the collector

• (bkz: john fowles)
  her ne kadar sürpriz olmasa da yine de arka kapağında sonunun yazması sinir bozan kitap.. bakınız kitabın sonunu soylemek diye bağırası geliyor insanın kitaba..
• herşey kelebek koleksiyoncusu olan gayet mülayim bir adamın, koleksiyonuna, ona kelebeklerden bile daha güzel ve çekiciy gelen bişeyi katmak istemesiyle başlar..
• "koleksiyonculugun her turlusu kotudur" diyen kitap. buyuk yazarlik, iki kisinin ayni durumla ilgili dusuncelerini, kendi dunyalarindan yola cikarak bu kadar inandirici bir sekilde anlatabilmek olmali.
• john fowles'ın baş yapıtlarından biri. olaylara iki farklı açıdan bakmanızı sağlamasıyla benzerlerinden ayrılan bir yapıt. ayrıca anlatılan olayın gerçekten yaşanmış bir olay üzerine kurgulanması da insanı düşündürüyor. erkek ve kadının birbirlerine bakış açıları sergileniyor kitapta. fakat gereksiz kişilik analizlerine girmiş bazı yerlerde ve okuyucunun hayal kurması için açık nokta bırakmamış ki bu john fowles'ın diğer romanlarında da kullandığı ve sevmediğim bir yöntem.
  (bkz: büyücü)
• william wyler'ın yönetmenliğini yaptığı, john fowles'un aynı adlı romanından uyarlanmış ingiliz gerilim filmi. terence stamp koleksiyoncu rolünde gençliği, güzelliği ve centilmenliği ile göz doldurur. samantha eggar kaçırılan kızdır, müthiş performansıyla o yılın golden globe ödülünü götürmüştür. film ayrıca o yıl 3 dalda oscara aday olmuş ama hiçbirini alamamıştır. müziğini maurice jarre yapmıştır.
• (bkz: koleksiyoncu)
• bu yil william wyler adina duzenlenecek anisina bolumunde gosterilecek olan klasik film.
• (bkz: the bone collector)
• john fowles'ın, miranda karakterini kullanarak, "bakın hem roman yazıyorum, hem de deli gibi resimden anlarım" edalarına büründüğü kitap.
• william wyler'ın bu filminde terence stamp inanılmaz asosyal bir kelebek kolleksiyoncusudur ve aşık olduğu kadını da kaçırmak için kullandığı yöntemin kelebekleri yakalamak için kullanılan yöntemle aynı olması sağlam bir psikolojik gerilim olan bu filmin gülünç tarafıdır.