• mtv de 12 temmuz itibariyle baslayan andy dick in reality show u. 12 genc, andy dick in assistani olmak icin yarisiyolar. yatak odalari garajda. butun pis isleri yapiyolar. oyle ki show baslar baslamak andy dick birini eledi. andy onlari my bitches diye cagirio. ileriki bolumlerini merakla bekliyoruz
  • mtv nin yeni show u.andy dick in asistanı olmaya calısan 12 yarısmacı var ve andy bunlara akla gelebılcek her turlu hıyarlığı yapıyor.
    bi tanesi andy nin ''bu çimler cok uzun'' demesi üzerine buldugu kağıt makasıyla çimleri kısalttı.diğer yarışmacılar çimleri kesen kıza ass kisser deselerde andy nin yorumu kimin kıçını yalayacağnı biliyor oldu.
  • bir andy dick olayı.mtvnin yeni reality showu, insanların andy dick şapşalı için ne hallere düştüğünü, andy'nin onlarla nasıl eğlendiğini göreceğiz yayınlanacak her bölümünde.
  • aynı zamanda just shoot me! ikinci sezon ikinci bölümünün adı.
  • bernard malamud romanı. dürüstlük, saflık ve hinlik, aşk, değişim ve kaybetmek(belki de kazanmak) üzerine gerçekçi bir roman. gerçekçi dedim çünkü düzelmesi ümitsiz durumlara dair ümitlerin boşa çıkmasına şahit olunuyor roman boyunca, yani tam da olması gerektiği gibi her şey.
    beni tek rahatsız eden kitap boyunca mesaj veren ilahi bir ses duymam oldu; yazar tarafını seçmişti sanki. hatta içine peyami safa kaçmış deyip güldüm kendi kendime (peyami safa yı severim aslında ama onun kitaplarında da bu haller komik gelir bana.).
  • julia garner'ın başrolünü üstlendiği, "harvey weinstein temalı" drama.
  • kitty green'in senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı, aynı zamanda aktör olarak da yer alacağı, 31 ocak 2020'de vizyona girecek olan dram filmi.

    oyuncular; julia garner , matthew macfadyen , kristine froseth , kitty green .
  • içinde julia garner var diye izlenen filmler, filmlerimiz...
    kitty green imzalı 2019 yapımı bir harvey weinstein korkusu.

    konusu: film, bir ofiste asistan olarak çalışan jane'nin günlük rutinini takip ederken, arka planda pozisyonunu gün be gün tehdit eden sinsi bir istismara şahit olmasını anlatıyor.

    film oldukça mesafeli ve soğuk bir film. her ne kadar jane filmde tek iyi bir karakter olsa da, onla bile bir bağ kurmada güçlük yaşıyoruz. ayrıca filmdeki dialogların yarısı soru cümlesi şeklinde, normal bir iletişim asla yok. sorular soruluyor, sorulan sorulara tekrar soruyla karşılık veriliyor. bu da belli bir noktadan sonra sinir etmeye başlıyor.

    --- spoiler ---

    film patron kişisini asla göstermiyor ama onun aksine ofise girip çıkan kargocusuna varana kadar bütün ayrıntılar var, bir tek asıl olayın faili görünmüyor. burda yönetmen bu kötüyü bu kadar canavarlaştıran ofis hiyerarşisini odaklanmış aslında. çalışanların hepsi herşeyin farkında, iş artık şakalaşmaya bile gitmiş. böyle bir ortamda, böyle bir adam da istediği herşeyi yapabiliyor, dokunulmaz biri haline gidiyor.
    jane hr ile konuşmaya gittiğinde adam tersliyor. öyle birşey yok, sen kıskandığın için öyle görüyorsun diyor, basit şeylerden anlamlar çıkarıyorsun diyor. ama tam jane kapıdan çıkarken de "merak etme, sen onun tipi değilsin" diyor. kokuşmuş bir ikiyüzlülük bu.

    --- spoiler ---
  • daha önce belgesel türünde yapımlara imza atmış genç yönetmen kitty green'in drama türündeki ilk filmi. pek eğlenceli olmayan lakin kesinlikle gerçekçi olan bu filmi izlemenizi tavsiye ediyorum.

    senaryosununda yine aynı kişinin imzası var, takip edilecekler listesine eklendi bu filmle. imdb puanı sizi yanıltmasın the assistant'ı sıkıcı bulanlar en hafif tabiriyle konuyu anlamamışlardır. vurgulanmak istenen mesaj bütün yalınlığıyla film boyu yüzünüze çarptırılıyor. patron ortada yok, film boyu hiç gözükmüyor evet ama gözükmesine ihtiyaç da yok. hayatı boyunca bir yerlerde ofis boy'luk ya da asistan'lık yapmış herhangi biri sıradan bir günde ofiste meydana gelebilecek tüm o sıkıntıları, baskıyı hatırlayacağından başrol oyuncumuz julia garner'la duygusal bağ kurması kaçınılmaz olacaktır. onun da hakkını yemeyelim, kaos ortamını iyi oyunculuğuyla fevkalade yansıtmış.

    hani bazı filmler vardır ya hani yavaş yavaş gelişir, sizi öldürecekmiş gibi ağır aksak ilerler. the assistant da benzer bir film amma ve lakin belki birçoğumuzun çalışma hayali kurduğu manhattan ofis hayatındaki günlük rutin bu filmden pek farklı değil. günlük hayatımızda görmezden geldiğimiz, gelmek zorunda bırakıldığımız bazı gerçeklerle yaşamayı kabullenemeyen isyankar bakış açısına rağmen.
  • belirli mekanlar ve insanların yerine her türlü iktidar-itaat dengesini yerleştirebilmemize izin veren kitty green filmi.

    çalışma yaşamında karşılaşılan sınırsız istismarın dışında örneğin ailedeki otorite figürüne karşı duyulan tedirginlik, okul yöneticilerinin -gizlenen- gaddarlıkları, arkadaş ilişkilerindeki zorbalıklar, devletlerin yarattığı korku imparatorluğu gibi hayatımızın her alanını kuşatan sorunlu düzenlemeler aslında filmin asıl konusu gibi geldi bana. "patron"u hiç göremiyor olmamız onun hayatımızda sanki bir hayalet gibi dolaşmasını sağlıyor. bir yandan erişilemez ulaşılamaz eleştirilemez, bir yandan da en pis en aşağılık işleri yapabilme kapasitene ve kudretine sahip biri. bir gölge zalim. aslında burada görmezden gelmenin, pislikleri halının altına doğru itmenin en çok kime zarar verdiğini sormamız gerekiyor. filmin sonundaki kabulleniş, itaatin devamı oldukça anlamlı. neden istifa etmiyor? neden çekip gidemiyor? neden kötülük gizleniyor? en fazla ihtiyacımız olan şey, tüm istismar olaylarındaki bu karanlık ve karmaşık soruyla yüzleşebilmek.
hesabın var mı? giriş yap