• (bkz: oh oh juliet)
  • ephraim kishon'un yazdığı, engin alkan'ın yönettiği istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları üsküdar müsahipzade celal sahnesi'nde dün premieri yapılan müzikal oyun...

    konusu kısaca şöyle;

    --- spoiler ---

    shakespeare'in yüzyıllardır insanları gözyaşına boğan karakterleri romeo ve juliet, ephraim kishon'un yeni kurgusunda günlük yaşantı ve çığrından çıkmış bir evlilik içinde ele alınıyor. intiharın eşiğinden döndükten sonra evlenip bir de çocuk sahibi olan "kıdemli aşıklar" kimsenin öngöremediği bir hayatı sürdürürler. bu dünyanın yaratıcısı shakespeare mezarında ters döner ve olaylara müdahale etmek üzere eve gelir.

    http://www1.ibb.gov.tr/…n_id=340&beone_seans_id=123

    --- spoiler ---

    engin alkan, yönettiği oyunun aynı zamanda baş kahramanlarından romeo'yu da canlandırıyor. juliet rolünde özlem türkad'ı, shakespeare rolünde çağlar çorumlu'yu, lükretia rolünde ise murat bavli'yi seyrediyoruz.

    --- spoiler ---

    oyun, alışılagelmiş müzikal oyunlardan çok farklı, biraz da deneysel özelliklere sahip... sahnenin sağındaki orkestrada oyunun baş karakterlerini bir anda bateri, buzuki ya da bas gitar çalıp şarkı söylerken görüyoruz. hatta, oyunda çalınıp söylenen şarkılardan aşk sonsuzluktur ve aşık ol adlı parçaların söz ve müzikleri engin alkan'a aitmiş...

    shakespeare rolüyle çağlar çorumlu resmen harikalar yaratmış... seyirciyle bütünleşen, interaktif bölümlerde çok başarılı... lükretia rolündeki murat bavli, aynı zamanda oyunun tüm müziklerinin düzenlemesini yapmış. oyunda genç bir kızı çok farklı bir şekilde canlandırıyor.

    tabii özlem türkad'ı da atlamamak lazım. oyunun çok büyük bölümünde engin alkan'la çok iyi bir uyum yakalamış ve rolünün hakkını fazlasıyla vermiş.

    oyunun ufak tefek eleştirilebilecek tarafları da yok değil. mesela böylesine hareketli ve seyirciyi içine alıp bir solukta biten capcanlı bir oyun için, oyunun ilk 15 dakikası fazla durağan geldi bana... yani shakespeare sahneye çıkana kadar biraz sabırlı olmanız gerekiyor. bir diğer kusur da enstrumanlar devreye girdikten sonra bazı diyaloglar ses yüzünden anlaşılamıyor. öyle ki, benim yanımda oturan adam karısına süreki "şu ne dedi, bu ne dedi" demekten oyunu seyredemedi...

    ancak bunlar, oyunun geneline bakıldığında küçük sayılabilecek kusurlar... eğer vaktiniz varsa bu oyuna gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. ayırdığınız 2,5 saatin hakkını fazlasıyla veriyor. hiç olmadı, engin alkan'ı bateri çalıp şarkı söylerken seyretmesi bile çok keyifli...

    --- spoiler ---
  • 4 kişilik müzikli oyun. replikleri abartılı ve sıradan bulduğumu söyleyebilirim. özellikle romeo ve juliet'in repliklerini.
    müzikleri de öyle. müzikten çok rahatsız edici bir gürültü dinliyorsunuz oyunda çünkü. kimseye haksızlık yapmak istemem ama oyunun bitiminde gerçekten alkışladığım tek kişi shakespeare rolündeki çağlar çorumlu oldu. söylemeden geçemeyeceğim kostümü de harikaydı.
  • tarla kuşuydu juliet
    gezip tarlada biraz uçtu
    sonra romeo'nun kafasına pisledi
    ve gitti başka bir tarlaya kondu
  • sonrasında eve koşarak 1 kiloya yakın makarna tükettiğimiz oyun.

    --- spoiler ---

    mmmfffss ne kadar da güzel koktu o makarna beh..

