. lisedeyken genetik mühendisliği okumayı kafaya takmıştım. sonra başladım. üniversitede matematikten daha fazla zevk aldığımın ayırdına vardım ve genetikten vazgeçtim. halbuki lise boyunca biyoloji her şeyimdi. hatta bayram tatilimde kadıköy'deki vatan hastanesinde dna fingerprinting deneyi bile yapmıştım kendi çapımda. yani demem odur ki, bunu sorana ufo gören masum köylü muamelesi yapmaktansa ikisinin ciddi farklarını anlatmaya çalışın. bir işe yaramaz muhtemelen ama en azından siz sorumluluğu üzerinizden atmış olursunuz (üstelik ilerde değiştirirse bölümünü karizmanıza karizma katarsınız bilge büyük olarak)!
  • "ne alakası var lan tıp ve mühendisliğin?" dedirten soru cümlesi.
    ha, zaten sırf yüksek puanlı oldukları için bu iki alan kıyaslanmaktadır orası belli. ve eğer yıllarca ertelenerek tercih zamanı gelip çattığında soruluyor ve soruşturulmaya başlanıyorsa, soran kişi açısından bariz sığlık ve yüzeysellik göstergesidir. aynı zamanda sorumsuz* kişi davranışıdır bu tarz sorular sormak. son bir uğraş, doğru bulunmaya çalışılır belki. ancak bilinmez ki: sınavda* rastgele soru sallamaktan hiç farkı yoktur böyle bir uğraşın.
  • kafadan fizik yazarak hic bulasmadigim standart sorudur.
  • hergün işe giderken yataktan "offffffffffffffffffff" diyerek kalkmayacağı bir mesleğe yönelmelidir diye cevaplanabilecek bir soru.
  • ne yazık ki memleketimin gerçeğidir. birçoğumuz taa çocukluktan "ben x mesleğini istiyorum, ve beni hedefime ulaştıracak herşeyi yapacak kadar kararlıyım" diyecek kadar idealist yetişemiyoruz. gerçekçi olalım.

    17 yaşına kadar sürekli o sınavdan bu sınava koşturmuş, bitap düşmüş, zavallı halimize bakmadan, üstelik mesleklere dair elle tutulur hiçbir bilgi alamadan, hem de meslek seçimimizden ötürü aç kalma ihtimalimizin olduğu bir memlekette yaşamaktayken, "karar ver bakalım hayatının geri kalanında ne yapmak istiyorsun" sorusuyla karşılaşıyoruz bir anda. burada 17 yasındaki insanı cahillikle suçlamak istiyorsak suçlayabiliriz elbette. lakin dönüp bi sisteme de bakmak lazım biraz.

    (bkz: hırsızın hiç mi suçu yok)

    ufaktan tanıtılsa meslekler lise (hatta ortaokul, ilkokul) öğrencilerine? okullarda harıl harıl matematik, fen çalıştırılıp sınavlara hazırlanmak zorunda bırakılan öğrencilere arada biraz da üniversite kararının ne kadar önemli olduğu anlatılsa, bu konuda düşünmenin gerekliliğine değinilse? "geçerliliği olan meslek" kavramı kalksa, her meslek geçerli olsa? herkes cahil cahil birbirinin yaptığı işi eleştirmese, herkesin her meslekten insana saygısı olsa? biraz daha çok yönlü bireyler yetişse de, herkes çocuk yaşta birçok değişik bilim/sanat dalı görüp ilgi alanlarını ona göre seçse?

    son olarak kişisel deneyimlerimden birkaç örnek vereceğim, "tıp mı seçsem mühendislik mi" diyen bireylerin cahil değil, belki sistem mağduru da olabileceklerini göstermek için:

    - ben "çok genel bir mühendislik dalı (!), kararsızsan bunu seç kesin seveceğin bir iş bulursun" dediler diye endüstri mühendisi oldum (tamamen şans eseri, mutlu oldum hakikaten, ama herkes o kadar şanslı olamayabiliyor).
    - ortaokulda, lisede matematiği çok seven, o yüzden matematik okumaya karar veren (lise matematiğiyle aynı şey çünkü bilim olan matematik!!) ve mutsuz olan insanlar tanıyorum.
    - öss'de türkiye derecesi yapan ve tıp seçen bir arkadaşım hakkında "puanı da çok yüksekti ama mühendislik yazmadı, yazık etti puanına (7-8 yıl önce tıp puanları daha düşüktü evet) tüh tüh" şeklinde konuşulduğunu duydum.
    - yine benim endüstri mühendisliği kararımın üzerine "vah vah, bir öğretmenlik tutturamadın mı" cümlesi kuruldu.
    - çocukluktan pilot olmayı isteyen, ama "geçerli bir meslek" olmadığı için mühendislik okumaya itilen, yıllar sonra mühendislikten sıkılıp 30 yaşından sonra pilot olmaya çalışan, bu arada da kaybolan 15 yılına sürekli söven birini tanıyorum.
  • mevcut eğitim sistemimizde sorulması normal olan soru. 18 yaşındasın ve henüz hayat hakkında hiçbir şey bilmiyorsun ve önündeki 50 yıl boyunca yapacağın mesleği seçerken genellikle kulaktan dolma bilgilerle, lisede sevdiğin derslere ve iş bulma olanaklarına göre düşünüp bir karar vermek zorundasın. ki 'aa ben biyolojiyi çok seviyorum o zaman doktor olayım, ya da matematiğe bayılıyorum mühendis olayım' gibi bir mantık güderek bölüm seçilirse pişman olma olasılığı çok yüksektir. lisede gördüğünüz derslerin üniversiteyle ve dahi yapacağınız işle çok benzerliği yoktur. aslında okullarımızda güzel rehberlik yöntemleri uygulansa, herkesin yetenekli olduğu alan belirlenip buna göre yönlendirilsek ne güzel olurdu.

    kendimden örnek vereyim. sözel alana çok ilgiliyim. özellikle tarih ve edebiyatın hastasıyım. tarih, siyaset, felsefe ilgi alanım. ne bulursam okumaya çalışıyorum. paralel bir evren olsa, türkiye'de koşullar optimum olsa, tarih okumak ve akademisyenlik yapmak isterdim. ama gelin görün ki, kafam fen mevzularına hiç basmaz, fizik, doğa olayları, mekanik, evren gibi konularda ne nasıldır nasıl olur vs. şeyleri zerre merak etmem, ilgim yoktur ama alakasız bir şekilde fen lisesinde okudum, sonra da tıp seçtim. doktorluk güzel meslek, çok da sevdim aslında o ayrı, ama dediğim gibi türkiye'nin ekonomik sistemi, eğitim sistemi, işleyişi böyleyken böyle çelişkiler yaşanması gayet doğal.
  • (bkz: neither nor)
  • kendime hiç sor(a)madığım soru. sayısal öğrencisi olarak geçirdim liseyi. şu an iktisat okuyorum. bazen de böyle oluyor.
hesabın var mı? giriş yap