the ambassador
-
vince carter ın toronto raptorstaki ilk sezonundaki lakabıydı sonra daha değişik lakablar takıldı ...
-
aynı zamanda kuzenimin nicki ... avrupada bizi temsil ettiği için tarafımdan kendisine uygun görülmüştür ...
-
holbein; yere neredeyse paralel bicimde resmettigi ilk bakista biseye benzetilmeyen kurukafa ile, "bak haci, herseye sahipsin, dunya senin, mal mulk senin, sanin sohretin itibarin var, ama bak olum de var.. kefenin cebi yok.." mesaji vermistir.
-
danimarkali gazeteci ve yonetmen mads bruggerin 2011 yapimi filmi yada belgeseli mi demeliyim, bilemedim. the red chapelde kuzey kore ile ilgili trajikomik gercekleri gozler onune seren brugger, bu defa afrika yollarina dusmus, ustelik de libaryali bi buyukelci olarak. filmin sonunda da kucuk bir supriz var, film istanbul is not constantinople ile bitiyor. surdan da filmle ilgili bir soylesi izlenebilir*: http://www.youtube.com/watch?v=6t5lof5yqio
-
paran varsa bu dünyada her şeyi yapabilecek güce erişebilirsin'in en güzel kanıtı olan belgesel. belgesel bittikten sonra aklımda bir iki soru yapıştı:
mads brügger, elmas kaçakçılığını bırakıp da gazeteciliğe geri dönmüş mü? ve ben döner miydim?
the cannibal warlords of liberia kadar vurucu olmasa da, güzel belgesel.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap