• macar sosyalist gyorgy lukacs, birinci dünya savaşi sonrasindaki çeşitli çalişmalarini biraraya getirdiği tarih ve sinif bilinci'ni 1922 yilinda yayinladiğinda saniyorum kendisi de bu kitabin bu kadar başina bela olacağıni tahmin etmiyordu. belanin iki yönü var. ilk olarak kendisini "marx revizyonisti", "hegelci sol sapma" ve özellikle blum tezlerinden sonra dönemin sosyalist hareket içindeki ana akimi olan üçüncü enternasyonal çizgisine muhalif, korsch ve pannekoek'le birlikte hegelci sol kanat komünisti olarak suçlanmasina uygun hale getirdi tarih ve sinif bilinci. öte yandan lukacs, marksizm dişi akimlar tarafindan da hemen her zaman devrimci özne ve praksis kavramlarina verdiği merkezi önemden ötürü marksizmin en klasik, geleneksel temsilcilerinden biri olarak algilanageldi ve türlü çeşit liberal eleştirinin hedefi oldu. kitaba 1960'larin sonunda yazdiği önsözde eserdeki hegelciliğin özeleştirisini yapsa ve marksist ekonomi politiğin eleştirisini, tarihsel analitik bir bakiş açisini gözden kaçirdiğini söylese de lukacs her zaman "tarih ve sinif bilinci"yle anildi. marksist yazinda bir kitabin bir adami tüm hayati boyunca, türlü özeleştirilere rağmen neredeyse 50 yil boyunca (1971'de öldü) takip etmesinin baska bir örneği var mi ondan emin değilim.. ama bizzat bu bile kitabin gücünü ve etkisini kavramak açisindan önemli bir gösterge olabilir. öte yandan kitaba ve daha sonraki blum tezlerine yönelik sert eleştiriler karşisinda uzun bir dönem sosyalizmle ilişkisini koparmamak adina güncel politikadan uzaklaşan ve edebiyat eleştirisine, sanat teorisine yönelen lukacs'in kitaptaki politik izlekler ve marksizm anlayişina ilişkin düşüncelerini yeniden yazmasi için aradan neredeyse bir 30-35 sene geçti.. lukacs'in özellikle ikinci dünya savaşi sonrasindaki makalelerinde üretim ve emek kategorisine daha merkezi bir rol atfeden ve hegelci mletafizikten uzaklaşan tezleri de bir yönüyle marksizm içindeki temel gerilimleri göstermesi bakimindan oldukça önemlidir diyerek geçelim..

    ama tüm bunlar bir yana, tarih ve sinif bilinci'nin derin hegelci ve ütopist yönlerine rağmen özellikle, praksis, bütün, özne nesne ilişkisi, bilinç, dolayim ve devrimci özne kavramlarina ve bu kavramlarla çalişmaktan vazgeçmeyenlere olan katkisi (parti'nin rolünü ayni şekilde abartsa da) lenin'inkiyle karsilaştirildiğinda çok daha yenilikçi ve kuramsal olarak ufuk açiciydi. martov'un "bilinçsiz bir sürecin bilinçli öncüsü olarak parti" anlayişini lenin'den çok daha başaril ibir şekilde derinleştiren tarih ve sinif bilinci'nin asil gücü ve bugün de öneminden çok şey kaybetmeden etkili olmasinin nedeni de büyük ölçüde bu ufuk açici yandir. kitabin halen tartişilmasinin ve değer taşimasinin diğer bir önemli nedeni de kanimca, lukacs'in korsh ve pannakoekle birlikte, birinci kuşak alman-rus marksist geleneğinden ve daha sonraki marcuse'un deyimiyle "sovyet marksizmi"nden farkli bir radikal marksizm yorumu içermesidir. elbette bu tartişmalarda, 67'de yazdiği önsözde bile kitabin temel tezlerini "tarihin yargisina" birakirken gösterdiği özgüvenin ve israrla marksizmden yana aldiği tavrin da etkisi vardir... lukacs'in da rahatlikla kendisine yer bulabileceği marksizm içindeki -zaman zaman ütopik olmaktan da çekinmeyen- bu sol kanat radikalizminin, konsey komünizmine ve praksise merkezi bir rol atfeden özgürlükçü yanlari, saniyorum bugün de büyük değer taşiyor. lukacs'in kendi tezlerini değerlendirmesine biraktiği "tarihin yargisi" da zaten sanilanin aksine henüz hükmünü vermiş değil...
  • ilk olarak 1923 yılında, viyana'da sürgünde yazdığı tezleri toparlayan györgy lukacs'ın siyaset ve örgüt teorisi hakkındaki düşüncelerini toparladığı eser. eser daha sonra bir çok kez bizzat lukacs tarafından ele alınmış ve özellikle 1967 yılında yapılacak baskı öncesi yazdığı önsözde lukacs'ın yaşantısının son dönemlerine ait görülebilecek düşünceler ile ele alınmıştır. bu nedenle bugün okunan kitabın 1967 yılında yazılan önsöz ile beraber anılması, biraz da lukacs'ın geçmişine dair bir hesaplaşma isteğinde yattığını düşünüyorum. kitapta özellikle ortodoks marksizm ve sınıf bilinci bölümleri ciddi anlamda üzerinde durulması gerekiyor. 1920'li yılların ortamı düşünüldüğünde batı marksizm'de bir çeşit ortodoksi arayışının, sanılanın aksine, ürünü olduğunun da altının çizilmesi gereklidir.

    bunun dışında kitabın 1998 yılında belge yayınlarına ait baskısı ilginç bir özellik taşıyor. belge yayınları kitabı daha önce basmasına karşın, yayınevinin bulunduğu matbaanın özgür politika dergisine yönelik bombalamada hasar görmesi sonucunda türkçe çevirine ait yorumların bir kısmı kaybolmuştur. bu nedenle kitabın ilk sayfasına çevirenin notlarını elinde bulunduran kişiye şahsi bir çağrıda bulunulmuştur. bilmiyorum daha sonraki baskılarda bunu düzeltmişler midir; ancak bu yönüyle kitap biraz da 90'ların tarihinin bir belgesi gibidir. bulanların bu versiyona göz gezdirmesi, bu ilginç ayrıntıyı daha ön plana çıkartacaktır.
  • 3. basımı şu aralar çıkmış olan kitap. basılcağına hiç ihtimal vermez idim.
  • lukacs’ın bu eseri batı marksizmini kuran metinlerden biridir. bu metin, marx’ın gençlik eserlerindeki hegelyan yanı dirilterek yeni bir marksizm dalının ve eleştirel kuramının merkezini oluşturmuştur.
  • kitapta üç deneme eksik. bir patlamada kaybolmuş, bu kurtarılan kısmıymış. ilk basım için maddi olarak makul bir sebep olsa da 3. basımında hala metnin eksik kısmını eklemeyen yayınevini kınamak gerekiyor. sorumsuzluktan başka bir şey değil.

    çeviriye dair düşüncelerimde ise asıl konu yılmaz önerin her cümleye kendi düşüncesini dipnotta bile değil, cümle içinde parantez ile sıkıştırması.
  • tarih ve sınıf bilinci üzerine (bkz: #125869785)
hesabın var mı? giriş yap