*

  • çin imparatorluğunun en zengin ve şaşaalı yılları -618-907- . ipek yolunun işlerlik kazandığı, çinin dünyanın ekonomik merkezi haline geldiği zaman. batıdan gelen baharat ve değerli madenler, çinin ipek, porselen ve kağıdıyla yer değiştirmiş. bu durum xianı dünya başkenti ve zenginliği haline getirmiş.
  • susan whitfield tarafından yazılmış ipek yolu'nda yaşam isimli kitapta türk asıllı oldukları iddia edilen hanedan.
  • çin'in kuzeyinde 1812 - 1467 tarihleri arasında var olan tang ülkesinde hüküm sürmüş hanedan. tang ülkesi portakal ithal eder ve komşularına meyve suyu tozu satardı. fanta'nın icadıyla, bu ülke tarih sahnesinden silinmiştir.
  • yazın bitmesine yakın marketlerde içecek tozu olan tang'in daha da ucuzlaması sebebiyle fazladan alınıp dolap üstüne çeşit çeşit konulması ile 21.yy da bile bir öğrenci evinde kurulabilecek güzel bir hanedanlık.

    kurulup,gelişip sonra da yıkılan her hanedanlık gibi dolap üstü tang hanedanlığı da tarihin midesinde kaybolup gidecektir.
  • 18 haziran 618 tarihinde, kao-tsu adını alarak imparator olan li yüan'ın kurduğu çin hanedanı.

    önce şunu söyleyelim: bu li yüan, enteresan bir adam. imparator olmadan önce yıllarca türklere karşı sınırlarda ter dökmüş bir kişi. şöyle de bir resmi var: http://upload.wikimedia.org/…ons/4/44/tanggaozu.jpg

    türklere karşı etkili bir ordu kurabilmek için bazı kurallar koyuyor. li yüan'ın askerleri de türk askerleri gibi çadırda yaşıyor, avlanıyor, süt içip et yiyor. buna karşın ilk yıllarda muvaffak olamıyor.

    esas ilginç mesele ise şurada: li yüan imparator olup tang hanedanını kurduktan sonra çin'de bir türk modası esmeye başlıyor. türk müziği saraya giriyor. türk giysileri, türk çadırları çin'de giderek yayılmaya, tam bir moda hâlinde etkin olmaya başlıyor. hatta tang imparatorları kışları sarayın bahçesine kurdurdukları otağlarda geçiriyordu.

    çin gibi kültür ihraç eden bir medeniyet için, oldukça ilginç bir dönem ve oldukça ilginç bir hanedan.
  • bozkurtların ölümü ve bozkurtlar diriliyor romanlarında geçen çinliler bu aile oluyor.
  • 618 yılında li yuan'ın imparator olmasıyla ortaya çıkmış hanedan. başkentleri şian'dı. hanedan üç yüz yıldan fazla hüküm sürmüştü. çin'e altın çağını yaşatmıştı. çinliler kitap basmayı öğrenmişler,mücevherle uğraşanlar yeşil yeşim taşı,krem rengi inci ve iplik kadar ince altın liflerle güzel mücevherler yapmışlardı. sanatçılar ipeklere güzel resim yapmış,çömlekten figürler meydana getirmişlerdi. birçok aile zenginleşmişti. li yuan parasını şehirlerin daha güçlü ve temiz olması için harcamış,çin halkının istediği dine girebileceğini buyurmuş,tüccarlara hindistan ve bizans halkıyla ticareti teşvik etmişti.
    çinli bilimcilerin altın yapmak isterken yanlışlıkla barutu bulması bu dönemde olmuştur.
    gereksiz bir bilgi: imparatordan biri yirmi bin dansçı getirtmiştir saraya,hatta dans eden atlar bile vardır. bu atlar bir süre sonra orduya verilmiş,askerlerin eğlencesi sırasında hareket etmeye başlayıp dans edince içlerinde kötü ruh var zannedilip kovulmuşlardır.
  • (bkz: #72220435)
  • düşman ve tek üstün kavim olarak türkleri gören, ayrıca bir dönem türk modasına kapılmış olan hanedan.

    ‘’tang hanedanın; düşman ve üstün gördüğü tek kavim türklerdir; ve türk ordusunu zayıflatmak için kraliyet ailesinden prensesler türk generaller ile evlendirilmişlerdir.’’ (kaynak: geç liang hanedanı kaynakları, cilt 4, sayfa: 263)

