• "this is the light of the mind cold and planetary"

    (bkz: sylvia plath)
    (bkz: moon)
  • türkçesi:

    ay ve porsukağacı

    belleğin ışığıdır bu, soğuk ve gezegensi
    siyahtır belleğin ağaçları. mavidir ışık.
    sanki tanrı’yım da, gamlarını boşaltır çimenler ayaklarıma
    iğneler ayak bileklerimi ve mırıldanır tevazularını
    buharlı, manevi sisler yaşar bu yerde.
    bir dizi mezar taşı var evimle arasında.
    göremem hemencecik nereye varılacağını.

    kapı değildir ay. kendi halinde bir yüzdür,
    beyazdır parmak boğumları misali ve müthiş sinirli.
    karanlık bir suç gibi çeker denizi arkasından; sessizdir
    büsbütün umutsuzluğuyla o-şaşkınlığının. burada yaşarım.
    pazarları iki kez, ürkütür çanlar göğü –
    diriliş’i onaylayan sekiz büyük çan dili
    nihayet, gösterişsizce çınlatır adlarını.

    yukarıyı işaretler porsukağacı, biçimi gotik’tir.
    izler onu gözler ve ay’ı bulurlar.
    annemdir ay. mary gibi şirin değildir.
    mavi urbaları salıverir küçük yarasaları ve baykuşları.
    nasıl isterdim ki şefkate inanaydım –
    portrenin yüzü, mumlarla mutedil,
    eğilir, benim üzerime özellikle, uysal gözleriyle.

    düşmüştüm çok ötelere. çiçekleniyor bulutlar
    mavi ve gizemli yıldızların yüzünde
    kilisenin içinde, azizlerin hepsi mavi olacak,
    soğuk sıraların üstünde narin ayaklarıyla yüzerek,
    katılaşmış elleri ve yüzleri kutsallıkla.
    ay görmüyor bunların hiç birini. kel ve yabanıl kadın.
    ve porsukağacının iletisi `*` karanlıktır – karanlık ve sessizlik.

    sylvia plath (1932-1963, abd) .
    çeviren: ismail haydar aksoy

    edit: `*` başka bir çeviride iletisi yerine ''sözü'' yazıyormuş fakat ismail haydar aksoyböyle çevirmiş efendim.
  • "this is the light of the mind, cold and planetary
    the trees of the mind are black. the light is blue.
    the grasses unload their griefs on my feet as if ı were god
    prickling my ankles and murmuring of their humility
    fumy, spiritous mists inhabit this place.
    separated from my house by a row of headstones.
    ı simply cannot see where there is to get to.

    the moon is no door. ıt is a face in its own right,
    white as a knuckle and terribly upset.
    ıt drags the sea after it like a dark crime; it is quiet
    with the o-gape of complete despair. ı live here.
    twice on sunday, the bells startle the sky --
    eight great tongues affirming the resurrection
    at the end, they soberly bong out their names.

    the yew tree points up, it has a gothic shape.
    the eyes lift after it and find the moon.
    the moon is my mother. she is not sweet like mary.
    her blue garments unloose small bats and owls.
    how ı would like to believe in tenderness -
    the face of the effigy, gentled by candles,
    bending, on me in particular, its mild eyes.

    ı have fallen a long way. clouds are flowering
    blue and mystical over the face of the stars
    ınside the church, the saints will all be blue,
    floating on their delicate feet over the cold pews,
    their hands and faces stiff with holiness.
    the moon sees nothing of this. she is bald and wild.
    and the message of the yew tree is blackness - blackness and silence."
  • türkçe çevirisi kötü olmakla birlikte, fikrimce plath'in incileri arasında aynı anda en karanlık ve en parlak, göz alıcı olanı. şairenin belli başlı şiirlerinde zuhur eden yıkıcı, yok edici ay imgesinin bu şiirde de can bulduğunu görürüz.

    "the moon sees nothing of this. she is bald and wild.
    and the message of the yew tree is blackness - blackness and silence."
hesabın var mı? giriş yap