• (bkz: tabiat ana).
  • (bkz: doğa)
  • yaratıcının yazdığı bir kitap.
    yazarını bilen-bilmeyen, kabûl eden-etmeyen her okurunun, okurken hayran kaldığı, hayrete kapıldığı, dehşete düştüğü... insanlığın tarih boyunca farklı sebeb ve maksadlarla esrârını çözmek, derûnuna vâkıf olmak uğruna seferberlik îlân ettiği bir kitaptır.
    (bkz: kâinâtı okumak)
  • ta'b ın çoğulu. devamlı verilen numuneyi tabeder.
  • uyumsuzlukların ahengi. *
  • evren.

    cümle içinde kullanımı:

    kenan, tabiat ne güzel değil mi?

    evet çok güzel. birden kan ter içinde uyanmışım *
  • anası varsa şayet (tabiat ana), düzenli olarak anasını müştereken sikiyoruz... bundan şüpheniz olmasın...

    en başta devletler eliyle doğayı koordineli bir biçimde yok ederek ve bireysel olarak devletten geri kalmayıp "biz de biz de sikeceğiz!" diyerek bilerek ve isteyerek....

    bir pet şişe 400 yılda yok oluyormuş? doğanın sadece bir (1) pet şişeyi yok edebilmesi 400 yıl alıyor... doğaya yüklediğimiz zorlukların boyutunu varın siz düşünün...

    üstelik, yaşamımızı borçlu olduğumuz doğaya yapıyoruz bunu...

    illa sikecek bir şey arıyorsanız; tabiat ana her yerde... vicdanınız el veriyorsa tabii..
  • canlanisiyla sahsimi dehsete dusuren canli. az bir zaman once kupkuru olan topraktan, dallardan simdi yesil yapraklar, cicekler yetmezmis gibi bir de meyveler fiskiriyor. aklin alacagi seyler degil.
  • gerçekte her işi yapan allah'tır. allah'tan başka fâil yoktur. lâ fâile illallah.

    bu gerçek ancak şuurun yüksek mertebelerinde müşahade edilir. düşük mertebelerde kalanlar ise sebepleri görmekle yetinirler.

    şuurun düşük mertebesindeki insanlar kısıtlı nazarları yüzünden başlarına gelen pek çok olumsuz hadiseyi kötü ve şer olarak değerlendirmek ve şiddetle itiraz etmek eğilimindedirler. halbuki en olumsuz gibi görünen olayda bile nice hikmetler, nice dersler vardır. işte bu hayırları göremeyen insanlar, allah'ın yegane fâil olduğunu görselerdi ona şiddetle itiraz edecekler ve o anda da helak olacaklardı.

    tabiat bir perdedir, düşük şuurları sebeplere salar, itirazları onlara yönlendirir. deprem oldu öldü, virüs bulaştı hasta etti gibi...
  • [başka bir kuş dedi ki: "ben puşt tabiatlıyım... her zaman bir başka dalın üzerine konarım.

    gah rindim, gah zahit, gah sarhoş... gah varken yok olurum, gah yokken var olurum.] feridüddin attar - mantıku't-tayr

    (bkz: dabiyat)
    (bkz: kel dabiyatlı)
hesabın var mı? giriş yap