• nick cave in takipçileri ve hayranlarından gelen soruları yanıtladığı bir tür kutsal bilgi kaynağı.

    bu sorulara verdiği yanıtlarla bende bir rahip hissi yaratan ve adeta takipcilerine günah çıkartmak gibi bir deneyim yaşatan nick cave bugun e-postama gelen yeni issuesunda red hand files deneyiminin kendisi için bir kilise bir dua deneyimi gibi olduğunu yazmis.* demek ki bazı hisler doğrudan* karşınizdakine geçebiliyor.*
  • https://www.theredhandfiles.com/

    moirepera'nın yukarıdaki yorumuna katılıyorum. ayrıca, nick "open heart" cave'in şarkı sözleri, sanki şarkılardan taşmış da dinamik hâle gelmiş ve insanlarla diyaloga girmiş. öyle derin muhabbetler var. etkileşimin, interaktifliğin ve ön önemlisi baudelaire'in tabiriyle correspondances'ın görünür olduğu, internetin gerçek mecralarından biri.

    son meselelerden* birinde çok hoş bir diyalog var:

    << - no question, a statement instead. in my opinion you are one of the bonzerist geezers around, like bukowski with a geetar. thank you mr. cave.
    - thank you for your letters but, i’m sorry, simon, i don’t like being compared to charles bukowski. i appreciate you were trying to be kind and make me feel good and everything but i don’t like the man. this a well known fact. now, if you had called me, say, the ‘philip larkin of the joanna’ or the ‘stevie smith of the ivories’ or the ‘all singing, all dancing john berryman’ or ‘langston hughes of the banger’, i’d be lot happier. but, i don’t know, simon, i just don’t like charles bukowski. in my opinion, charles bukowski is the ‘bukkake of bad poetry’, just blowing his junk around. ı don’t like him. i just don’t. not even a bit. no, not at all. >>

    hahaha, bukkake of bad poetry, ilahi nick!
  • 5 yaşındadır.

    nick cave bugüne kadar 90 bin soru okumuş, 250'den 3 fazlasını yanıtlamış.

    bu arada sorular için kullanılan görseller de takdire şayandır.
  • nick cave’in 2018 yılında hayranlarından gelen soruları yanıtlamak amacıyla başlattığı bir mecradan zamanla farklı bir yöne evrilen ve kendi deyimiyle “toplumsal hassasiyet ve şeffaflık konusunda garip bir egzersiz" haline gelen oluşum. adını elbette ki red right hand’den alıyor. cave’in anlattığına göre her yüzlerce mektup geliyor ve şakacıdan derine, son derece kişiselden düpedüz çılgına kadar olağanüstü çeşitlilikte sorular soruluyor. bazıları sayfalarca, bazıları ise sadece bir cümle. cave hepsini okuyor ve her hafta bir soruyu cevaplıyor. the red hand files'ın moderatörü yok, para kazanılmıyor ve sabırla cevaplanmayı bekleyen sorulara erişimi olan tek kişi de cave.

    hayranlardan gelen soruların yanında yakınlarını kaybeden ve bir “derdi” olanlar yazıyor the red hand files’a. “kayıp yaşayanların bazıları yoluna devam edebiliyor. edemeyen ve bunun hakkında konuşmak istemeyenler için yazmak çok daha iyi geliyor” diyor cave.

    2015’de brighton’da kaybettiği oğlu için taziye mektupları yazıp kendisinin yaşamadığı bu şehre sadece “nick cave – brighton” yazarak yüzlerce mektup yollayan hayranlarıyla dert ortaklığı yapmak ve kendisi için “hayatı değiştiren, ruhu zenginleştiren bir ortaklık ve birliktelik egzersizi” kurmak için kullanıyor the red hand files’ı.
  • nick ve ona yazan dostları, 274 ve 275. soru-cevaplarda öyle güzel bir diyalog yaratmışlar ki, bazı kısımlarını buraya aktarmadan geçemeyeceğim. bir sanatçının günümüzün boklu-boncuklu dünyasında movitasyon eksikliği ve yaratma sıkıntısı çekmesiyle başlayan diyalog, bir kanalizasyon emekçisinin kendinden hoşnut manifestosuyla bitiyor.

    274'te nick the open heart'ın küskün sanatçıya verdiği yanıttan bir kuple: "kendini adamış bir sanatçı vahiy lüksüne sahip olamaz. ilham, amatörlerin tembel düşkünlüğüdür. ilham perileri, kaybedenler içindir! (...) tehlikeli ve önemli zamanlardayız. oturup dünyanın durumu hakkında sızlanmanın zamanı değil -bunu en hastalıklı nevrotik alan olan sosyal medyanın gösterişçi sakinlerine bırakın- ve ilhamın bizi bulmasını boş yere beklemenin de zamanı değil. şimdi işe koyulma, ilahi fikri göksel beşiğinden koparıp dünyaya sunma zamanı. yarat! hayatın buna bağlıymış gibi yarat, çünkü, elbette, elbette öyle!"

    şu cümleyi çerçeveletip ekşi sözlük'ün girişine asmayalım mı: "oturup dünyanın durumu hakkında sızlanmanın zamanı değil, bunu en hastalıklı nevrotik alan olan sosyal medyanın gösterişçi sakinlerine bırakın!"

    ve 275'ten: "çünkü eğer tanrı varsa, yıldızlarda olduğu gibi kanalizasyonlarda da vardır ve sonuçta her birimiz, kendi boktan yöntemlerimizle, dünyanın kendi dışkısında boğulmasını önlemek gibi çetin bir işle uğraşarak o'nun hizmetindeyiz. siz bir kahramansınız, efendim! sizi selamlıyorum!"

    nick'in ilgili iki mevzu için seçtiği görseller göz kamaştırıcı bu arada. birisi bacon'ın sevgilisi için yaptığı triptiğinden bir bölüm (1973), diğeri philip guston'ın stüdyo'su (1969). iki resmin de konularıyla bağdaşıklığı jilet gibi. ah, şu dünyanın sonsuz sayısız kahramanı.
  • this much i know to be true'da the red hand files'a gelen sorulardan biri yer alıyor, nick cave'in cevabı da oldukça etkileyici.. soru şu:

    how do i handle seemingly having no control over my life?
hesabın var mı? giriş yap