• angie thomas'ın yazdığı kitap. george tillman jr.'ın yönetmenliğiyle filmi çekilmiş, başrolde amandla stenberg var. şu an için türkiye'de vizyona girecek gibi gözükmüyor.

    https://www.imdb.com/title/tt5580266/
  • hiç bir yerde türkçe altyazısını bulamadığım film.
    edit : buldum, izledim. mesaj kutumu yeşillendiren arkadaşlara teşekkürler.
  • ergen filmidir çerez olsun diye açtım ama baya baya izletti kendini.
    amerika'nın sosyolojik yapısı, bariz ırk ayrımı, ırkların kendi içinde çatışması çok iyi bir dille anlatılmış. tavsiye edilir.

    'nefret ekerseniz nefret biçersiniz.'
  • tembel bir cumartesi için güzel bir filmdi kendileri ancak 7.1'lik imdb puanını hakettiğini düşünmüyorum. gereksiz uzatılmış pek çok sahne vardı ki odaklanılması gereken konudan uzaklaştırdı beni. yine de dikkat çekilmesi adına anlamlı bir film olmuş. oscar alacağını düşünmüyorum ancak olur da alırsa lobiler sayesinde alabilir. gelelim filmin gediklerine;

    --- spoiler ---
    protesto akşamında çocukları arabalarına alan siyahilere yaklaşıp arabaya binmek isteyen uzak doğulu ve sarışın amerikalı sahnesinde verilmek istenen mesaj fazlasıyla açıktı bu da inandırıcılık açısından berbat bir sahne oldu. evet siz bize hoşgörüsüzsünüz ama bakın biz ırka bakmaksısızın insanları kolluyoruz. kızımızın okuldaki tepkileri de aşırıydı ve erkek arkadaşının ben de bu davadayım tavrı ne yazık ki film boyunca oturamadı zira kendisi suya sabuna dokunmayan elit bir white karşimizdi. bindiği jeep, kızı eve bıraktığı limuzinden sonra kendisini ben de sizinleyim diye meydanda görünce e güldüm haliyle. eyyorlamam bu kadar.
    --- spoiler ---
  • amerika'da siyahilere uygulanan ırk ayrımcılığını konu alan filmler son bir sene içerisinde politik iklimin de etkisiyle epey arttı. bunların arasında blindspotting gibi başarılı yapımlar olduğu gibi, sorry to bother you gibi stilize olmayı fazla ön plana çıkarıp bence hedefi tam vuramayanlar da vardı. the hate u give birinci gruba dahil olmayı başarıyor. angie thomas'ın çok satan bir romanından uyarlanan hikaye, günümüz amerikasında zencilerin yaşadıklarına bu kez bir liseli genç kızın gözünden bakıyor. çocukluk arkadaşının bir polis memuru tarafından vurulmasına tanık olan starr, çevresinden gelen baskılar neticesinde mahkemede şahitlik yapıp yapmama konusunda kararsız kalıyor.

    george tillman jr.'ın yönettiği film, konuya farklı perspektiflerden bakmasıyla benzer yapımlardan ayrılıyor. örneğin, bir sahnede siyahi bir polis memuru durdurdukları bir aracın sürücüsü eğer zenciyse ona karşı neden daha tedbirli yaklaştıklarını anlatıyor. hak vermeseniz de anlayabiliyorsunuz. tillman film boyunca seyircide perdede izlediği karakterlere ve durumlara karşı bir empati duygusu yaratabilmeyi hedefliyor. izleyicisini önyargılarla yüzleşmeye ve soru sormaya zorluyor. ve bunu büyük ölçüde başarıyor. starr rolünde, göründüğü her sahnede perdeyi dolduran amandla stenberg parlak bir kariyerin işaretlerini veriyor. anne-babası rolünde regina hall ve russell hornsby güçlü kadroyu tamamlıyor. the hate u give, genç bir kızın yozlaşmış bir sisteme karşı kendi sesini bulmasını ve tüm baskılara rağmen düzene karşı gelme cesaretini gösterebilmesini anlatan etkileyici bir film.
  • ırkçılık üzerine güzel bir film. starr; siyahilerin yaşadığı ve suçun yaygın olduğu bir yerde yaşamaktadır ve iyi bir eğitim almak için yaşadı yerden uzakta bir okula gitmektedir. okulda farklı, yaşadığı yerde farklı bir karakter çizen starr'ın çocukluk arkadaşı polis cinayetine kurban gider. starr tek tanıktır.
    her ne kadar susturulmaya çalışılsa da, starr adalet için susmayacaktir.
  • angie thomas'in 2017 cikisli ses getirmis romani cercevesinde cekilmis, 2018 tarihli george tillman jr. yapimi film.

    son yillarda a.b.d.'de yasanan irkci (polis kursunlu) cinayetlere odaklanan oyku, perspektifi genisleterek, karakterleri hafifce kaziyarak, toplumdaki bu yaralarin derinligine algilanabilmesi icin emek veriyor.

    bir genclik filmi temelinde, kimi tekduze, siyah beyaz karakterlerle de ilerlese, hadiselerin canliligi ve yakiciligi ile, guncelligi ile hedefine yaklasabiliyor. yine de dugumler nihayet toplumsal bir kurtulusla mi, yoksa bir (bkz: deus ex machina) super kahramanin amerikanize dogusuyla, gelisimiyle mi cozumleniyor? dikkat cekici.

