• jerzy babanın, güneş imparatorluğu gibi bir filme esin kaynağı olmuş, kusursuz bir insanlık ve savaş eleştiris, karanlık üslubu ve anlatımındaki sadeliğiyle esir alan bir kitaptır.
    korkunçtur da.
  • boyali ku$. kosinskinin yazdigi bir roman.
  • (bkz: boyali kus)
  • etkileyici,sarsıcı,korkunç...
    kosinski nin bi romanı.
  • her bölümünü acaba şimdi ne olacak.hangi adam nasıl ölecek diyerek okuduğum kitap.kosinski,tüylerimi ürperten ve gözümde canlandırdığımda fena olduğum vahşet sahnelerini hiç zorlanmadan sade bi şekilde anlatmış.bu vahşete tanık olan 4-5 yaşındaki çocuğun duygularını çok iyi anlattığını düşünüyorum.mesela bir çiftçinin kaşığın arka tarafıyla adamın gözlerini kanırtarak tek parça halinde çıkartmasını gören çocuk gözün göz yuvarlağından bu kadar kolay bi şekilde çıkmasına şaşırır.bu olaydan sonra her eğildiğinde gözleri yerinden çıkmasın diye ellerini gözlerine götürür.
  • okuduktan sonra gülerken ağzımı kapamaya başlamıştım.
  • anlatım bu kadar inandırıcıyken kendi işkence hayalgücümü geçtiğim, daha yarısını bitirmiş olduğum çok beğendiğim halde işkencenin bitmesi için bir an önce bitirmek istediğim ama bi günde çok okursam da o günü transda geçirceğime inandığım kitap..sersemletici kitap
  • yarı otobiyogrofik olmasının avantajıyla yaşanmış şeyleri duygu sömürüsü olarak kurnazca kullanıp belli bir ideolojiyi empoze etmeye çalışan lakin oldukca başarılı ve etkileyici bi kitap
  • bir tür çocuk "oyun-işkence"si kurbanı...
    hikayesi: çocuklar, sürünün içinden bir kuş kesip değişik bir renge boyarlar.. sonra o kuşu tekrar sürünün içine salınca, diğerleri bu hayvanı frklı olduğu için gagalayarak öldürürler..
  • rus asıllı polonyalı yazar jerzy kosinski tarafından 1965 yılında yazılmış, 36 dile çevrilmiş, 1966 yılında fransada en iyi yabancı roman ödülünü almış, psikolojik ve sosyolojik açıdan benzerlerine fark atan savaş romanı.

    savaşın ilk haftalarında nazi karşıtı baba "başına bişey gelir" endişesiyle 6 yaşındaki çocuğunu doğuda uzak bir köye gönderir. bakımını üstlenen yaşlı kadın ölünce bir başına kalan çocuğun "başına birçok şey gelir."
    çocuk uygarlıktan uzak kalmış, savaşın ve yoksulluğun "hayvanlaştırdığı" köylüler arasında yaşamaya başlar. köylüler sarı saçlı mavi gözlüdür. çocuk ise esmer kara kaşlı kara gözlüdür, burjuvadır. köylülerin değil okumuş burjuvaların dilini konuşur. yahudi ya da çingene zannedilir. alman işgalindeki topraklarda böyle bir çocuğu barındırmak tüm köyün yakılmasına sebep olacaktır. çocuk * köyden köye geçerek kendine kalabileceği güvenli bir yer arar ama böyle bir yer yoktur. savaş ve yokluğun daha da vahşileştirdiği köylüler, henüz 6 yaşında olan bu çocuğa vahşeti öğreteceklerdir.

    çocuk sayılabilecek bir yaştayken, annemin "sakın okuma o kitabı" sözleriyle değeri ve cazibesi iki katına çıkmış bir halde geçmişti elime boyalı kuş. şiddetin ve sapkınlığın türlüsünü görmüş, henüz 13 yaşında olduğumdan kahramanla kendimi daha da kolay özdeşleştirerek bir çırpıda okumuştum. içerdiği öğelerden fena etkilenmiş, tüm sınıf arkadaşlarıma okuyup küçük çapta bir gore şov yapmıştım.

    yıllar sonra kosinski'nin intihar haberini alınca bir kez daha okudum boyalı kuş'u bu kez içerdiği şiddet değil köylü kentli ayrımı ve ruslara geçilmiş kıyak rahatsız etti beni en çok. rus asıllı bir yazarın bu halkı diğerlerinden daha "insan" tutması tabi ki normaldi ama yine de dönem coğrafyasını inceleyen kısmen otobiyografik bir eserde rus halkının kayırılması kitabın belge niteliğini zedelediği için pek hoşuma gitmedi. yine de simonof'un insan asker doğmaz'ından ve mailer'in çıplak ve ölüsünden sonra okuduğum en iyi ikinci dünya savaşı romanıdır.
hesabın var mı? giriş yap