• sınıf arkadaşımın merhum yengesi. devleti tarafından öldürülmüş bir kürttür.
  • yerde yatan sadece bir insan değil yerde yatan rahmetli taybet inan nezdinde insanlığın onuru.
    2015 dünyasında bir kadın , bir anne neyin amaçlanmış olduğu belli olmayan bir devlet terörü sonucunda silopi'de vurulmuş uzanıyor.

    boşuna demiyoruz bölgeye ne kadar insanlıktan çıkmış ve vicdansız paralı asker var yollanmış.
    içinde merhamet olan türk veya kürt sıradan bir yurdum insanı bunu yapabilir mi ?
    devlet 90'lı dönemler dahil hiç bu kadar vahşi hiç bu kadar zalim olmamıştı.

    akp hükümeti ve yancıları o inandığınız cehennem umarım ki sonunuz olur.

    edit :memleket hatası.
  • bitmişiz biz, tükenmişiz. söylenecek başka hiçbir şey yok. hepimize yazıklar olsun.
  • kendisi hakkında tamer inan tarafından paylaşılan yazı:

    ''annem ilk vurulduğunda, haber verdiler koştuk, biz daha varmadan amcam gitmek istemiş onu da vurmuşlar. gittiğimde amcamı taşıyordu komşular, annem dedim sokakta kaldı dediler, ben gitmek istedim tuttular, ağladım ağladım ağladım… annem sokağın ortasında kaldı öylece önce belli belirsiz kıpırdıyordu, sonra saatler geçtikçe hareketleri azaldı… kimi aramadık ki vekilleri, kaymakamı, valiyi, dedik çeksinler şu kargaları öldü ölmesine de cenazemizi alalım… annem ne hissetti acaba, canı çok yandı, yanmıştır… biz sevgi nedir hiç dile getirmezdik, ama bir sarılması vardı dünyaya değerdi, binlerce söz gelse anlatamazdı o sevgiyi… annem tamı tamına 7 gün sokakta kaldı… hiçbirimiz uyuyamadık, köpekler gelir, kuşlar konar diye, o orada yattı biz 150 metre ilerisinde öldük… bir insan bir insana ne kadar acı çektirebilirse devlette bize 7 günde bunu yaptı. 7 gün tam yedi gün annenizin cenazesi sokak ortasında kalsın… insan çok iyi olamıyor, insan kalamıyor… annemin elleri kaskatı olmuş ve öyle sıkmış ki eşarbını belli ki canı hayli acımış, öptüm ellerinde helal et hakkını diye ama… kanı kurumuş annemin, elleri, yüzü ki yüzü düşerken toprak olmuş, elbiseleri kandan ıslanmış sonra kurumuş, sonra taş olmuş annemin… kokusu gitmiş, toprak ve kan kokuyor annem, saçları sertleşmiş, kirlenmiş, annemin canından can almışlar allah’a inananlar! gözleri açık kalmış annemin, yüzü eve dönük, ayakları toplanmış bir takat gelsin diye belli ki çabalamış. benim annem, siz benim annemi öldürdünüz, çocuklarınız var mı bilmiyorum sizin yoksa bile sahiplerinizin var, nasıl bir acı demeyeceğim zira ağır… 7 gün benim annem 7 gün kara kış soğuğunda kaldı, en acısı kaç saat yaralı kaldı bilememek, keşke diyorum hemen ölmüş olsa. siz benim annemi öldürdünüz.''
  • oğlunun yazdığı söylenen yazıyı okudum. içime bir şey saplandı sanki. kendi annemi hayal ettim. gözümün gördüğü bir yerde can cekiştiğini ama benim onu kurtaramadığım geldi gözümün önüne, sadece düşüncesi bile hıçkırıklara boğmaya yetti. allah kimseye böyle acı yaşatmasın. yaşanmasına sebep olan herkese de daha kötüsünü göstersin dilerim.
    ne ara bu hale geldik anlamıyorum. normal bir ülkede bunlar yaşanırken bizim hayatımıza böyle devam etmemiz normal mi bilmiyorum. günlük rutinime devam ettiğim için sürekli kendi vicdanımla kapışıyorum. bunun türkiye'nin birazcık batısındaki ülkelerde yaşanabileceğini hayal dahi edemiyorum. bizim de kaderimiz buymuş demek ki.
  • devlet vahşetinin en iğrenç örneklerinden birine maruz kalmış kürt kadını. batıdaki karşılığı birkaç cılız facebook paylaşımından ibaret olmuştur. 90'larda tv ve gazeteler dışında başka bilgi kaynağımız yoktu. şimdi ölü bedenine iki saniyede ulaşabiliyoruz. demek ki önemli olan niyetmiş. hepimizin kalbi taşlaşmış.
  • -s!-
    kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız karşıyaka köyleri, obalarıyla
    kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
    komşuyuz yaka yakaya
    birbirine karışır tavuklarımız
    bilmezlikten değil, fıkaralıktan
    pasaporta ısınmamış içimiz
    budur katlimize sebep suçumuz,
    gayrı eşkiyaya çıkar adımız
    kaçakçıya
    soyguncuya
    hayına...
    -s!-

