*

  • yorumlarina saygida kusur etmedigim, etsem bile sessizce homurdanip ustelemedigim roger ebert in de 2000 yilinin en iyi 10 filmi arasinda gostermesinin gazi ile cuma aksamimi ayirip gittigim bu filmden ogurerek ayrildim.

    patrice leconte, tango isim, 1993 tarihli filminden hatirlayip hatirlamamak tamamen sizin hafizliginiza ve insafiniza kalmis bir yonetmen olarak, "ne yapsam da sanatsal olsam" demis, antin kuntin kamera harteketleri, acaip bir key, acaip bir durusla, delice kur yaptiginiz hatun anlattiginda bile esnemenize hakim olamayacaginiz bir konudan film yapmis. hic de iyi yapmamis.

    oncelikle orange 88 filtresi unutulmus gibi masmavi bir ortam sunmus bizlere patrice. simdi sanmayiniz ki goruntu cirkin, rahatsiz ediyor. etmiyor, bilakis guzel, amma velakin butun filmin bu maviliginin son filmlerinde israrla kirmizi giydirilerek soguk-sicak renk kontrastndan bambaska bir insan ozelligi olusturmak istenen juliette binoche icin kullanildigini anlayinca soyle bir eeeeeh cekiveriyorsunuz.

    cingeneler zamani ve underground gibi supper filmlerinden hatirlayacaginiz, ve hatirlamamaniz tamamen sizin denyo oldugunuzu gosterecek emir kusturica, bu filmde dugun salonunda israrla gobek atmak uzere piste davet edilmis elti gibi kamera onunda kafasini egmis durmus, etrafa bakiniyor. ben bi ara "boynu mu tutulmus, ensede yumruk ebadinda kulunc mu cikmis da bu adam durmadan gozunun akini gostere gostere kafayi onune egip duruyo?" diye merak icinde kaldim. sonradan idrak ettim ki yaptiklarindan pisman adam roluymus o(ya da bu filmde ne isim var benim pismanliginin yansimasi bilemiyorum). velhasil kelam emir agabey boyle kafayi egdi durdu butun film boyunca, bizimde boynumuzu bukuk kodu."dik dur kambur durma" diye bagirasimiz geldi.

    filmin tarihi kurgusunda ki bolukluk porcukluk "buralari da siz biliyosunuz zaten" denilerek yapim yeri fransiza yonelik anlatimi yetmiyormus gibi, kisisel iliskilerde bizim bilmemize olasilik imkan olmayan detaylar da anlatiliyor gibi yapilip, montajda kurguya oturtulamayip sallanmis. albayin nevresim koklamasi, kadinin cocugu olmamasiyla ilgili cekincesi havada asili armut gibi side plotlari olusturmus, ayiya hitab etmis.

    kamera ile yapilan zengapliklar, albaya sinsi hava vermek icin mi gizem katmnak icin mi neden kullanildigi belli olmayan dutch anglelar, zoomlar kuuyrugunu sallayip havalayarak kendi cevresinde donen kopegin anlatimiyla "bize birsey anlatmak istiyor galiba?" modeli gerginlik yaratmaktan oteye gidememis. allah agiz vermis dil vermis be guzelim, ne diye kuyruk salliyosun, salya akitiyosun? diye sorasim geldi.

    neticede pek kotu film, pek dekman film olduguna kani oldum, cuma aksamimin pic olmasiyla hirs kupune donustum, patrice ile henuz irtibata gecemedigimden sizlere aktarayim dedim elektrigi.oyle iste.eee?

    tamam bitti, gidin.
  • patrice leconte'un muhtesem filmlerinden biri.
    juliette binoche ve daniel auteuil harika uyumu ve ilk defa oyunculuguna sahit oldugum emir kusturica'nin performansi ovguye deger. ingilizceye widow of saint-pierre, dilimizde ise saint-pierre dulu olarak isimlendirlimistir.
    detayli bilgi icin: http://us.imdb.com/title?0191636
  • atilla dorsay beyefendi ve alin taşcıyan hanımefendinin trt 2 de sundukları sinema büyüsü kuşağında 25 ocak tarihinde verdikleri süper film.
  • moskova film festivalinde, rusya film tarihçileri derneği, film eleştirmenleri ve seyircilerin birlikte verdikleri ödülleri toplamış patrice leconte'nin muhteşem filmi. (bkz: the widow of st. pierre)
  • son on dakikasiyla insani hickiriklara bogan* , juliette binocheun her agladiginda icinizin biraz daha ezilmesine sebep oldugu, daniel auteuil un canlandirdigi karisini seven ve sevgisinin arkasinda duran yuzbasi karakteriyle bir parca da olsa insana umut verdigi cok ama cok guzel patrice leconte filmi.
  • bugün tv8'de izleme şansı bulduğum, keşke orijinalini yayınlasalardı diye hayıflandığım çok güzel ve etkileyici leconte filmi. her daim kendimden geçerek izlediğim iki oyuncu dışında (binoche ve auteuil), kusturica da iyi oyunculuğuyla şaşırttı beni.
    yüzbaşı ve karısı madam la arasındaki ilişki derinden etkiliyor insanı.
    madame la ve mahkum arasındaki tanımlanamaz ilişki ise bir o kadar sarsıcı.
    pek çok temanın yanısıra, çokça aşka dair bir film aslında.
  • emir kustirica yönetmenliğindeki saint pierre dulu adlı filmin orjinal adı. sarhoşken birini öldüren iki adamın yargılanmasını ve sonunu anlatır. bunlardan biri halkın sevgisini kazanır ama kendisini bekleyen son engellenemez. e anlatıverdim ama izleyin yine de.
  • bir garip aşk hikayesi. juliette binoche'un trois couleurs - bleu'den sonra en etkileyici rolü bence.
  • onurlu insanların onurlu duruşunu ve onurlu aşkını anlatan en iyi film....
hesabın var mı? giriş yap