• her koltugunun ayri bir kullanim klavuzu var oda insani hayretler icerisinde birakiyor alti ustu oturacaz ustune o kadar .
  • kartal da real'in yanında home store'u olan ve buradan bir mobilyaya 1 ayda teslim tarihi veren ama bayisinden verilen siparişleri 1 haftada teslim eden firma
  • ürün çeşitliliği, mal kalitesi ve fiyat uygunluğunda rakip tanımayan ancak iş sipariş alma ve teslimata gelince sapıtan firma. öyle ki, ürün seçerken model, kumaş türü ve rengi değişikliği gibi her türlü isteklerinize hay hay der, sonra eve teslimde standart ürünü gönderirler. hayır siz kafanıza göre mal teslim edecekseniz biz niye gelip mağazayı gezip ürün beğenip, model ve kumaş alternatiflerine bakıyoruz. bakkaldan alışveriş eder misali, erol gibi, "bir yemek odası takımı, bir oturma odası grubu bir de pergel alacağım" diyelim olsun bitsin. hatta oldu olacak siparişimizi telefonla verelim. çalışanlar yaratıcılıklarını kullanarak ellerinde bulunan renk ve model seçeneklerinden bir potpori yaratıp göndersinler.

    bir de "kırdığın mal senindir" şeklinde bir şirket politikaları var. ama kırdığınız malın yarı fiyatını ödüyorsunuz. diyeceğim o ki, beğendiğiniz bir ürünü usturuplu bir şekilde - kullanım sırasında sorun çıkaracak kadar fazla hasar vermeyerek -kırarak yarı fiyatına satın alabilirsiniz. ben yaptım oradan biliyorum.
  • ufak esnafmis kendileri.

    showroom'larina, kurumsal kimliklerine, afilli dosemelerine, guvelik gorevlilerine, kasadaki kibar kizlarina aldanmayin, basbayi ufak cikar esnafiymislar. kendilerinden aldigimiz minik bir sehpayi 4 gun icinde eve teslim edebiliyorlar ama ust cami kirik olarak. teslimati eksik kabul etmemiz uzerine tutanak tutulup tekrar gonderilecegini sozu aliniyor. uzun sure bu soze guvenilip kendileri aranmiyor. beklenen bilgilendirme yapilmamasi uzerine, telefonla kendilerine ulasmaya calisiyoruz. hatta uzun beklemeler sonucunda elimizdeki bilgisayar ciktisi seklinde verilen faturadaki bilgiler teker teker okutuluyor, saskinlara gark olarak ogreniyoruz ki okunan bilgiler tekrar kagitlara yaziliyor ve ogreniyoruz ki sonradan bilgisayara aktariliyormus. satis ve musteri hizmetleri agi birbirleriyle haberlesemiyormus. sonrasinda 2 hafta boyunca yine ses seda cikartamayan musteri hizmetlerine usenilmeden gidiliyor. degisik ton ve tonajlarda bagrislardan sonra ertesi gun bize geri donulecegi ve teslimat tarihi verilecegi sozu aliniyor. fekat mesum talihsizlikler peslerini birakmiyor olmali ki yine geri donemiyorlar.dort bes gun sonra tekrar musteri hizmetlerine gidiliyor ve kendilerine siki sikiya cikismamizla durum mudurlerine intikal ediyor ve kurumun musteriye verdigi bilginin yalan oldugu ortaya cikiyor. o ana kadar soylenen elimizde aradiginiz sehpa yok sozunun dogru olmadigi, sehpanin stoklarda oldugu, kendilerin fabrikadan gelecek olan kirik cam yedegini bekledikleri ortaya cikiyor. bir sehpalik riski tolere edemeyen bir kurummus tepe.

    kendilerine lojistik, risk management, inventory structures ve customer appreciation konularinda kisa sureli kurslar veriliyor; hizimizi alamayip dusuk inventory durumlarinda uygulanabilecek bir sigorta sistemi dahi oneriliyor. musteri hizmetlerinde calisan kiza saglam bir tesbih, calistirdigi elemanlarina yetki vermeyen, elemanin gulumseme gucuyle sorunun cozulecegini zanneden mudurlerine ise akil danesi oneriliyor. sonucunda kendileriyle alisveris yapmayi bir daha sadece sevmedigimiz kisilere oneriyoruz. sevgi insani oldugumuzdan onu dahi yapamayacagiz sanirim.
  • bilkent üniversitesi'nin içinde fabrikası bulunmasından olsa gerek, okulun her türlü ahşap işleri buranın mamülüdür. iktisat binasına yeni takılan 140* derece dönebilen sandalyelerin kalitesi dillere destandır, derslerin ortasında çaat diye birinin sandayesinin altında ki plastik hedenin fırlamasıyla yere kapaklanması artık okul öğrencilerini irkiltmemektedir bile...

