• peter greenaway'in son projesi. daha fazla bilgi icin bkz: http://www.kasanderfilm.nl/tulseluperproduction/
  • ta ki bundan seneler evvel, daha ben frp nedir elf kimdir bilmezken dibime yanasip bana yüzüklerin efendisi'nden bahis acan arkadasin coskulu anlatimiyla kitaplara saldirmamdan beri, hicbir eser hakkinda bu kadar heyecanlandigimi hatirlamiyorum. ben daha fazla bilgi icin kasanderfilm veya tulseluper.net adreslerine yönlendirmeyeyim, merak eden sözlükcüye bu agiz sulandiran projeyi internette yazilanlardan anladigim kadariyla etraflica anlatayim.

    tramell'in belirttigi gibi, peter greenaway'in son "projesi" bu eser, sadece bir film degil; toplam 8 saat süren 4 ayri film, yaklasik 16 bölümlük bir televizyon serisi, 1001 gece masallari usülü bilgiler yayinlayacak bir internet sayfasi ve arti 2 cd'ye basilmis bilgilerden olusan, medyanin her alanina yayilacak bir proje olarak tasarlanmis.
    konu tulse luper isimli, greenaway'in uydurdugu bir karakterin biyografisi. tulse, pulse* ile kafiyeli, luper ise latincede kurt manasina geliyor: yani nabizdaki kurt seklinde bir manasi var ismin. ayni karakter greenaway'in ilk kisa filmlerinden "a walk through h: the reincarnation of an ornithologist" birinde ortaya cikiyor ilk defa lakin bu filmdeki karakterle baglarini bilemeyecegim.

    tulse luper karakteri raoul wallenberg isimli, 2. dünya savasi esnasinda schindlers list usülü bir sürü yahudiye yardim ettikten sonra soguk savas esnasinda gizemli bir sekilde kaybolan bir adamdan etkilenerek yaratilmis. bir yazar ve proje fikirleriyle dolu bir kimse olan tulse'nin 10 yasindayken babasi tarafindan bir madene kapatilmasiyla baslayip mancurya cöllerine kadar uzanan 1928'de baslayip 1989'a dek süren hapishaneye girip cikma maceralari anlatiliyor diyebiliriz kisaca. her girdigi hapishanenin duvarina bir proje veya hikaye yaziyor luper. ve bu süre icinde tam olarak 92* adet bavul topluyor ve toplattiriyor; proje ayni zamanda, icinde vatikan pornolarindan ölü köpeklere cesit cesit garip seyler bulunan bu bavullarin bulunup acilmasiyla da ilgili.

    simdi greenaway ne yapiyor? film boyunca gösteremeyecegi, gösterse saatler alacak bu hapishane duvari yazilarini cdlere tikistiriyor, bavullarin icerigini internetten yayinliyor, luper'in hayatindan kesitleri ise filmler ve tv dizilerinde gösteriyor. peki amaci nedir? neden böyle genis bir alana yayilmis bir projeye girisiyor bu yastan sonra?

    o konuya söyle bir aciklama getireyim: greenaway, james joyce'u 20. yüzyilin devi olarak gördügünü söylüyor. diyor ki, joyce'un edebiyatta yarattigi büyük bir devrimdi ve bu devrimin sonrasinda bütün 20. yüzyil edebiyati, edebiyat dili degisiverdi. joyce'un yaptigi avangarddan, underground edebiyattan sayilamaz, elbetteki john grisham tarzi bir ticarilik söz konusu degil ama joyce'un yaptiginin etkileri edebiyatin diliyle ilgiliydi ve etkileri edebiyatin geneline yansidi. ayni sekilde bugüne dek hic sinema yapilmamis oldugunu söylemesiyle bildigimiz peter greenaway'de, underground bir proje olarak degil, gayet ciddi bir cabayla, sadece sinemanin degil bütün görsel medyanin dili konusunda dev bir projeye girismis; bir cesit yeni sinema dili, daha dogrusu medya dili manifestosu olmasi planlanan bir esere.

    tabiy isin en sevindirici yani, bu yastan sonra böyle bir ise kalkistiginda greenaway'in yaninda buldugu isimler: kathy bates, vincent gallo, franka potente, isabella rosselini. hatta harrison ford'un bile ismini gördüm bir yerlerde.

    sonuc olarak tamamlanmis hali icin binbir kaynaga basvurmak gerekecek ve bana kalirsa ticari olmayan bir kült yapima dönüsecek; eger sinemada bir devrim yasanacaksa bunun arkasindaki isim olacagi kesin gibi görünen greenaway sayesinde senelerden beri duydugumuz sinema konusundaki en heyecan verici gelisme, imho.
  • projenin ilk filmi icin (bkz: the moab story)
  • (bkz: hugerizm)
  • day 1. dreamt of traveling alone and meeting women who would love his body.
    anlat anlat heyecanli oluyo peter abi.
  • greenaway'in greenaway filmi çekenlere dokuduğu yeni dalga. çekinmeden geçiniz. saatlerinin sonunda, dünya her nasılsa tazeleniyor. incelikli gürültü diye gözümüze soktuğu talsa looper *: altın bukleli, beyaz tenli, tarih meleğinden bozma seviyeli müebbet. greenaway greenaway zekasını yendiği için yine mümkün mertebeyi atlıyor. şimdi, bir tür sınırdayken yapacakları da kedilerimizi öldürüyor, desem abartmış olacağım.

    bardağın yalnızca bardak olma ihtimali kutlamaları, aşkabat.
  • greenaway kişisi çantaların her birine ayrı dvd çıkaracak imiş, elbette biz bu filmin o sıra sıra dvd'lerinden sebeplenemeyeceğiz....
  • bölüm 2 için (bkz: vaux to the sea)
    bölüm 3 için (bkz: from sark to the finish)
  • peter greenaway bir söyleşisinde sinemanın yirminci yüzyılda daha emekleme dönemini tamamladığını, asıl sinemanın önümüzdeki yüzyılda çekileceğini belirtmişti. gerçek sinemanın öncüleri olarak da lynch'in kısa filmlerini, wenders'in ve herzog'un ilk dönemlerindeki filmlerini örnek veriyordu. tulse luper'in çantaları üçlemesi greenaway'in "asıl sinema yapıtı" derken neyi kasettiğine bir parça daha ışık tutuyor. üçleme greenaway'in kendi dünyası, bizim de yer aldığımız gerçek dünya ve tabi ki kurgulanan tulse luper'in yer aldığı dünya arasındaki sürekli göndermelerle zenginleşip türler arası bir yere taşımayı biliyor kendisini. özellikle ikinci film pek bir heyecanlandırmıştır kendisini seyretme fırsatı bulan sinema severleri.
hesabın var mı? giriş yap