*

  • (bkz: koca yusuf)
  • genç senarist emine dursun'un dünyaca meşhur bir güreşçi olan koca yusuf’un hayat hikayesinden kurgulayarak hazırladığı ve nisan 2011'de 44. uluslararası houston film festivali’nde remi ödülü ve 2012 yılında katıldığı los angeles movie awards!'da en iyi senaryo ödülü kazanan hikaye.
  • uzerinde
    "the terrible turk, lost on la burgoyne of the french line about july 1898. the gold coins he had won in america were in belts around his waist. the weight of them was so heavy he could not swim."
    yazili oldugu bir fotografi:

    http://digitalgallery.nypl.org/…=&imgs=20&pos=1&e=w
  • roni margulies’in everest yayınları’ndan çıkan “the terrible turk” adlı, “batı’nın gördüğü türk” alt başlıklı kitabı. margulies, tam 30 yıl boyunca üzerinde biriktirdiği “korkunç türk” imajını taşıyan objeleri bir araya getirerek kitaplaştırmış. güzel tespitler var. ancak kitap içeriği görsel ve metin açılarından daha da zenginleştirilebilirdi.

    kitap içeriğine dair bir metin:

    ***

    kitap, avrupa’daki “korkunç türk” imajının ortaya çıkışına dair tahminler yürütüyor, bu imajın özellikle yoğunlaştığı dönemlerin üzerinde dikkatle duruyor. kitapta da belirtildiği gibi, avrupa’nın “korkunç türk” imajının ortaya çıkışı belki daha da eskiye dayanıyor ama ayan beyan hale gelişi 1453 sonrasında oluyor. istanbul’un türkler açısından fethi, avrupalılar açısından düşüşü; her iki tarafın tarihine de kuşkusuz farklı kaydedilmiş oluyor. avrupa bu olayı, “barbarların artık avrupa’nın kalbinde olması” diyerek yorumluyor.

    çok katmanlı ve çok zengin bir olumsuzluk ifadesi
    türkler, batıda uzunca bir süre “barbar, eli kanlı” diye anılır. 19. yüzyıla gelindiğinde ise siyasal gücünü kaybetmekte olan osmanlı’nın batıdaki imajında kimi farklılıklar göze çarpar. batının nazarında türkler hâlâ “eli kanlıdır”, “korkunçtur”, ama aynı zamanda “tembeldir, şehvet düşkünüdür.” harem tasvirleri de sık sık yer alır görsellerde. pek tabii “hasta adamdır.”
    bu bakış batının salt türkleri ele alış biçimi değildir. bir yandan doğuda sömürgeciliğin, ileri karakolların aklanması çabası da vardır. öyle ya, batı kendince teşhisi koymuştur; bu korkunç, tembel ve kendini yönetmekten aciz “hasta adamı” iyileştirecek olan batıdır.

    margulies, batıdaki türk imajına dair şunları söylüyor: “batı’nın tüm ülkelerinde türk sözü çok çeşitli bilinç ve anlam düzeylerinde, çok katmanlı ve çok zengin bir olumsuzluk sözüdür. (…) önünde ‘terrible (korkunç)’ sıfatı bulunsa da, bulunmasa da, ‘türk’ sözünü duyan bir batılı önce sıfatı da duyar.” bu tür kökü yüzyıllara uzanan yaklaşımların şarklı açısından ciddi etkileri olduğu da kesin.
    bilhassa doğulu toplumların batı’dan nasıl görüldüğü meselesine bu kadar kafa patlatması da boşuna değil. türkiye’de yaşanan bir olayda, olayın kendi vahametinden çok “dünyaya rezil olduk” kaygısının ağır basmasının altında bu “imaj” meselesi yok mu?

    margulies’in kitabındaki görseller; defaatle incelenmeyi hak ediyor. bu görsellerin, görsellerdeki temsiliyetin arka planı da dikkat çekici örnekleriyle ele alınıyor. batılı seyyahların, yazarların, sanatçıların, bilim insanlarının “türk”e dair izlenimleri ve dahi avrupa’daki ırkçılığın gündelik yaşamdaki karşılığı açısından oldukça zengin bir kitap bu. “the terrible turk-batı’nın gördüğü türk”, bir yanıyla “açıklamalı” bir şişman, fesli, tembel, fesat ve eli kanlı adamlar albümü. kitabın önemi de, açıklamaları, bu flu ve dezenforme edilmiş fotoğrafları kendi paslı objektifinden çekenin yapmıyor oluşundan geliyor.

