• farklı görüşler, savlar arasında seçim yapmamak her tarafa eşit mesafede durmak.
  • kemal tahir'in, kurt kanunu romaninda irdeledigi br konudur ayni zamanda. insan taraf olmalidir dusuncesini asilamaya calisir rahmetli
  • (bkz: yalan)
  • haklıya yapılan haksızlıktır.
  • ülkeler kendi dış politika çıktıları doğrultusunda tarafsızlığı seçebilirler ya da uluslararası sistem tarafından tarafsız kılınabilirler. tarafsızlığın yalnızcılıktan* en önemli farkı budur. uluslararası sistem bir ülkeyi tarafsızlaştırabilir, ama yalnızlaştıramaz. izolasyonizm, tamamen içsel bir tercihtir.
  • değişmenin önündeki bir engeldir. meşrulaştırılma çabası da; statükonun kesintisizliğine, varlığın muhafazasına yöneliktir.
  • haklının her daim zayıf olduğu düşüncesi, haklının nadiren (ki bu da aynı ön kabulden beslenir) güçlü duruma geçtiğinde , gücünü kaybetmiş veya yeterli güce hiç bir zaman ulaşamamış haksız muhalifini ilk fırsatta yok etmek ödevini de yükler.

    belli bir olgunluğa ulaşmış bir düşünceyi (kendi dışında hiç bir görüşün desteklemediği durumlarda bile) dimağlardan kazımaya çalışmak ve dahi başarıya ulaşıp tamamen ortadan kaldırmak, fikrin umulmadık yerlerde, hem de önceki halinde (eğer vardıysa) sahip olduğu mantıksal süreçten ve gelişimden yoksun bir şekilde belirmesine sebebiyet vermektir. bu varyantın kendisiyle aynı düzlemde iletişime geçmesinin imkansızlığı, haklı tarafı (maalesef) örselenmeye veya mücadele ederken güç kaybetmeye itecektir.

    bu olası gelişimin farkında olan bireyin savunduğu düşünceyi dillendirmek kendisine eziyet vermeye başladığında, doğal olarak karşıtın bayraktarlığına da soyunamayacak olmasından sebep, sahadan mümkün olduğunca uzağa çekilmesidir tarafsızlık. hele ki eksikliği durumunda haklının gücünde bir eksilme olmayacaksa...
    (bkz: siklet farkı)
  • içinde bulunduğumuz ortam açısından bakınca, çoğu insanın işine gelen ve uzun zamandır uygulanan politikalar sonucu oluşan durumdur. politika sonucu dediğime bakmayın, esas olan politikasızlıktır. nihai aşamada politikasızlığa götüren politika. ya da -çok matah bir şey olduğu için- değişime ayak uydurabilmeyi politika olarak seçmektir, ki bu tarafsızlığın ta kendisidir.

    bu gövdeden yola çıkınca çok dallara ayrılabilir konu, ama geniş açıdan yaklaşınca görülen, benim becerebildiğim en özet haliyle şudur:

    esas olan; bu ülke varlığını bir cumhuriyet olarak devam ettirme sürecine girdiği zamanlar yabancı ülkelerin bile takdir ettiği, şimdi ise bizim bile beğenmemeye başladığımız mustafa kemal ilkeleridir, ki bunlar, özü itibariyle değişim ve gelişimlere kapalı kalmamayı öngören, ancak ülkenin öz değerlerinden, bir anlamda namusundan taviz vermeyen bir sistemin ana taşlarıdır. önceleri buna karşı çıkma eylemi “hangi aklı evvelin işi” düşüncesiyle tuhaf karşılanırken, şimdilerde birer ikişerden başlayıp, nihayetinde “kemalist zırvalar” hakaretini doğal karşılama halini almıştır. burası bana göre çok önemli: bu ifadeler, rahatlıkla söylenebilmektedir. çünkü artık dananın kuyruğu bu paragrafın ilk cümlesinde kopmaktadır. namus dedim ya, oldum faşist, statükocu, hatta darbeci.