    çin'de türk modası

    ‘’türklerin tang/t’ang hanedanlığı dönemindeki çinliler üzerinde kültürel etkileri ise şaşırtıcı boyutlardaydı. sinolog edward schafer’e göre, türk kıyafetleri, türk yemekleri ve türk müziği tang hanedanlığı toplumunda bir tutku hâline gelmişti. özellikle shenyang ve luoyang türk modasının en yaygın olduğu şehirler arasındaydı. toplumda türk kıyafetleri taklit ediliyordu. erkekler ve kadınlar sefere çıktıkları zaman, özellikle ata bindikleri zaman ‘türk kalpağı’ giyerlerdi. 7. yüzyılın ilk yarısında soylu hanımlar başörtüsü olan ceketleri seviyorlardı. şapkası ve peçesi birlikte bulunan bu tür kıyafete o dönemde ‘mu-li’ (burçek) denirdi. gerçekte bu bir çeşit benzer bir kıyafet olup, yüz ve vücudun büyük bir kısmını örterdi. bu kibirli hanımların hem kimliğini saklamalarına yarar hem de onları kaba insanların meraklı nazarından korurdu. 8. yüzyılın ilk yarısında, kadınlar başlarına türk kalpağı giyer, hatta güzel makyajlı yüzlerini ortaya çıkarıyorlardı. erkeklerin ata binerken kullandıkları kıyafet ve çizmeleri giyerek, sokaklarda kamçı çalıp at koşturuyorlardı. 8. yüzyılda saray hanımları arasında ‘uygur saçı’ modeli yaygınlaşmıştı.

    türk yaşam tarzını takip etme uğruna bazı soylular pek de rahat olmayan çadır hayatına katlanıyor, hatta şehir içerisine bile çadır kuruyorlardı. şair bai ju-yi, kendi avlusuna iki gök çadır kurmuştu. misafirlerini çadırda ağırlar, onlara çadırın yararlarını anlatırdı. şehirdeki çadırlarda ikamet edenlerin içerisinde en ünlülerden biri yüce imparator tang tai-zong’un oğlu li cheng-qian idi. veliahd cheng-qian gündelik yaşam dail her alanda türkleri taklit etmeye çalışırdı. o sadece türkçe konuşurdu, çince konuşmazdı. üstelik saraya gerçek gök çadırı kurdurmuştu. kendisi de gerçek türk kağanı gibi giyinir, çadırın önündeki kurt başlı bayrağın altında oturur, haşlanmış kuzu etlerini bıçağıyla sıyırarak yerdi. ona hizmet eden köleler de türk elbisesi giyerlerdi. o dönemde tang hanedanlığı toplumuna dışarıdan gelen yiyecekler arasında, en yaygın olanı değişik biçimdeki küçük ‘türk börekleri’ idi. bunların içerisinde susamlı ‘zheng-bing’ (aralarına yağ sürülerek yapılan bir tür katlama börek) ve ‘jian-bing’ kişilerin beğenisini kazanmıştı. o dönemde türk modası dil ve yazıya kadar intikal etmişti. tang hanedanlığı mensuplarından bazı kişiler türkçe konuşuyorlardı, hatta o dönemde aydınlar arasında kullanılan türkçe-çince sözlük bulunuyordu. ayrıca tang hanedanlığı’na ait bazı şiirlerde, türk şarkılarının tang şiiri üzerindeki etkileri de görülüyordu. tang hanedanlığı dönemindeki bu türk modasından rahatsız olan bazı kişiler de vardı. mesela şair yuan zhen, 8. yüzyılın sonlarında şöyle yazmıştı:

    türk atlarının çıkardıkları toz dumanla,
    yün, koyun kokusu sardı shenyang, luoyang’ı. kadınlarımız türk kadını gibi süslenip, şarkıcılarımız icra ediyor türk müziği.

    tang hanedanlığı fermanla bu tür davranışları yasaklamaya çalıştıysa da bir faydası olmamıştır. ‘çin’ teriminin ifade ettiği coğrafi alanlara gelince, bu oldukça karışık bir meseledir. çin kaynaklarında da değişik anlamlarda kullanılan buna benzer kelimeler vardır. mesela, xi-yu ‘??’kelimesi ‘batı bölgesi’ anlamında olup, çinliler eskiden batıdaki bütün bölge ve ülkeleri bu kelimeyle ifade etmişlerdir. hu ‘?’, hu-ren ‘??’ kelimeleri de çin’in kuzeyinde ve batısında yaşayan tüm yabancı kabile ve milletleri ifade etmektedir. tıpkı bunun gibi, ‘çin’ terimi de qin/çin devletinden sonra batıda yaşayanların, doğudakiler için kullandıkları bir isim hâline gelmiştir. dolayısıyla kaşgarlı mahmud’un eserinde geçen ‘çin’ ve ‘çinli’ terimlerini bu açıdan değerlendirmemiz gerekmektedir. kaşgarlı mahmut divanü lugatit-türk’te ‘’çin ve maçin halkının ayrıca dilleri vardır. bununla beraber şehirliler türkçeyi iyi bilirler. mektuplarını, bize, türk yazısı ile yazarlar.’ der.’’ (kaynak: tarih kayıtları, tian-gong shu-ju, no. 540326, s. 2879)
  • orta asya ve uzak dogunun o dönem amerikasi ve bir nevi kültürel etki merkezi olan hanedanliktir ayrica türklükle alakasi olmayan ve orta asya'yi tamamen kilic yoluyla budizmle boyayacakken talas savasinda bolca eziyet ettigi türklerden bunun icin intikam görmüslügü vardir. sonra zaten orta asya'yi hilafetin uydusu olarak teslim ettiler. ilk müslümanlasan kilic zoruyla falan olmayacak sekilde bugünkü dogu türkistan yani uygurlar oldu. insanlara kendi inanc sistemlerini dayatirsan olacagi budur. kagit avrupa'ya bu yolla tasinmistir.
hesabın var mı? giriş yap