• bu tekne kazıntıları, annenın arkadaslarının unıversıteye gıden cocuklarının yanında buyuduklerınden, kendilerini oldukları yaştan en az 5 yaş byük zanneder, 25 yaşına gelince "geri verin benim o beş yılımı" diye isyan ederler efendim.
  • yaşı iyice ilerlemiş bulunan kimselerin son çocuğu.
  • (bkz: kazandibi) gibi de tatlı olurlarmış..
  • en çok şımartılan anne- babamın en pamuk anına denk gelen evlatlardır fakat gene de abilerinin ve ablalarının yerine gecmek isterler hatta bazen onlardan büyük oldugunu iddia ederler. benim erkek kardeşim mesela benden 10 abimden 5 yaş büyük olduğunu iddia ederdi.. benden 10 abimden 13 yaş küçük olmasına ragmen.
  • bu çocuğun ciddi yalnızlık sorunları olacaktır.. bir kere anne çok korumacı davranacağından her daim etrafında dolaşmak isteyecek, arkadaşları ile oyunlarını bölecek, eve çağıracak, dışarı salmayacak vs.. çocuk biraz daha büyüdüğünde abisinin ve ablasının kendinden en az 10 yaş büyük olmasından dolayı evde de oynayacak kimse bulamayacaktır.. çocukluğunu yalnız geçirmesinden dolayı içine kapanık olacak olan bu çocuk gençliğinde ise ebeveyni ile arasındaki 40 yaş üstü farkın sonuçlarına katlanmak zorunda kalacak anlaşılamayacak, kendini anlatamayacaktır.. evet bir insanın hayatını bok etmek için güzel bir yöntemdir 40'ından sonra doğurmak.. doğurmayın anneler babalar.. zaten bu yaştan sonra riskli doğum kategorisine girmekteymiş.. zihinsel ya da fiziksel engelli çocuklar, doğum sırasında bebek ya da anne ölümleri.. allah korusun..
  • efendim, şimdi bu tanımın kaynağı şudur; eskiden türk geleneğinde annelerimiz yufka veya bazlama ekmek yaparken tekne biçiminde tahtadan yapılma kaplara koyarlardı hamuru. hamur, bu hamur teknesi adı verilen kapta yoğrulurdu. ekmek yaparken bu tekneden parça parça alınıp açılır pişirilirdi. fakat hamur bittiğinde bizim israf karşıtı geleneğimiz ve yokluktan gelen bir anlayış ile teknenin dibinde ne varsa bir hamur yumağı haline getirilir ve ondan da ekmek yapılırdı. e tabi haliyle bu son hamur-un-tahta karışımı topaktan yapılan ekmek te hem küçük hem tatsız olurdu. en son doğanlara da bu yüzden tekne kazıntısı çocuklar denir.

    ilginçtir cesur civciv filminin seslendirmesinde çocukların öğretmeninden böyle bir ifade duyumsadım. dedim bu güzel amerikan kasabasında da ekmekleri teknede mi yoğurur anneler acep. dihehe.

    (bkz: ben bunu bilir bunu soylerim)
  • gençlik yıllarınızın anne ve babanızın yaşlılık zamanlarına denk gelmesidir. daha el kadar çocukken yüreğin hop oturup hop kalkmasının ne demek olduğunu öğrenmektir. anne ve babanın sürekli hasta hallerine tanık olmak, beraberinde daha 13-14 yaşlarında bir çok ilaç ve hastalık hakkında fikir sahibi olmanız demektir. kardeşlerin, kuzenlerin, halaların, teyzelerin, dayıların, amcaların herkesin sizden yaşça büyük olma ihtimalinin yüksek olmasıdır. daha da kötüsü, bu ciddi yaş farklarından dolayı birbirinizi tanıyacak ve samimi olamayacak kadar arkadaş olamamanızdır. hatta senelerdir görüşemediğiniz ve yaşça yirmi yaş büyük kuzeninizle birkaç ay önce tesadüfen bir ziyaret sırasında karşılaşıp, bir şişe büyük rakı ve müzeyyen senar eşliğinde muhabbetin belini kırıp; - ulan ne kadar keyifli adammış, daha fazla vakit geçirmeliyiz dedikten sonra, bugün öldüğünü öğrendiğinizde yüzünüze bok gibi bir ifadenin yapışmasıdır. bu ne ki şimdi? tekne kazıntısı olmak mı? bir daha asla. *
  • (bkz: kaza kurşunu)
  • tüm çocukları kız yada erkek olan bir ailenin diğer cinsi yakalama cabasının son ürünü..
hesabın var mı? giriş yap