• ümit besen'in duygu yüklü? parçası (bkz: nikah masası episode 2)

    gidince anladım aşkın yalanmış
    bu yalan kalbimi yaktı sevgilim
    bir tahta masada adımız kalmış
    görünce gözyaşım aktı sevgilim

    katlanırdım bilki enderin yasa
    kolunda yabancı biri olmasa
    ayağı kırılmış o tahta masa
    senden çok vefalı çıktı sevgilim

    o masa özlemle hep bizi arar
    üstünde binlerce anılar saklar
    sensiz gidemedim geçti haftalar
    masamız şimdi boş kaldı sevgilim
  • canlısı içün;
    (bkz: kahraman masa esat)
  • güftesi ahmet selçuk ilkana, bestesi coşkun sabaha ait olan, ümit besenin şikayetim var plağının a yüzünün ikinci parçası olan eser. tüm ümit besen şarkıları gibi bir hikaye anlatmaktadır ve hikaye oldukça yürek yaralayıcıdır.
  • "ümit besen'i çocukluğunda masanın üzerinde dövmüşler" hipotezine inanmamı sağlayan damar parça.
  • "katlanırdım bilki en derin yasa,kolunda yabancı biri olmasa" sözleri ile insanın çoğu zaman aldatılmak yerine ölüm acısını tercih edebilecek kadar narin ama bir o kadar da kibirli bir varlık olduğunu en açık şekilde ifade eden ümit besen eseri.
  • uzun yıllar katlanırdım bilki enderin yasa,kolunda yabancı biri olmasa sözlerini,katlanırdım bilki ellerin yaşsa zannettiğim ümit besen şarkısı.
  • benzeri için,
    (bkz: benim en iyi dostum içkim sigaram)
  • yuvarlak ve bir bacağı hafif kısaysa, en ideal bira tüketme mobilyası oluverir.
  • pek kıymetli bir dostum tarafından şahsıma dinletilmiş ümit besen şarkısı. anısı olunca anlamlı geliyordur belki nikah masası, tahta masa vs.. arabesk-fantezi türünde masa temalı başka şarkılar var mıdır sorusunu düşürdü aklıma...
  • samimi olarak çok sevdiğim ümit besen şarkısıdır.

    yıllar evvel bir gün ümit besen çok meşhur olduğu zamanlarda bir sahil kasabasına gider. orada bir çay bahçesine girdiğinde herkes ayaklanıp o'nu karşılar. bir çift hariç. o'nlar birbirlerini izlemekle o kadar meşguldürler ki farketmezler bile ümit abi'yi.

    ümit abi garsona sorar "kim bunlar?" diye, garson "o'nlar 2 fakir aşık her gün buraya gelir saatlerce elele göz göze oturur akşam olunca mahzunca ayrılırlar" der. ümit abi bugün o'nlardan hesap almayın der ve çiftin de hesabını ödeyip oradan ayrılır.

    bir sene sonra yolu tekrar oraya düşer aynı çay bahçesine gider, bir de bakar o masada çiftin sadece erkek olanı tek başına mahzun oturmakta.

    hemen bir sandalye çeker ve sorar? "niçin yalnızsınız? sevgiliniz nerede?

    genç başı eğik cevap verir "zengin bir adamla evlenmek için beni terk etti..." ve gözünden 2 damla yaş düşer masaya.

    ümit abi o an hemen bir kağıt ister ve bu hikayeyi yazıverir. tabi sözler o'na mı ait bilmem ama şarkının hikayesi budur.

    ben olsam "ya bırak dostum kız yolluymuş iyi olmuş erkenden görmüşsün ne mal olduğunu, paran olsa seni de kaz gibi yolardı" derdim.

    ama ümit abi her zamanki gibi yormadan, kırmadan, hakaret ve beddua etmeden zarif zarif sitem ediyor.

    "ayağı kırılmış o tahta masa
    senden çok vefalı çıktı sevgilim." diyor.

    pes yahu. nikah masası'nda da böyleydi bu. ne sevgiymiş arkadaş.
hesabın var mı? giriş yap