    şarklının şarklıya ettiği
    margulies’in kitabı muhteviyatı gereği batı’nın şarklıya bakışını ele alıyor.

    batı kültürü resme teşvik ettiğinden olsa gerek, kendi ön yargılarına dair ipuçlarını görsel olarak kolaylıkla önümüze çıkarıyor. şark’ta ise daha çok dile bakmak gerekiyor. ön yargılar söz konusu olduğunda şarklının şarklıya bakışında da benzer tavırlar kuşkusuz göze çarpıyor? türkçede kürt’ün, ermeni’nin, çingene’nin yer alış biçimlerine bakıldığında dile yansımış, ardından da dille tekrar tekrar üretilmiş batı’nınkine benzer bir ırkçılık ve ayrımcılık göze çarpar. konu “şarkiyatçılık” olunca, aslında şarklı başlı başına mağdur ve masum da olmuyor. mefhumlar karmaşıklaşıyor. “iş arap saçına dönüyor o halde” diye düşünenler olacaktır. bu noktada bir kez daha düşünmeliler. “arap saçı” ifadesi hakikaten masum mu?

    şarklıyı gözetim altında tutmak isteyen batı
    roni margulies, konuyu ele alırken edward said’in “şarkiyatçılık” kitabından yararlanmayı pek tercih etmemiş ancak said’in tanımlamaları ve tespitleri bu kitabı da tamamlayıcı nitelikte. said, batı’nın şark’a bakışına dair şunları yazıyordu: “cromer ve balfour’un dilinde şarklı, (mahkemelerdeki gibi) yargılanan, (ders kitaplarındaki gibi) tasvir edilen, (okullarda ya da cezaevlerindeki gibi) gözetim altında tutulan, (hayvan bilim kılavuzlarındaki gibi) resmedilen bir şey olarak betimlenir. bu durumların her birinde dikkat çekici olan, şarklının egemen çerçevelerde kapsanması, bu çerçevelerce temsil edilmesidir.” nihayetinde batılının baktığı yerden doğu “kendi kendini yönetemeyen insanların yaşadığı dehşetengiz yerdi. oraya “medeniyet” ve “barış” götürülmeliydi.

    ***
  • konu bütünlüğü açısından keşke sonsöz bölümü olmasaydı dedirten kitap. yazar, batı'daki negatif türk algısının somut örneklerini (tablolar, objeler, reklam posterleri, kitap ve dergi kapakları, çizgi romanlar, karikatürler vb.) derlemiş. sonsöz'de ise çalışmanın temasından sıyrılmış, birtakım türkiye solcuları gibi kürt ve ermeni etnik yapısı üzerinden aslında batı'yı haklı çıkarıp türklerin masum olmadığı derdine düşmüş. her neyse...

    geçtiğimiz günlerde murat bardakçı, habertürk'te avrupa uygarlığı ile aydınlanmanın en önemli isimlerinin ortak noktaları bitmek bilmeyen türk düşmanlığıdır başlıklı bir makale yazdı. metindeki ilk karikatür (darağacı olan), the terrible türk'te bulabilirsiniz. onun gibi birçok görsele kaynağıyla birlikte kitapta yer verilmiş.

    margulies'in söz konusu çalışmasını incelerken aklıma onu bütünleyeceğini düşündüğüm trandafir g. djuvara'nın "türkiye'yi parçalamak için 100 plan"ı geldi. iyi bir yayımcı, konjonktürden istifade edip bu kitaba baskı üzerine baskı yaptırır.
  • margulies, tam 30 yıl boyunca üzerinde “korkunç türk” imajını taşıyan objeleri biriktirmiş. bu koleksiyon zaman içinde öylesine dikkat çekici “parçaları” içerir hale gelmiş ki, margulies, üzerine bugüne dek pek çok çalışma yapılan, batıdaki, doğulu ya da türk imajına dair çok önemli ipuçları verecek bu kitabı kaleme almış.
hesabın var mı? giriş yap