the craft

• biraz evvel yapacak birsey olmadigi icin televizyonda da tek o oldugu icin izledigim gereksiz bir film. (bkz: witchcraft) (bkz: wicca)
• büyülere ilgi duyulan dönemlerde izlendiğinde "türkçesi nedir şimdi bunun, söylesem olur mu acaba?" şeklinde düşüncelere yol açabilecek, "şu hayatta cadı olmak varmış" dedirtisini getiren bir cadı filmidir ki sonlara doğru "iyi polis, kötü polis" konseptli hollywood klişesini "iyi cadı kötü cadı" olarak yansıtmış, yansıtacağını da film boyu her halinden belli etmiştir. bunun dışında filmden gereksiz birkaç detay sunmak gerekirse, iyi cadının platonik âşığı rolündeki şahıs, scream'deki psikopat billy'den başkası değildir ki o filmde de kendisi neve campbell'ın erkek arkadaşını canlandırmıştı (yoksa aralarında bir şeyler mi var diye düşünmedim değil filmi seyrederken, gözlemci bir kişiyim). bundan gayri^* kötü cadı fairuza bulk'ın faraş ağzının tek başına bir korku filmi niteliği taşıması, iyi cadı sarah'nın yalan rüzgarı'nda victor newman'ın gelinini canlandırmış olması ya da fasulye cadılardan zenci olanının asuman krause'ye benzemesi sanırım normal insanların dikkat etmeyeceği gereksiz ayrıntılardı. her zaman iyilerin kazanması kavramı da pekiştirilmiş, fena olmamış.
• herşey bi yana, wicca konusunda çekilmiş ender filmlerden biri olması ve konuyu merak edenlere örnek göstermesi açısından takdire değer film..özellikler türkiye'de din vs nedenlerle büyücülüğün öcülük gibi gösterilmesine karşın aslında büyü yapmanın köklü ve değişik tarzlarda dünyada var olduğunu belirtmesinden dolayı da büyücülüğü merak eden türk gencine yol gösterici bir yapıt denebilir. saçmalıklar yok mu, var tabi..onların hepsi film hilesi zaten, oynayanlar büyücü değil aktris. özel efekt denen bi sistemle sanki büyü yapılıyomuş gibi sansın diye seyirci kandırılıyo.
  (bkz: buffy the vampire slayer vs the craft)
• seyreden bazi insanlarda yan etki olarak her gaza gelindiginde "i invoke thee!" repliginin futursuzca ve sevkle sarfedilmesine yol actigi tespit edilmis bir filmdir..
• fairuza balk denen süper hatunu içinde barındıran, büyü konusunda aslında sağlam bir alt yapıya sahip olmasına rağmen, iyi-kötü gibi kavramları işin içine karıştırıp olayın içine etmiş filmdir.
• ziyan ötesi bir filmdir, izlenmemesi daha bile faydalı olabilir. hatta sonlara doğru öyle fütursuz sahneler barındırır ki ya sabır çektirir insana..
• fairuza balk'un wicca'ya olan ilgisi ve yaşam tarzı sebebiyle rolüne cuk oturduğu film.
• garip bir sekilde threefold law ve the wiccan rede'den oldugu gibi bahseden film. tum bunlar fazla fantastik bir sekilde verilse de sırf witch shop'taki kadının karizması ve ettigi sozler icin defalarca seyredilebilir.
• fairuza balk denen şahsıyetin oldukça öcü bir ablayı canlandırdığı, sahneler geçtikçe ablanın daha bi gotikleştiği ve sonunun nereye varacağını bugün kızkardeşimle kiralama usülüyle izlediğimiz ve sonlarına doğru gülmekten kırıldığımız film. ^*` :ve bi o kadar da gereksiz` ^*
• 2005 çıkışlı son blackalicious albümü. deneysel hip-hop çizgilerini hiç değiştirmeden yine eğlenceli ve yer yer sert çalışmalara imza atmış bu adamlar. yine çok tanıdık ama çıkaramadığım funk/soul sample'ları var. favorim mid groove tadındaki black diamonds and pearls. şarkılar şu şekilde sıralanır:
  
  1) world of vibrations
  2) supreme people
  3) rhythm sticks
  4) powers
  5) your move
  6) lotus flower
  7) my pen and pad
  8) side to side
  9) automatique
  10) the fall and rise of elliott brown
  11) black diamonds and pearls
  12) give it to you
  13) ego sonic wardrums
  14) the craft