• izledigim en ilginc belgesellerden biridir.
    https://www.imdb.com/title/tt7664504/

    dogum sonrasi terkedilmis olan ucuzler, 5-6 aylikken bir evlatlik ajansi ile farkli ailelere verilirler. ancak bu kardesler, 19 sene sonra karsilasir birbirlerini bulurlar. ulkede gazete tv programlarina cikarlar. meshur olurlar, bu inanilmaz hikaye ve tesaduf herkesi sasirttigi kadar onlarin da hayatlarini degistirir.

    ancak sonrasinda ogrenilir ki, bir psikologun, washingtondaki bazi lobilerden ve yahudi aile kurumu gibi olusumlardan aldigi sermaye ile yurutulen, ikizler ve ucuzlerin farkli aileler ile buyumelerine dair bir deney olduklari anlasilir. hatta deneklerin gercek anne babalarinin, sizofreni ve depresyon gibi mental hastaliklara sahip olanlardan secilmis oldugu gibi varsayimlar da vardir.

    cok ama cooook ilginc bir belgesel. duygusal kisminin etkileyiciligi kadar, bilimsel ve hukuki anlamda da, inanilmaz ilgi cekici. mutlaka izlenesi. hele ikiz ya da ucuzseniz, bence kesin izlemelisiniz.
  • bir insanın karakterini oluşturan genetik mi yoksa çevre midir diye yapılan araştırmayla ilgili harika bir belgeseldir. izlerken bir ara kapana kısılmış hissettim açıkçası çünkü her şey baştan belliymiş gibi bir algı oluştu, sonuç olarak bir karara varamadım. umarım araştırmanın sonuçları 2066'dan önce açıklanır.
  • bugüne kadar izlediğim en sarsıcı belgesellerden biri sanırım. bari dökümanlar paylaşılsa da 2066 beklenmeden, bunca acıya biraz da olsa değse.
  • başarısını kurgusuna borçlu olan belgesel. üçüzlerin hikayesine odaklanarak izleyici içine çekse de asıl konusu yapılan deneylerin etiği ve nature-nurture tartışmadır. ancak izleyiciyi kendine çekme çabası bu konuları üçüzlerin hikayesinin gerisinde bırakmıştır.

    ayrıca insan düşünmeden de edemiyor acaba o belgeler yayınlansaydı neler öğrenebilirdik diye.
  • 1980 yılında 19 yaşındaki new yorklu bobby üniversiteye başlıyor. daha ilk gününde, kampüste karşılaştığı insanların kendisine gülümsediğini ve "yaz tatilin nasıl geçti" diye sorduğunu görünce, önce "buradaki insanlar ne kadar sıcak kanlıymış" diye düşünüyor. ancak herkesin ona "eddie" diye hitap etmesi biraz kafasını karıştırıyor. sonradan ortaya çıkıyor ki, doğumda annesinden ayrılan ve bir aileye evlatlık olarak verilen bobby'nin meğer eddie adında bir ikizi varmış ve o da başka bir aileye evlatlık olarak gitmiş. bu iki kardeşin 19 yıl sonra birbirlerini tesadüfen bulmaları tabii olay oluyor ve gazeteye haber olarak çıkıyor. asıl büyük sürpriz, david adında başka bir gencin gazetedeki haberi görmesiyle başlıyor. haberdeki fotoğrafa bakan david "aa bunlar ne kadar da bana benziyor" diyor ve diğerleri ile buluşmaya gidiyor. evet bildiniz, kardeşler ikiz değil üçüzmüş. daha önce sadece yerel basınla kısıtlı kalan haber, iş üçüze dönüşünce tüm ülke çapında patlıyor. üçüzler haber bültenlerine, talk show'lara çıkıyor, dergilere kapak oluyor. önceleri bu şan şöhretin tadını çıkaran, gençliğin de etkisiyle zevküsefaya kendilerini bırakan üçüzler, daha sonra ailelerinin araya girmesiyle neden doğumda birbirlerinden ayrıldıklarını araştırmaya başlıyorlar. ve korkunç gerçekle yüzleşiyorlar. seyir zevkinizi bozmamak için bundan sonrasını anlatmayayım, ne kadar az bilirseniz o kadar iyi, ama filmimiz asıl bu noktadan sonra başlıyor.