    -von papen* e suikast girişiminin...
    +çaaat ... bardon hocam
    *sessizlik*
    -... arkasından sovyetler çıkmıştır.
  • bir bilkent holding istirakidir. vakif universitesi olan bilkent'in kara gecmemesine yardimci olur. bilindigi uzere ulkemizde ozel universite yoktur, vakiflarin kar amaci gutmeden kurduklari universiteler vardir.
  • showroomları gezilesi görülesi, günün trendleri hakkında gözlem yapılası, fikir edinilesi, biraz boş vakit de varsa satış elemanlarından bilgi alınası mobilyacı. ancak iş sipariş vermeye gelince bir durup düşünmek lazım. zira acil mobilya ihtiyacı olanlar duruma göre açıkta kalabilir. genelde "merkezimiz ankara'da, siparişinizi en kısa sürede getirtiriz." diyorlar ancak gerisi sizin kişisel şansınıza kalmış.

    edit: fi tarihinde durum bu idi ancak günümüzde muhtemelen sipariş teslimat trafiği hızlandırılmış olmalı.
  • (bkz: tepe inşaat)
  • peşin parayla aldığımız koltuk takımlarını 40 gün sonra teslim edecem diyip 60 günde teslim eden firma.

    60 gün sonra gelen takımın kanepesinin minder kumaşını ters dikmişlerdi (havaya bakması gereken çiçekler yere bakıyordu), şikayetçi olunca eve eksper geldi ve:
    eksper: hata bizim, minderleri alıp götürücez, 40 gün sonra yenisini teslim alabilirsiniz
    ben: hata siz de ise ben neden 40 gün mindersiz kalıyorum, bunlar kalsın, siz yenisini dikin
    eksper: olmaz bunları söküp bu kumaşla dikicez
    ben: bunları sökecekseniz ben neden 40 gün bekliyorum?
    eksper: prosedür böyle

    yeni evli olduğumuz ve zaten 2 aydır mobilyasız olduğumuz için ve gelen misafire yerde otur dememek için bir bardak soğuk su içtik.
  • uzak durulması gereken şirket. kendilerinden bir hevesle aldığım şekilli bir aynayı bir ay sonra kırık olarak ulaştırdılar. teslim almayınca bozulup tekrar geleceğini haber vereceklerini söylediler. bir ay daha bekledikten sonra ha geldi ha geliyor denen ayna sonunda bize söylenen saatten üç-dört saat sonra deep in dark'ın evde olmadığı bir zamanda geldi. iyiydi hoştu da bu sefer de montaj malzemeleri ne hikmetse unutulmuştu. evdeki temizlikcimize ürünü almamasını söyledim ama ne yapıp ne edip kadından imzayı almayı başaran firma çalışanları üründe hasar varmı diye bakmadan bize itelediler. şimdi evimde duran bu iğrenç koliyi açamıyorum bile. sevgili tepe çalışanlarını bekliyorum ki yine kırıksa diyebilecek bişeyim olsun, yoksa siz kırdınız diyeceklerine eminim. ama ne varki montaja da gelmiyor bu şirin çalışanlar. efendim yolda arabaları arızalanıyor, kaza geçiriliyor bin türlü badire atlatılıyor. müşteri hizmetleri de öyle güzel çalışıyor ki tıkır tıkır, hani bir milletvekilimiz demişti ya öğrenciler olmazsa milli eğitimin sorunu kalmaz onun gibi. müşteri hizmetleri bağlanmazsa firmaya şikayet gelmez. en sonunda basıyorum müşteri hizmetlerini iş çıkışı bu sefer de efendim geçmiş depolar kapalıymış döneceklermiş. e diyorum aylardır döne döne bir hal oldunuz peki telefonları niye açmıyosunuz? yemektelermiş de ondan. şimdi karşınızdaki ufak tefek bir kız olduğu için bağrıp çağırsanız oturup ağlıycak, e aldığı da üç kuruş para ne gerek var deyip dahililer alınıp olay yerinden ayrılıyorum. sonuçta koli bana bakıyor ben koliye ve her gün sevgilerimi iletiyorum tepe home/mobilya çalışanlarına.
hesabın var mı? giriş yap