*

  • genel tasarımı kim yapmıştır bilinmez ama norveç fyordlarını slartibartfast tasarlamıştır.
  • tasarıma değil tasarımcıya bakmak gerek.

    tasarımcısı büyük ihtimalle romantik akımın etkisindedir. romantizmin en derin ve öne çıkan duygusu aşk için gereken her şeyi tasarlamıştır. şöyle bir etrafa bakıldığında çiçekten gün batımına, mehtaptan yakamoza, usulca yağan kardan etrafta ötüşen kuşlara kadar romantik detaylarla bezeli bir tasarım karşınıza çıkar.

    romantik üslupla dizayn edilen dünyada her şey bu akıma uygun olarak abartılıdır da. güzel olan çok güzel, çirkin olan çok çirkindir. güzel ve çirkin arasında yaratılan bu kontrast her ikisinin de hatlarının daha iyi vurgulanmasını sağlamıştır.

    tasarımda en fazla göze çarpan unsur kullanılan materyalin formudur. tasarımcı, genel tasarımda tercihini yuvarlak hatlardan yana kullanmış. olabildiğince uzaktan bakıldığında samanyolu gibi galaksilerin dairesel bir biçime sahip olduğu görülür. daha yakınlaşıldığında gezegenler, uydular ve güneş gibi yıldızlar da dairesel formdadır. en nihayetinde dünya ve uydusu ay da yine bu dairesel form konseptinin bir parçasıdır. genel uzayın hangi formda olduğu günümüzde bilinmese de yüksek ihtimal daireseldir. zira tasarımda, dekoratif amaçlı kullanılan kara delik ve diğer gezegenler de daire biçimlidir.

    tasarımcı, özellikle dünya dışını tasarlarken tasarımda zor bir karar süreci olan “estetik mekanlar mı, yaşanabilir mekanlar mı” ayrımında tercihini “estetik”ten yana kullanarak, dünya dışında “yaşanabilir mekan” tasarımına ilgi göstermemiş. dünya dışındaki gezegenleri birer estetik unsur olarak tasarımına dahil etmiştir.

    “estetik ve fonksiyon” ayrımında ise estetiği ön planda tutarak tasarımda fonksiyonel objelere de yer vermiştir. devasa büyüklüğüyle dünya için bir kalkan oluşturan jüpiter ve alev alev yanan güneş hem estetik hem fonksiyonel mekanlardır. ancak yaşanabilir mekan kaygısı burada da ihmal edilmiştir.

    dünyanın kendisine bakıldığında ise renk seçiminde mavi, yeşil ve kahverengi tonlarının kullanıldığı göze çarpıyor. az renk kullanımı her şeyiyle abartılı bu tasarım için bir tezat gibi göze çarpsa da genel tasarım içerisinde farklı renklerdeki gezegenler ve fon olarak kullanılan siyah uzay renk çeşitliliğini tamamlamaktadır.

    dünyanın genel tasarımında kullanılan mavi renk okyanus, nehir, deniz, iç deniz, göl gibi su sistemleri içerisinde farklı derinliğe bağlı olarak farklı tonlarda kullanılarak görsel efekt yaratılmıştır.

    gökyüzü ise gif formatında kaydedilen dinamik, değişken bir tasarım parçasıdır. mavi, kızıl, turuncu, siyah gibi renk değişimleri romantik üslupla tasarlanan dünyada, değişken bir fon kullanımına olanak sağlar. mavi gökyüzünün okyanus, deniz gibi mavi su sistemleriyle birleştiği noktada yaşanacak karışma problemi ton farkıyla giderilmiş, araya çekilen bir çizgiyle iki tasarım parçası birbirinden ayrılmıştır. bulut ve dalga köpüğü ise her iki parçanın benzeşimini vurgulamak açısından tasarımcının inisiyatifiyle kullandığı objelerdir.

    ilk defa olarak burada şahsi fikir belirtmek gerekirse objelerin kullanımı doğru ancak kullanıldığı yer yanlıştır. bulutlar suya, köpükler gökyüzüne konularak daha marjinal bir çalışma gerçekleştirmek mümkün olabilirmiş. ancak bu tasarımcının tercihi olduğu için sorgulanabilecek bir ayrıntı değil. ben kendi dünyamda öyle yapıyorum. bulutlar üzerinde yumuşak yumuşak yüzüyorum. tekne yapıyorum buluttan. (tasarımcının etkisiyle romantik saçmalamalara giriştim)
  • uretilebilirligi zor olan bir urundur, bu baglamda patron tarafindan "ooo uretemem ben bunu, maliyeti cok, git ba$ka bi model tasarla" diye bir kenara itilmesi muhtemeldir.
  • özellikle grafik tasarım camiasını delirtmek için birebir olan logoyu biraz büyütelim anlayışının ne yazık ki haklılığını ortaya koyan bir tasarıma sahiptir. dünyadak bütün bu kargaşa tam da bu sebepten, logo biraz büyütülmediğinden meydana geliyor. yok ağaç gövdesinde, yok balık sırtında zaman zaman logo kullanımı göze çarpsa da ürün-üretici ilişkisini tam olarak karşılamıyor. oysa ki logo biraz büyütülseydi, şöyle pasifiğin bir ucundan bir ucuna güzelim arial fontunda bir şeyler yapılsaydı, ürün-üretici kaygısı ortadan kalkar her şey mis gibi olurdu.
hesabın var mı? giriş yap