    şimdilerde 2. cumhuriyetçiler, aydınlar (!) tarafsızlığı o kadar benimseyip benimsettiler ki artık taraf olmak yok. (bu arada isimlendirildiklerine bakmayın, taraf olduklarından değil, keza rüzgarın yönüne göre her şey olabilirler) daha önce de bir entryde yazmıştım, bu; modern, demokratik, gelişimci, girişimci adı altında batıya yaklaşırken ve bir yandan da gelenekselliğimizi koruyacağız derken hiçbir şey olamamaktır. örneğin etrafımıza baktığımızda kimler taraf olarak görülüyor?

    - şeriatçılar (az kalsın antilaikler diyecektim, fark ettim ki bunun bile sınırlarını çizemiyoruz)
    - ülkücüler (buna klasik ülkücülerin yanında din harmanlı olanlar, kimi yeni gruplar, çeşitlenen ocaklar dahil. ergenekon adını da anayım diyorum ya, yok artık)
    - liberaller (bu tanımın zaten başı sonu yok, aydınlar, liberal solcular (!), ikinci cumhuriyetçiler, orta sağcılar)
    - solcular (aşırı solcular, kürt milliyetçileri -emin değilim burada dursunlar şimdilik-, sosyal demokratlar-kaldı mı böyle birileri-)

    her bir tarafı ayrı ayrı incelediğimden, ya da düşünceleriyle ilgili tüm kaynakları yalayıp yuttuğumdan değil, günceli olabildiğince takip eden ve ortalama zekayla bir vatandaş olarak (tüh bu kez de vatandaş dedim) çevreme baktığımda gördüklerimi yazdım, ki kendi içlerinde ayrışmaları en normal olanıdır. komik olansa, parantez içinde belirttiklerimin çoğunu aslında hemen her maddeye ve ilginç bir şekilde herhangi ikisini aynı anda muhafazakarlık ya da demokratlık eksenlerine ekleyebilmenizdir. bu eksenleri ayrıca hiç katmadım, sırf bu ikisinden oluşan noktaya (ama ne nokta) doğru biraz daha yolumuz var. ortalama solcu olduğunu iddia eder, tutup cumhuriyet kazanımlarının değişime uğramasının daha az sancılı olması gerektiğini ifade eder, dini bütündür, aman ekonomim bozulmasın, sermayeme bir şey olmasın ya da onu ikiye katlayayım ayaklarında.

    tüm bunlardan sonra benim iddia ettiğimse, bunların hiçbirinin doğal bir süreç içinde gelişmediği, kesinlikle (iç ya da dış - şu ya da bu şekilde) yapay olarak bu hale getirildiği (bakınız şimdi de komplocu oldum).

    belirtmeden geçemeyeceğim, bunların arasında beni şaşırtmayanlar sadece aczmendi tipli şeriatçılar. düşünebiliyor musunuz artık ne olduğunu, gerçekten ne savunduğunu bildiğimiz bir tek bunlar kaldı. yani en korkunçları (şimdi de kesin pot kırmışımdır). bundan bir kaç ay öncesine kadar bir de (benim de benimsediğim) dinozor diye tabir ettikleri solcular var derdim ama, şimdi onlar da rahatlıkla en aksi düşüncede oldukları insanlarla bir tutulabiliyor. yani kendimi kaybedeceğim az kaldı.* *

    buradan yola çıkarak takiyyenin nasıl bir şey olduğu sonucuna varabiliriz. sağ göster, sol vur, bu da olsun sana modern.*

    daha çok yazılır çizilir ya, baştan dedik dallarına daha fazla girmeyelim.
    sonuç mu?

    beyniniz ve yüreğiniz net olsun (dileklerimle).
  • her iki tarafın da görüşünü benimsemeyip 3. seçeneği kullanmaktır...yani tarafsızlık başka bir taraf olmaktır...
  • yan olmamaktır, kendini bir yanda bulmamaktır, kendini bir yana yakıştıramamaktır belki. ama en iyi taraf, tarafsız olmanın şuursuzluğundan iyidir.
hesabın var mı? giriş yap