    --- spoiler ---

    oyuna gelince, çok başarılı bulduğumu belirteyim de içim rahat etsin. hele o shakespeare... yirim..
  • 2009 - 2010 sezonunda istanbul şehir tiyatroları tarafından sergilenen oyun. izleyicinin müthiş ilgisi sayesinde biletlerin internette satışa çıktığı gün yarısı satılmış yarısı da rezerve edilmişti, sabırlı derviş olarak günlerce yer açılmasını bekledim ve sonunda muradıma erdim.

    aslında çok alışılagelmiş bir olguyu (evlilik aşk ateşini söndürür), bilinen karakterler üzerinden (bkz: romeo ve juliet), sıradışı bir şekilde anlatıyor. skakespeare'in çıkagelmesi ve kendi yarattığı karakterlerin ne hallere düştüğüne kızması ile oyun iyice eğlenceli bir hal alıyor. o shakespeare'in koca salon dolusu insan arasından gelip beni seçmesi ve benimle oyunları hakkında konuşmaya başlaması başta beni sonra seyirciyi mest etmiştir.

    engin alkan yine oyunculuğunu ve yönetmenliğini konuşturmuş. özellikle rahip rolünde beni çok güldürdü. özlem türkad'ı ise oyun boyunca nerden tanıdığımı düşünüp selamda tanımam da ayrı bir eşşekliktir benim için. bernarda alba'nın evi'ndeki müthiş oyunculuğunu nasıl hatırlamam diye kızdım kendime. ama bu onun ne kadar başarılı olduğunu gösterir. iki farklı rolde iki farklı insan rolüne bürünen özlem hanımı ayakta alkışlıyorum.

    lucretia rolündeki murat bavli'ye gelince. bu oyun hakkında kötü yorum yazmak istemezdim ama neden diye sormadan duramıyorum. ne gerek vardı, bırakın genç bir kız rolü oynamasını, bu oyunun hiç bir sahnesinde olmasını istemezdim. sadece şarkı söyleyebilir tabi. onun sahneleri bir an önce bitsin diye yalvardım resmen.

    ayrıca söylemeden geçemicem, zihni göktay, lüküs hayat'ta allah uzun ömürler versin artık oynayamayacak duruma geldiğinde, şehir tiyatroları bünyesinde o rolün altından kalkabilecek tek kişi vardır o da engin alkan'dır.

    tabiki mutlaka gidin ve izleyin derim. zaten şehir tiyatrolarında hiç bir müzikal kaçmamalı..
  • beklediğimden çok daha renkli ve hareketli bir oyundu. kalk gidelim deseler bir daha izlerim valla..
  • --- spoiler ---

    bir romeo-juliet temsili düşünün ki "yemin etme kararsız ay üstüne sakın/ay gibi değişken olur sonra senin de aşkın" şeklindeki romantik repliklerin sahibi jüliet'in yerini sürekli dır dır yapan bir ev hanımı almış. romeo ise "ey parlak melek, konuş yine! göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye" sözlerini çooktan unutmuş, bir zamanlar uğrunda ölmeyi göze aldığı jüliet'ten yaka silkiyor. istanbul şehir tiyatroları çağımızın sorusu ''evlilik aşkı öldürür mü" tartışmasını konu alan bir oyunu izleyiciyle buluşturuyor bu sezon. oyunda soruya verilen cevap net: "kesinlikle evet." hatta yazara göre aşk öldürülmekle kalmıyor işkenceye de maruz bırakılıyor. macar yazar eprahim kishon'un kelimenin tam anlamıyla shakespeare'i ti'ye aldığı 'tarla kuşu'ydu juliet' adlı oyunda çok farklı, fakat gerçeğe biraz daha yakın romeo ve juliet karakterleri karşılıyor izleyiciyi.
    hani mutlu sonla biten pek çok filmde de olur ya, bin bir zorluğa göğüs geren aşıklar onca engeli aşıp kavuşur birbirlerine. film tam da o anda biter ve çoğumuz merak etmez sonrasını. fakat bazı muzip izleyicilerin aklına bir şüphedir düşer: "ya sonrası?" oyun yazarı kishon'un muzipliği bununla sınırlı kalmamış 'romeo ve juliet'in canlarını bağışlayıp bir güzel evlendirmiş, üstüne üstlük bir de gayet problemli bir kız evlat vermiş kendilerine. geçim derdi de cabası.
    juliet'in sürekli 'göbeğini içine çek' diye uyardığı karakterimiz, oyunun aynı zamanda yönetmenliğini de yapan engin alkan. sahnede yemek yapan, şarkı söyleyen, enstrüman çalan ve doğaçlamalarıyla oyuna renk katan engin alkan'a jüliet rolünde en az onun kadar müthiş bir performans gösteren özlem türkad eşlik ediyor. sahnede mütemadiyen yemek yapıp yiyen çiftimizin bir de davetsiz misafiri var: willy, nam-ı diğer shakespeare. çağlar çorumlu'nun ustalıkla oynadığı shakespeare ve şairane konuşmaları pek de hoş karşılanmıyor hayatından bezmiş çiftimiz tarafından. 'amaan nerden çıktı şimdi bu' diyerek hiç de kibar olmayan bir üslupla karşılıyorlar karizması yerle bir olmuş üstadı.
    tragedya ustası shakespeare'i 'madara eden' tarla kuşu'ydu jüliet, hayatın acı gerçeklerinin efsane bir aşkı ne hale getirdiğine tanık ediyor izleyiciyi. macar oyun yazarının oyunlarını başkalarından araklamaktan trajedinin suyunu çıkarmaya kadar bir çok konuda itham edip ti'ye aldığı shakespeare'e bir garezi var mıydı bilinmez. ancak aklımıza musevi oyun yazarının hemen her oyununda olumsuz bir yahudi karaktere yer veren shakespeare'den intikam almış olabileceği ihtimali gelmiyor değil.
    shakespeare’in romeo juliet’ini kaldığı yerden devam ettiren tarla kuşu’ydu jüliet izleyiciye kahkaha vaat ederken akıllarda da bol bol soru işareti bırakıyor. evlenmeyi düşünen çiftlerin izlemesi sakıncalı olabilir!

