• bir edgar allan poe kitabıdır. güney karolina'daki sullivan's ısland'da geçen öyküde, altın rengi bir böcek tarafından sokulan william legrand, onun hizmetkârı jupiter ve adı belirsiz bir anlatıcı tarafından yaşanan olaylar anlatılır. türkçe'ye "altın böcek" olarak tercüme edilmiştir.
  • can yayınlarının kuyu ve sarkaç adlı poe öyküleri derlemesinde okuduğum etkileyici bir hikaye. okuduğum ilk edgar allan poe eseriydi. öykünün atmosferi şahane. anladığım kadarıyla poe'nun tarzı genel olarak bu zaten. mistik, gotik bir atmosfer; gizemli olaylar, gerilim-korku, polisiye...

    çok lezzetli bir edebi tür bu. bu alanda yazan ülkemizden genç bir yazar için
    (bkz: mehmet berk yaltırık)
  • (bkz: edgar allan poe) tarzını beğendiğim bir yazar. kısa ve etkileyici öyküleri var. tavsiye edilir.

    görsel
  • hani festival filmi izlersiniz ya, öyle bir kitap.
    sonuna doğru, zeka oyunları severleri mutlu edecek bir şeyler var.
  • kitabı okudukça kendinizi doktor'un yerine koyup; "deli lan bu! bi' böcek buldu, kafayı yedi." diyebilirsiniz fakat yazar* hikayenin sonunda bu düşüncenizden dolayı sizden nasıl intikam aldığını legrand'ın itirafıyla güzelce anlatıyor.

    böcek, deyip geçmemek gerek.
hesabın var mı? giriş yap