    ahmed arif
  • acıların sokaklara dökülmesi. insanın annesinin ölmesi. utanılacak şeydir insan olmak. ve o kurşunu sıkan ve sıktıran ne kadar acizdir. bir de yerde cenazeler var denildiğinde - belediyenin işidir o- diyen mahlukların hakim olduğu iktidar. zulum ne kadar hakim olabilir ki. yazıklar olsun vahşetin adaletine.
  • evde 7 gün oturup, sokakta donmak üzere olan annenin bedenine uzaktan bakmayı kim kime anlatabilir? yalnızca bu bile yeni bir dirilişin hikayesi olur, şehir efsanesi olur, hakkında türküler söylenir köy köy dolaşılır... yani; yeni bir serhildan olur.

    empati kurmanın dahi mümkün olamayacağı günleri yaşıyoruz. batıda tüm zamlara, güvencesiz çalışmaya, hayat pahalılığına rağmen öylece yaşıyor herkes, çevreme baktıkça bu normalliğin bizi delirteceğini düşünüyorum.

    ufacık bebek, onlarca çocuk öldürüldü. "ama hendek?" sözleri bitmedi, yaşlı kadın sokak ortasında vuruldu cenazesini alamadılar, almaya çalıştıklarında da almaya çalışanlar vuruldu- bir tanesi de öldürüldü. bunu kim kime anlatabilir ki? bunu yaşayanlar nasıl unutabilir ki? ve ben her gün işe gidip geldim, öyle bir korku sinmiş ki allah belasını versin korkunun roboski katliamı anmasına çıktığımızda her yer polis ve tomaydı önümüz, yan cadde, arkamız... ve normalde önceden yalan değil en az 50 kez yürüdüğümüz yeri (10 dakikada yürünüyor basın açıklamasına gittiğimiz yer) yasakladılar.

    dedim'ya allah belasını versin korkunun. o katil devlet hesap vereceksloganını atan tatlı su solcuları yürümekten vazgeçtiler, olduğumuz yerde basın açıklaması okundu. taybet anadan da utandım ufacık bebekken öldürülen miray bebekten de. onlar alçakça öldürülürken bizimkiler burada soğuk havada bir su, bir jop bir gözaltını kaldıramıyor diye... bunlar bırak hesap sormayı, korkudan adım atamaz haldeler. içim içimi yedi o 7 gün, annemle her gün "ne oldu acaba" diye interneti kontrol ettik, ağladık. ağlamak artık aylardır yaptığımız en temel eylem oldu sanırım.

    kürt halkınına ne desek az, öyle yiğitler ki...

    taybet inan; sokağa çıkma yasağını komşusuna giderek ihlal ettiği gerekçe gösterilerek sokak ortasında infaz edildi. cenazesi kaskatı kesildi, ailesi dünyanın en büyük acılarından birkaçını yaşadı.