    --- spoiler ---
  • engin alkan ın yönettiği oyunun eleştirisi için;
    http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=64796
  • bence 12-14 yaşından küçük çocuğu bu oyuna götürmeyin. bişey olacağından değil. şekspirin sadece adını duymuş, hamleti, otelloyu, romeo&jülyeti okumamış herhangi bir insan gitse bişey anlamaz. çünkü içinde hepsinin adı geçiyor üstelik üzerlerinden müthiş espriler dönüyor. önümüzde oturan 10 yaşında bi kız vardı. biz gülmekten çatlarken o sıkılıp elleriyle oynamaya başlamıştı. ha bi de şey dedi "anne homo ne demek?"

    --- spoiler ---
    salona girdiğinizde gelinlik benzeri beyaz bir elbise girmiş tombulca bir kadın, damatlıkla ahçı önlüğü arası bir takım giymiş göbekli bir adamla karşılaşıyorsunuz. kadın hamur makinesinde hamur açıyor, adam ocak başında tencere tavayla uğraşıyor (kaynayan tencerenin buharını görüyorsunuz). hani romeo hani jülyet burda? 14 yaşındaki taze jülyet gelmiş 45ine, yakışıklı romeo göbekli kıralmış saçlı 50 yaşlarında bir adama dönüşmüş. seyirci onları bıraktıkları gibi bulmayı düşünürken hayatın gerçekleriyle yüzleşiyor. aşkları dillere destan, birbiri için ölümü göze almış (hikayenin aslına göre ölmüş) iki aşık birbirinin ölümünü bekler olmuş. sevgileri alışkanlığa dönüşmüş, nefretleri yüzüstüne çıkmış. oyunun tamamı bunu eleştiriyordu zaten.

    tüm oyunun neden mutfak sahnesinde geçtiğini anlayamadım önce. oyun bitti hala mutfağa takılı kaldım. girişte spagetti yaptılar, yediler, bulaşıkları kaldırdılar. sonra öğle yemeğine geçtiler, pasta yaptılar, yediler, seviştiler. son sahnede akşam yemeği pişirdiler, yediler, birbirlerini zehirlemek istediler... tüm yaşantıları yemek, içmek, kavga etmek ve ev işleriyle uğraşmak olmuştu. oyun günümüz "ölümsüz" aşklarını eleştirmek için yazılmıştı. evlenmeden önce "onsuz asla yapamam"ların evlendikten sonra nasıl "onunla asla yapamam"lara dönüştüğünü gösteriyordu. evlenmeden önce park, bağ, bahçe, sinema gezişen sevgililer, evlendikten sonra rutin hayata geçip buluşma heyecanını (hergün yüz yüze baktığın birinden sıkılmaz mısın?) kaybettiklerinde, evli olma sorumluluğu, çoluk çocuk derken tüm hayatı ev, özellikle mutfak olmuş. bu yüzdenmiş.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap