*

  • orta asya'dan batiya dogru goc eden ve 10. 11. yuzyildan itibaren islamiyet'i kabul etmekle* yeni bir medeniyet dairesine giren turkler'in arasinda, daha cok arap ve iran tesiriyle ortaya cikan tasavvuf cereyanina bagli edebiyatin adi.
  • tasavvuf edebiyatı, anadolu türk edebiyatının xiii. yüzyılda ayrıldığı, tasavvuf ve divan edebiyatı kollarındam tasavvuf olanıdır.

    tasavvuf edebiyatı halk tasavvuf edebiyatı ve divan tasavvuf edebiyatıolarak 2 ye ayrılır.

    türk halk tasavvuf edebiyatı 12. yüzyılda orta asya’da, başlamış ve anadolu’da gelişmesini sürdürmüştür. türk halk tasavvuf edebiyatının orta asya’daki kurucusu ahmed yesevi’dir. türkistan’da kurduğu tarikatla, burada yaşayan göçebe halka hem islamiyet, hem de tasavvufu tanıtmaya çalışmıştır.
    (bkz: google sağ olsun)
    (bkz: ukteydi doldurdum)
    bide (bkz: tasavvuf)
  • lise birde temelleri verilen daha sonra lise ikide daha kapsamli okutulan edebiyat konusu.
  • (bkz: yunus emre)
  • tasavvufun edebiyatının olduğu bir coğrafyada yaşamak şanslı hissettiren hadiselerdendir.
    zira meczup olmak için bir kuple kafi....
    "biz "hâ" isek;
    siz de "hâ"sınız.
    siz "hû" iseniz;
    biz de "hû"yuz.
    hayy'dan gelen, hû'ya gider..."
    (bkz: zahit bizi tan eyleme)
    (bkz: muhyiddin abdal)
  • efendim ya gizli eşcinsellik barındırır ya da bir gizlenme yöntemidir. yolda gördüğü seksi karıya yazarken hanıma yakalanınca şeyhime yazdım falan demişler. ya da kınanmamak için.

    şöyle ki, muhteşem ifadelerle aşk tarifleri yapan bu adamlar, bunları şeyhlerine yapıyor olamazlar. kim sakallı, hacı yağı kokulu, geğirip duran, göbekli bir dayıya öyle şiir yazar ya?

    "yüzün kitab-ı münzel, zülf ü ruhundur ayet". bunu nesimi, fazlullah neimi'ye diyor. yav adı fazlullah olan adama bu denir mi? aynı adama şunu demiş bi de mesela.

    fakat nostalgiaman'dan kaçmaz. ilk okuduğum andan beri aklımda dönüp duran bir sultan veled şiiri var mesela, öz türkçe kullanımıyla ilginçtir zaten. neyse, mevlana'nın oğlu sultan veled bakın allah'a nasıl seslenmiş:

    "karnum açdur karnum açdur karnum aç
    rahmet itgil tanrı bana kapu aç

    uçmak aşından dilerven bir çanak
    nûr hamîrinden iki üç bazlamaç

    kim seni göre vü âşık olmaya
    yâ eşekdür yâ ki taşdur ya ağaç

    ol ne kaşdur ol ne gözdür cân alur
    ol ne boydur ol ne yüzdür ol ne saç"

    şimdi bunu tanrıya yazmış olabilir mi ya? tanrının kaşı gözü mü olur saçına iltifat mı edilir? basbayağı bunu karısına yazmış adam. yemek yapıyor, hamur açıyor, güzel seksi alımlı falan. koskoca mevlana'nın oğlu karıya şiir mi yazar demesinler diye allah'a yazdım demiş sıyrılmış işin içinden.

    "leblerinle emrine amadedir canım benim
    al da bir buseyle öldür haydi cananım benim"

    arkadaş şöyle bir adama yazıyorsun bunu. böyle bir şey olabilir mi ya?
  • sanatçıları değişik bir kafadadır. beşerî aşkın insanı ilahi aşktan uzaklaştırdığını düşünürler. hepsinin nihai amacı allah'a ulaşmak ve onunla birleşmektir. bunun için dünyevi arzulardan ve zevklerden vazgeçmeli, sadece allah'a "konsantre" olunmalıdır. bunun bir sonucu olarak da er kişi dünya üzerindeki her şeyi allah'ın bir yansıması olarak görür (bkz: vahdet-i vücud) ve onları sadece allah yarattı diye sever (yaratılanı severim, yaradan'dan ötürü).

    insan dünyevi arzulardan vazgeçtiği zaman olgun insan yani "insan-ı kamil" olur. ne zaman ki kişi allah'a ulaşırsa o zaman fenafillah'a (nirvana) erişir.
hesabın var mı? giriş yap