    ümit kıvanç ın 05 ocakta hakkında yazdığı yazı;
    "cizre'de, silopi'de, sur'da sıkışmış, soğukta elektriksiz, yiyeceksiz yaşamaya çalışan, beyaz bayrakla evini terk etmek zorunda kalan insanla devlete tapan ortalama çoğunluk mensubu arasında insanca temas imkânı kalmadı.
    diyalog var, allah için. aşağı yukarı şöyle bir şey:
    annem ilk vurulduğunda, haber verdiler koştuk, biz daha varmadan amcam gitmek istemiş, onu da vurmuşlar.
    nereye koşuyorsun, sokağa çıkma yasağı var! amcan niye çıkıyor? devlet çıkma demiş, çıkmayacaksın. ama hendek! benim annemi kimse vuruyor mu? seninki niye vuruluyor? ama terörist! devlet oraya keskin nişancı koymuş. niye koymuş? sırf su deposuyla klima vursun diye mi koymuş?
    gittiğimde amcamı taşıyordu komşular, annem dedim, sokakta kaldı dediler, ben gitmek istedim tuttular, ağladım ağladım ağladım…
    hep örgüt hep örgüt. annesi vuruluyor, pat!, birileri haber veriyor. amca vuruluyor, hemen birileri koyup taşıyor. vurulsun da taşıyalım diye teröristler ayarlıyor bunları. terörist! terör yap, sonra ağla! ya hendekler? ama hendekler? artık hep ağlayacaksın. kurdun dişine kan değdi bir kere. dur elimi de kurt yapayım... üç hilal çizin şu duvara!
    annem sokağın ortasında kaldı öylece. önce belli belirsiz kıpırdıyordu, sonra saatler geçtikçe hareketleri azaldı…
    e, izleme birader! git bul bir şey, oyalan. dizi var bir sürü. olmadı, internetten indir. din sohbeti izle. tarih programı izle, osmanlı anlatıyorlar. feyste takıl. ay siyaset siyaset çok içim karardı!
    kimi aramadık ki... vekilleri, kaymakamı, valiyi, dedik çeksinler şu kargaları, öldü ölmesine de cenazemizi alalım…
    kaymakamın, valinin başka işi yok, karga mı kovalayacak? sen atatürk'e mi dil uzatıyorsun! ama terörist! vekil ne karışır ayrıyeten özel harekât'a şuna buna? vekil mi yönetiyor devleti? ama hendek! jöh, pöh valiyi dinler mi, aloo!
    annem ne hissetti acaba, canı çok yandı, yanmıştır… biz sevgi nedir hiç dile getirmezdik, ama bir sarılması vardı, dünyaya değerdi, binlerce söz gelse anlatamazdı o sevgiyi…
    bırak şimdi sevgi mevgi! sevgi olmayacak sende, itaat olacak. ama hendek! yazıyoruz tahtaya, görmüyor musun! jöh yazıyor, pöh yazıyor, hepsi ayrı ayrı bütün okulların bütün sınıflarının bütün tahtalarına ve bütün çocukların bütün rüyalarına yazıyorlar, girmedi mi kafana? ama terörist! bırak boş lafı, hendeklere gel sen! pkk terör örgütü mü değil mi onu söyle. hepiniz teröristsiniz. annen de terörist. üç aylık bebeğiniz de, anasının karnındaki de. yoksa devlet niye vursun allah allah... devlet vuruyorsa terörist!
    annem tamı tamına yedi gün sokakta kaldı…
    devlet senin ailenin bekçisi mi? hem kadın niye evinden çıkıyor? çıkmasın! otursun annelik yapsın. çıkarsa indirir işte pöh. o indirmezse jöh indirir. faili meçhul yok dediysek o zaman ab şeysi falan vardı. kürde yok demedik ki! sen hendek kazacan, devlet de bırakacak anan sokakta rahat rahat dolaşsın; oldu! ama terörist! vatan toprağı annen dolaşsın diye mi? senin annene verilecek bir karış toprağımız yok bizim! ama hendek!
    hiçbirimiz uyuyamadık, köpekler gelir, kuşlar konar diye, o orada yattı biz 150 metre ilerisinde öldük…
    niye gidiyor o zaman 150 metre ileriye? niye 75 veya 100 metre değil de 150 metre? çünkü pkk öyle dedi! emir kandil'den! ama hendek! demirtaş rusya'ya gittiğinde ona ruslar demiş, yüz elli metre gitsin demişler. zaten örgüt vurdu, devlet vurmadı.
    bir insan bir insana ne kadar acı çektirebilirse devlet de bize yedi günde bunu yaptı. yedi gün, tam yedi gün annenizin cenazesi sokak ortasında kalsın…
    hendek kazdın! teröristlik yaptın! artık anneni de öldürüp yerde süründürürüz, amcanı da vururuz, aha öbür kadının da başına top mermisi atarız, ceninmiş bebekmiş, bakmayız. türk'ün gücünü göreceksiniz! otur orada soğukta aç bilaç, yıkalım kafana elektrik direklerini. ama hendek! zaten beleş kullanıyordun. nankörsün, hainsin. ne etti ki bu devlet sana? şu duvara da tc yazayım...
