• paul auster'in 1993'te yazdigi 13 harika oykuden olusan kitabi
    tesaduf ogesini her zaman bol bol kullanan auster'in bu oykulerinde, tesaduf ve sans artik iyice basroldeler
    bir cirpida okunasi bu kisacik eser benim gozumde bir leviathan'dan bir sans muzigi'nden asagida degildir

    (orjinal adi "the red notebook" olan bu kitabin can yayinlari'ndan turkceye cevirisinde 13 oykuye ek olarak "auggie wren'in noel oykusu" de yer alir)
    (bkz: 13 arti 1)
  • city of glasstaki paul auster karakteri quinnden kalan tek $ey olarak bu kitabi bulur.
  • 'what will happen when there are no pages in the red notebook?' sorusunun esas karakteri.
  • we can only see ourselves because someone else has seen us first cümlesinin geçtiği the new york trilogy'den sonra mutlaka okunması gereken kitap
  • paul austerin ic dunyasini en iyi sunan kitap kanaatimce... ama ilk kez auster okuyacak birilerine kirmizi defteri verirseniz, -ki ben yaptim, cok buyuk bir hata yapmis oluyormussunuz, zira soz konusu kisi austerden nefret ediyormus...
  • incecik ama kapkalin bir ''paul auster ve tesadufler'' kitabi.
    can yayinlari promosyon olarak minicik bir cep kitabi olarak da basmistir.
  • yalnızlıgın kesfi veya ny uclemesi paul auster kulliyatina giris ise bu kitap (cikis oldugunu varsaymadigimiz icin;) basa donmeyi saglayan bir kılavuzdur. arada yolunu kaybedip auster dan sasanlara haricen kullanilmasi tavsiye olunarak recete edilmelidir.
  • turkce adi "kirmizi defter" olan paul auster kitabinin orijinal adi.
    bir de bu kitaptan uyarlanmis 15 dakikalik bir fransiz filmi var, "la carnet rouge".
  • okudukca hayatimdaki rastlantisal öyküleri hatirladigim ve onlari unutmamak icin biryerlere yazmaya basladigim, bir cirpida/solukta okunasi, sahane bir kitap.

    böyle bir kitap yazabilmek icin de, paul auster'unkine benzer, rastlantilarla dolu bir hayat gerekiyor.

    (bkz: benim neyim eksik)*
  • şekil olarak pek bir farklı olsa da içerik ve üslup olarak diğer kitaplarından pek bi ayrılıp sıyrılıp kopup gelememiş paul auster kitabı.
    içeriğinde twentieth century french poetry adlı bir önsöz bölümü vardır ki auster'ın ne kadar güçlü bir araştırmacı ve analist olduğunu da ortaya koyar. 35 sayfada dadayı, sürrealizmi yemekle kalmamış, savaş öncesi ve sonrası dönemlerde akımları ve şairleri analiz etmiş, ingiliz ve fransız şiirinin karşılaştırmasını yapmış, yetmemiş şiir çevirisi üzerine de boş sayılmayacak şeyler düzmüştür. ilgilenlere bu bölümün sıkılmadan, tekrar tekrar okunması tavsiye edilir.
hesabın var mı? giriş yap