*

  • 1997 ang lee filmi, joan allen, tobey maguire, christina ricci de başrollerdedirler. görüntü yönetmeni frederic elmes'in hiper çalışmasıyla güzelleşmiş, yeni amerikan gerçekçiliğinin etkileyici örneklerinden biridir.
  • christina ricci'nin giydigi eldiven gibi her parmagi ayri olan, hatta renkleri bile ayri olan coraptan edinmek icin ormeyi bile dusunmustuk pengle. sonra unuttuk sandik ama bak unutmamisiz, icimde kalmis.
  • beyaz coğrafyada geçen kara bir film.(bkz: fargo)(bkz: a simple plan)
  • filmin temasına eşlik eden "buz müziği".
  • christina ricci'nin filmde giydigi parmakli coraplardan artik ormeye gerek kalmadigi gibi, her parmagi farkli renk olanlari da cikmis. benden soylemesi !
  • nefis bir ang lee filmi.
    filmdeki en önemli noktalardan biri, soğukta moleküllerin hareketsizleşmesi tespitidir. böylece nefes aldığında soluğunla bedenine sokabileceğin hiçbir şey kalmıyor. moleküllerin hepsi sabit halde. bunu filmde güçlü bir metafor olarak kullanmış yönetmen. insanlar arasındaki gerçekleşmeyen duygu transferinin ve iletişimsizliğin altı, bu şekilde kalın bir kalemle çizilerek verilmiş.
  • nefis bir ang lee filmi.
    filmdeki en önemli noktalardan biri, soğukta moleküllerin hareketsizleşmesi tespitidir. böylece nefes aldığında soluğunla bedenine sokabileceğin hiçbir şey kalmıyor. moleküllerin hepsi sabit halde. bunu filmde güçlü bir metafor olarak kullanmış yönetmen. insanlar arasındaki gerçekleşmeyen duygu transferinin ve iletişimsizliğin altı, bu şekilde kalın bir kalemle çizilerek verilmiş.
  • ang leenin 70li yıllardaki aile kavramina elestirel bakis attigi kaplan ve ejderhadan once cektigi filmi.
    (bkz: buz firtinasi)
    (bkz: ice storm)
  • ang lee'nin comics sempatisini farketmemi sağlayan dizinin sonuncusu, izlediğim en iyi dramalardan birisi olması dışında. gerçi bu dizi içinde ice storm ilk çekilen, ama ben son izledim.
  • orada yaşayanlar haricinde var olduğu bile bilinmeyen bir yerde yaşayan, ve çaresizce "biz burdayız, yaşıyoruz"u kanıtlamaya çalışan birkaç ailenin hikayesi. oyunculuklar güzel, müzikler güzel, atmosfer güzel. çarpıcı realist anlatımı ile içine çeken, izlenilenler sanki başa gelmiş hissiyatı oluşturan bir film.

    diğer kar/soğuk filmlerinden ayırmak gerek bunu zannımca. misal fargo'da, a simple plan'da, soğuktan ziyade karın beyazlığı ile sağlanan bir dinginlik ve hiçlik hissi ön planda idi. oysa ice storm'da "sakin ama tedirgin" ya da tabiri caiz ise "fırtınadan önceki sessizlik" teması baskın. (filmin ismi birçok yönden çok uygun, zekice)

    american beauty'nin esin kaynağı, çarpık aile yapısını resmeden sosyal bir eleştiri değil ama bu film. basitçe, arada kalmışların dramı. muhafazakarlığı tamamen elden çıkarıp celebrity hayatı yaşaması mümkün olmayan birkaç ailenin umarsızlıkla muhafazakarlık arasında bocalaması, ikisine birden meyledip ikisini de becerememesi. etrafta fazlaca esen bir şehvet rüzgarı yok, tutku dolu yasak aşklar yok.

    geri dönüşü olmayan bir yıkımın hikayesi.
  • bir film vardır; oyuncu listesini görürsünüz büyülenirsiniz, yönetmeni öğrenince hadi ya dersiniz;konusunu okursunuz meraklanırsınız.böyle yüzlerce film örneğin ardından nazar deyeceğinden korkar, yeni hayal kırıklığından kaçmak isterseniz ama çatlar yine de izlerseniz ve boom: gözünüzün önünden jenerik yanağınızdan gözyaşı akar...film bitmiştir fakat siz hala üşüyorsunuzdur-bir ağustos gününde izleseniz bile-.filmde yansıtılan dönemin gerek görsel, gerek irdelenişi sebebiyle ekstra çarpıcı bir yapım.karakterler ise o kadar ince işlenmiş ki –büyük oyuncu kadrosu ise filmin en büyük artısı- bütün karakterlerle empati kurmamızı sağlayor ve her olayın üzerimizde bıraktığı etkiyi daha daha arttırıyor…filmin sonunda bütün herkesin günahının bedelini ödemesi ise ilginç; tobey’nin kötülükten kaçıp filmin sonunda gülen yüzlü tek kişi olması ise güzel bir mesaj tabii…
hesabın var mı? giriş yap