    insan çok iyi olamıyor, insan kalamıyor…
    boş laf, boş!.. çöken batı medeniyetinin uydurukları bunlar. insan kalacakmışsın da falan... insan olsan türk'e karşı gelmezsin. ama hendek! yerli ol, millî ol! akıllı ol zaten, insan olup ne yapacaksın? ama terörist!
    annemin elleri kaskatı olmuş ve öyle sıkmış ki eşarbını belli ki canı hayli acımış, öptüm ellerini de helal et hakkını diye ama… kanı kurumuş annemin, elleri, yüzü ki yüzü düşerken toprak olmuş, elbiseleri kandan ıslanmış sonra kurumuş, sonra taş olmuş annemin…
    taş olur tabiî. türk'e kalkan el taş olur. itaati öğreneceksin. temizleyeceğiz. son adama kadar kıracağız. evden çıkarsan vururuz. çıkmazsan evi başına yıkarız. ama hendek! üç bin kişi öldürdük, dört bin noktasına çıkarız. türk'ün gücü!
    kokusu gitmiş, toprak ve kan kokuyor annem, saçları sertleşmiş, kirlenmiş, annemin canından can almışlar allah’a inananlar!
    ne diyon lan! ne kokusu! ne allah'ı! allah bizim bir kere, size vermeyiz! siz zerdüştsünüz. siz ermeni'siniz. siz dinsizsiniz. ama terörist!
    gözleri açık kalmış annemin, yüzü eve dönük, ayakları toplanmış, bir takat gelsin diye belli ki çabalamış.
    ne çabalıyor ki! devlet öyle uygun görmüş, vurmuş, kıpraşmayacan artık. ama terörist! öldüğün yerde kalacan. pöh sonra atar topluca kuyuya. pöh atmazsa jöh atar.
    benim annem... siz benim annemi öldürdünüz. çocuklarınız var mı bilmiyorum... nasıl bir acı, demeyeceğim, zira ağır…
    sen devlete katil mi diyorsun? ne mâlûm kendiniz öldürmediğiniz? ama terörist! bombaları kendiniz koymadınız mı kokteyl şeysiyle? kesin ypg yaptı. rusya'yla esad'ın şeysi olarak yaptı. türkiye'nin bölge liderliğini önlemek maksadıyla.
    yedi gün... benim annem yedi gün kara kış soğuğunda kaldı. en acısı, kaç saat yaralı kaldı bilememek. keşke diyorum, hemen ölmüş olsa.
    biz de, keşke, diyoruz, hepiniz ölmüş olsanız. hendek! terörist! teker teker zor oluyor böyle... soğuktan da devlet mi sorumlu ya hayret bişey! hendek!
    siz benim annemi öldürdünüz.
    alın bunu! terör örgütüne yardım, olmazsa özyönetim ilan etme olasılığı, olmazsa cumhurbaşkanına hakaret...
    * * *
    cizre'de, silopi'de, sur'da sıkışmış, soğukta elektriksiz, yiyeceksiz yaşamaya çalışan, beyaz bayrakla evini terk etmek zorunda kalan insanla devlete tapan ortalama çoğunluk mensubu arasında insanca temas imkânı kalmadı. siyasî meselenin azıcık ötesine geçerek bakıldığında görünen manzara çok feci. yaratılan insanî felaket, vicdanî tahribat bir gün giderilebilir mi? bilmiyorum.
    allah rahmet eylesin, taybet inan. işe yaramadı, görmez değiliz, lâkin şunu bil ki biz de oğlunla beraber bekledik o yedi gün boyunca. biz de köpekleri kargaları kovaladık. biz de lanet ettik. fazladan lanet ettik. çok fazladan. oğlun da, ötekiler de senin derdindeydi, canlarından parça kopuyordu. bizimse onurumuzdan. kalanından. lanet edecek daha fazla vaktimiz, halimiz vardı. annemiz sokak ortasında can çekişmiyordu.
    bir şefkat meleği olarak dolaşsın ruhun, ailenin ve seni vurup sokağına serdikleri mahallenin üzerinde. zalimlere denk geldiğinde en doğrucu, en lafını sakınmaz şahide dönüşsün, affetme onları, anlat ne yaptılarsa, parmağınla göster, çekinme. kahrınla kahrolsunlar.
    (siz de kusura bakmayın değerli okurlar, yazdıklarımızda ne bilgi kaldı ne güncel yorum ne doğru dürüst gazetecilik. ama o kadın orada yatarken, olmuyor.)
    not: italik dizili sözler, reyhan hacıoğlu’nun özgür blog’da yayımlanan “ben taybet inan, annem ve mutlu yıllar” yazısındandır."
  • sabahin en köründe, uyuyayim diye telefonumu karistirirken haberini gördüğüm, gördüğüm anda beynime çivi gibi çakilan kadin. allah düşmanimin basina vermesin derler ya hani yok artik versin !! sabir,takat,tahammul kalmadi...

    hayat bütün acilari tecrube edecek kadar uzun degil. empati kurabilmemiz icin ayri ayri hepimizin annesi kardesinin bu kadincagizin cenazesi gibi sokakta mi kalmasi lazim?? gunlerce??

    gercekten bitmisiz biz.
hesabın var mı? giriş yap