    ingiliz belgesel yönetmeni tim wardle kişiliğimizi oluşturan faktörler üzerine etkileyici bir yapıma imza atmış. üçüzlerin inanılması zor ama gerçek hayat öykülerini aktarırken, etkili araştırmacı gazetecilik yeteneğini güçlü bir hikaye anlatma becerisi ile birleştirmiş. ilk dakikaları haber bültenlerinin sonlarında verilen "ilginç haberlerle dünya turu" tadında ilerleyen film, yavaş yavaş bol katmanlı bir psikolojik gerilime dönüşüyor. en sonda ise üçüzlerin üzücü hikayesi yüreğimizi burkarken, sevgi dolu bir ailede yetişmenin, duyarlı birer anne-baba olmanın müthiş önemini daha derinden anlıyoruz. işte o anlarda türkan şoray'ın "sevgi neydi, sevgi emekti" sözleri kulaklarımızda çınlıyor.
  • --- spoiler ---

    doğduğun yer mi, yoksa doyduğun yer mi ?

    1950'ler ile 1960'ların arasında başlayan psikolojik bir araştırmanın hikayesi ile karşımıza geliyorlar. yahudi soykırımından kaçan avusturyalı freudian psikolog peter b. neubauer ve viola w. bernard, yahudi çocukları evlatlık veren bir kurum ile beraber yaptıkları muhtemelen devlet destekli bir çalışmanın gizlediklerini açığa çıkmasını güzel bir kurgu ile izliyoruz. üçüzlerin tek tek hikayesi ile başlayan daha sonra bir araya gelişleri ve yaşadıkları zorluklar problemlere değindikten sonra olayın aslında bir psikolojik çalışma olduğu hatta sadece üçüzler ile sınırlı kalmadığını öğreniyorsunuz. konunun ana ekseni her ne kadar üçüzler üzerine kurulmuş olsa da aslında doğum esnasında kaybettikleri bir kardeşlerinin de olduğunu bilmemeleri konunun ne kadar uzun süre örtülü kaldığını gösteriyor.

    tim wardle aşırı iyi bir belgesel çekebilecek malzemeye sahipmiş kanımca becerememiş yani konuyu daha iyi ele alabilir, daha objektif bir belgesel sunabilirdi. en son the jinx the life and deaths of robert durst belgeselinde de aynı teknikler kullanılmıştı ama bu belgesele bu teknik pek gitmemiş, belgeseldeki gazetecinin dediği gibi şaşırtıcı olan belgesel, inanılmaz olmanın kıyısından dönmüş.

    mendel çaprazlamalarında kullanılan fasülyelerin tadı mı baskın çıkmış, yoksa fasülyelerin yetiştiği seranın mı baskın çıktığını sorgulayan bu belgesel "nature vs nurture" kapışmasına cevap arıyor gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var?
    --- spoiler ---
  • nature vs nurture sorusuna yanıt arayan belgesel. karakterimizi oluşturan, bizi biz yapan şeyler doğuştan mı gelir yoksa yetiştirilme tarzımızın bir sonucu mudur? yapım, birbirlerini 19 yılın ardından bulan üçüzlerin dramatik hikayesini anlatarak bizi de bu sorunun cevabını bulmaya teşvik ediyor. belgeselin sonunda bu iki unsurdan biri diğerine göre öne çıkarılıyor ama benim kanaatime göre dikkate alınması gereken ikiden daha fazla varyasyon mevcut. bu soruya doğru bir yanıt alabilmemiz için hem genetik hem de psikoloji biliminde birkaç fersah daha yol almamız gerekiyor.
  • güzel hazırlanmış ama sanki bir şeylerin eksik kaldığı belgesel. belki daha fazla uzman görüşüne yer verilebilir, konunun etik tarafı ele alınabilirdi. yine de herkesin izlemesi gereken bir dokümanter.
  • life is stranger than fiction :)
  • imdb puanı 7.7 ancak bence 8.5 puanı haketmektedir. vakit kaybetmeden izlemenizi tavsiye ederim.

    --- spoiler ---

    tüyler ürperten gerçek bir hayat hikâyesi... genç robert "bobby" shafran’ın yolu bir gün üniversiteye düşer. herkesin kendisini tanıması, hatta farklı bir isimle seslenmesi karşısında ne yapacağını bilemeyen shafran’ın başına oldukça unutulmaz bir olay gelir. aynı üniversitede okuyan eddy galland’a birebir benzediğini fark eden shafran'ın şaşkınlığı bununla da kalmaz. işler eddy ve bobby’nin başka bir kopyası devreye girince iyice karışır. bu sayede, bobby, eddy ve david'in doğumda ayrılarak, ayrı yaşamlar sürdüren üçüzler oldukları ortaya çıkar.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap