• charles bukowski'nin en güzel hikayelerinden biri. çok güzel olduğundan dolayı sürekli gördüğü ilgiden sıkıldığı için yüzünü kesen bir kızın öyküsü. şiddetle okunması tavsiye edilir.
  • ismine bakıp da bukowski'den "sevimli" hikayeler bekleyenleri yanıltacak kitap..
  • bukowski'nin yazdıktan sonra rahatsızlık duymasından şüphelenmemize yol açabilecek kadar duygusal olan öyküsü.
  • bukowskinin best oflarından..en üzücü öykülerinden biri.
  • 2 sene once okudugum, ama konusu hakkinda en ufak birsey hatirlamadigim kitap. bukowski olsun camurdan olsun zihniyetiyle almis olabilirim.
  • başından sonuna sizi mahveden bir öykü.
    bukowski'ye "bokumun dumanı" diyenler bir de bu öyküyü okumalılar.

    "cass, kasabanın en güzel kızı yirmisinde ölmüştü. dışarıda biri otomobilin kornasına basıyordu. israrla. şişeyi fırlatıp bağırdım. "allahin belasi orospu çocuğu.kes sesini!"
    gece üstüme geliyordu ve yapabileceğim tek şey yoktu. "
  • "para ancak iki durumda sorun yaratabilir : çok fazla ya da çok az ise. ve ben yine o " çok az " durumundaydım.."
  • içki yasağı yüzünden alkolik olanların sayısı anneannenizin siğillerinden fazladır. sadece yapmazsın dedikleri şeyleri yapmak ister insan.
    charles bukowski
  • hep aklımızdan onunla birlikte olmak geçerdi.
    korkar, çekinri yanına gidemezdik.
    yalnızdı, hüzünlüydü.
  • "sahile götürdüm onu o gün. yaz henüz başlamamıştı, hafta sonuydu, tenhaydı sahil. harikuladeydi. berduşlar paçavraları ile kuma uzanmışlardı. bazıları taş banklara oturmuş şişeyi paylaşıyorlardı. martılar telaşsız ve aptal uçuşlarındaydılar. yetmişlik-seksenlik karılar kocaları öldükten sonra kendilerine kalacak evleri satıp satmamayı tartışıyorlardı. her şeye rağmen huzur vardı havada. denize doğru yürüdük. çok az konuşarak. mutluyduk birlikte. iki sandviç, biraz cips ve içecek bir şeyler aldım. kuma uzanıp atıştırdık. birbirimize sarılıp uyuduk bir süre. sevişmekten bile güzeldi sanki. gerilimsiz bir birlikte akış. uyandıktan bir süre sonra eve döndük. yemek pişirdim. yemekten sonra birlikte oturmayı teklif ettim. bir şey söylemeden uzun uzun baktı bana. sonra yumuşak bir sesle, "olmaz," dedi. onu bara bıraktım, çıkmadan önce eline bir içki tutuşturdum. bir ambalaj fabrikasında iş buldum. hafta öyle geçti. "
hesabın var mı? giriş yap