30 entry daha
  • kadim ustalar tekrar birlikteler. türkiye vizyon tarihi ise henüz belli değil filmin.

    her eve imdb
  • 209 dakikalık, 2019 yapımı film. 9 / 10.

    bundan yıllar önce martin scorsese bu kadroyla bir film çevirecek, film bütçesizlikten bir tv işine evrilecek, bu şekilde çekilecek ve başroldeki robert de niro filmin yarısında bilgisayar oyunundan fırlamış bir karakter gibi görünecek deselerdi bir hayli şaşırırdık heralde. ama şaşırmaya gerek yok, her şey değişiyor, gelişiyor değişmeyen ve kadimleşen ise bizleri çok özel bir kadroyu bir araya getirerek ve hikayesini ciddiyetle anlatarak belki de gizil bir veda havasıyla selamlayan scorsese.

    bundan sonrasını spoiler'a almak faydalı olabilir.

    --- spoiler ---

    gelelim de-aging cgi meselesine. fragmanları izlemediğimden (fragman izlemeyi hiç sevmem, hatta fragman izlemekten nefret ederim) erken tanık olmadım (bu tartışma fragmanlarda başlamış) ama yerli ve yabancı mecralarda özellikle de niro'nun cgi yüzünün filmin ilk bölümlerinde pek fena olduğuna dair yorumlardan kaçamadım. ve evet ne yazık ki ben de filmin ilk bölümünde bu cgi stilinden -son derece olmasa da- rahatsız oldum. (hatta spielberg'in artificial intelligence'ındaki jude law'ın yüzü geliverdi aklıma) hatta takıntılı biri olduğumdan sırf daha fazla noise oluşsun diye filmi perdeye verdim. perdeden izlerken yine kafaya takınca biraz da renk ayarları ile oynayarak kendime uygun hale getirmeye çalıştım. yani sonuç olarak evet, scorsese böyle birşeye nasıl göz yumdu ya da nasıl ikna oldu emin değilim ama elbed bir sebebi vardır. diğer yandan; joe pesci ve al pacino'da daha iyi dursa da (bazı sahnelerde yanaklarının kıpırdamadığı görmek acıydı gerçi) garip bir tercih ve eksikleri olan bir yöntem olduğu kesin. fakat gelecekte çok iyi forma gireceği de göz ardı edilemez bu teknolojinin.

    neyse, filme dönecek olursak filmde benim için al pacino çok özeldi. jimmy hoffa'yı hayranlıkla izledim, akıllarda kalıcı al pacino performanslarından biriydi kesinlikle; hatta son dönem filmografisinin en iyisi. robert de niro ise ilk yarıda "beklendiği" gibiydi. yani, "çok sevdiğim aktörden kendi adıma sıradışı birşeyler izlemedim ama memnunum" diye sayıklarken, 120 dakika doldu ve 2.saatin ardından karakterinin kıvamı daha leziz bir hal aldı ki bence bu şekilde sona doğru mimikler konusunda bile yükselen bir oyunculuk eğrisi; kendini ikinci bölüme, en güzel anlara saklamış desek yeridir. hele ki filmin sonunda izleyiciye tesir ettirdiği yalnızlık, sinema tarihinin utunulmaz yalnızlıklarından biri olmaya aday belki de... filme katılması için oldukça uzun ve zorlu uğraşlar verilen joe pesci ise diğer hayranlıkla izlediğim karakterlerden biriydi: russell bufalino! benim pek sevdiğim başka bir isim olan "birini" de anmadan olmaz; harvey keitel. scorsese'nin 50 yıllık arkadaşı (scorsese nyc'de sinema okurken o da ayakkabı satıcısıyken tanışmışlar) filmde bol bol göremiyoruz ama az ama öz tanık oluyoruz performansına.

    sonuç olarak benim için martin scorsese işleri arasından -belki şimdilik- en iyileri arasına girmeyecek olsa da en özellerinden biri oldu kesinlikle the irishman. bu, sinema tarihine bir dönem damga vurmuş, milyonlar için çok önemli karakterlerin evimize şık, ciddi ve akıllarda hep kalacak son bir ziyareti gibiydi sanki...

    --- spoiler ---

    ek1.
    bu arada ben istemeden 4 parçaya bölerek izlemek zorunda kaldım filmi. i heard you paint houses(49), hoffa(1.40), what kind of fish(2.47) ve it is what it is(2.47+) şeklinde. fakat tavsiyem kesinlikle bölmeden ve dış dünyadan soyutlanarak, özenle izlemeniz olacaktır hikayeyi.

    ek2.
    filmin steven zaillian'a ait 142 sayfalık tüm senaryosu netflix onayı ile deadline sitesinde yayınlandı. göz atmak için şuraya uğrayabilirsiniz.
433 entry daha
hesabın var mı? giriş yap