    bir de, nacizane toma & biber gazi deneyimlerimizle, yazik ki, filmin ilgili sahnelerinde gerceklikten uzaklastigini cakabiliyoruz. bir genclik filminde o kadarcik da olabilir heralde, yoksa kim nereden bilecek biber gazi kalabaligin ortasina dustugunde ne hissedilir, kovan ciplak elle tutulabilir mi? filan.
  • george floyd ya da amerika'da polisin nefessiz bırakıp öldürdüğü kişinin hikayesini birkac yil once hem kitap olarak raflarda hem de film olarak beyazperdede sunulmus hali.
    filmi ilk izledigimde kurgu olamayacak kadar gercek diyordum sagolsun irkcilik benzerini yasatti amerika'da. suan minnesota'da yasanan ayaklanmanin kivilcimi olan olayin cok benzeri bir kurgu ve sonrasi cok guzel aciklanmis genclerin gozunde.

    fragman
  • öyle bir memlekette yaşıyorsunuz ki;
    çocuklarınız sekiz dokuz yaşlarına geldiklerinde bir baba olarak onlara şuna benzer bir konuşma yapmak zorunda kalıyorsunuz:

    arabanızla giderken polis çevirdiğinde çok tehlikeli bir durumla karşı karşıyasınız demektir. kenara çekince olabildiğince sakin kalmalı, sorulara net cevaplar vermeli, sorulandan fazlasını anlatmamalısınız. ellerinizi aracın ön göğsüne koyup hareketsiz durmalısınız. elleriniz hiç kıpırdamamalı yoksa polis gerilmeye başlar. yere bir şey düşürseniz bile kesinlikle almaya çalışmayın, bırakın orada kalsın. polisle asla tartışmayın, yoksa en iyi ihtimal tutuklanırsınız... bunlar siyah olmanın şanındandır ve bu saçmalıklarla uğraşmak zorundayız...

    bir anne olarak gün içinde kocanın ve çocuklarının başına bir iş geldi mi acaba endişeleriyle yaşamak, bir an önce o mahalleden kurtulmanın yollarını aramak, bu yönde kocanı ikna etmeye çalışmakla mükellef bir hayat yaşamak zorundasın.

    liseye giden bir çocuk olarak ailen seni; soyulma, kafayı bulma, tecavüze uğrama veya öldürülme diye siyah öğrencilerin gittiği belalı okula değil de beyaz öğrencilerin okuduğu prestijli bir okula göndermişse bu artık çift kişilikli olman anlamına gelir. okulda bir beyaz gibi davranmalı, kendi kültür ve değerlerin yokmuşcasına pasif olmalı, gerçek kimliğinden utanmalı, olmadığın gibi görünmelisin. yani, evdeyken williamson lisesindeki kimliğini, okuldayken mahallendeki kimliğini gizleyerek dolayısıyla da kendinden nefret ederek yaşamak zorundasın.

    seni eve bırakmak isteyen arkadaşın polis çevirmesinde öldürülürse "fukaranın şahidi olmaz" ilkesi gereği bir çocuk olarak bir anlamda vatandaşı halka karşı korumak için dizayn edilmiş hukuk sisteminin adaletsizliğiyle yüzleşmek durumunda kalırsın. zira arkadaşının başına geleni sistem bir suç veya cinayet olarak görmemektedir. olay, kötü sonuçlanmış bir trafik çevirme vakasından ibarettir. ayrıca polisinki de candır ve kendini korumuştur. hakkında dava açılmaya bile gerek görülmeyecek boyutta alelade bir olaydır.

    eğer, "insana yaşamak için sebep, uğruna ölünecek bir dava gerek. konuşmaya hazır olduğunda konuş, kimsenin seni susturmasına izin verme!" anlayışında bir baban varsa hak ve adalet için sesini yükseltme cesareti gösterebilirsin. ya da "aman sus! sakın konuşma, başına iş açma. görmezden gel ve unut!" diyen bir ebeveyne sahipsen vicdanının ömrün boyunca ruhunu kemirmesine ve kendinden nefret ederek yaşamaya hazır olmalısın.

    şunun altını çizelim. filmin sloganı ve ana mesajı olan "çocukların zihnine ektiğin nefret, gün gelir hepimize döner" cümlesindeki nefret tek taraflı ekilmiyor. aksiyona reaksiyon olarak birbirini besleyen ırkçılığın etkisi altına aldığı gencecik insanlar öfke ve nefretin sarkacında olgunlaşıyor ve hayatın içine atılıyorlar.
  • kitaptan uyarlama vee bildiğim kadarıyla kitabından ziyade filmi daha başarılı
    birkaç gün önce izledim ve gayet güzeldi. verilmek istenen mesaj net bir biçimde verilmişti sıkmadan,bunaltmadan akıcı bir şekilde aktı film kii zaten konusunda da yazıyordu spoi vermiş sayilmam başroldeki kızın arkadaşının başına gelen olaydan sonra daha da güzelleşiyor.izleyin izlettirin bir şey kaybetmezsiniz hatta kazanırsınız
hesabın var mı? giriş yap