• toplumun bireyler icin bir genelleme oldugunun farkinda olan bir insan bunu soyleyebilir, ne de olsa toplum bireyleri tek tek ele almanin zorluklari nedeniyle olusturulmus soyut bir kavramdir
  • margaret thatcher'a ait meşhur sözün tamamı için:

    "çoğu kişinin bir sorunla karşılaştığında hükümetin bunu çözmesi gerektiğini düşündüğü bir devirdeyiz bence. "bir sorunum var, yardım almalıyım." veya "evsizim, hükümet bana ev versin." diyerek kişisel sorunlarını topluma mâl ediyorlar. biliyor musunuz toplum diye bir şey yoktur aslında. erkek ve kadın bireyler ve aileler vardır. hiçbir hükümet bireyler olmadan birşey yapamaz. bu sebepten insanlar önce kendi başlarının çaresine bakmalıdır."
  • muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. önce bireysel çaba gerekir, sonra diğer insanlardan, sivil toplum örgütlerinden veya hükümet, devlet vs destek alınması gerekir. herkes topu topuma, devlete, karşıt görüşe, muhalefete, ona, buna atınca sorunların hiç biri çözülmüyor.
  • buna methodological individualism deniyor.

    tabi methodological individualism zaman içinde yerle bir edilmiş bir düşünce , sebebi de sosyolojideki micro-macro bariyerine takılması sebebiyle bireyler arasındaki etkileşimi hesaba katmamış olması.

    nedir bu micro macro bariyeri? tıpkı atomaltı parçacıklarının atomların davranışının sebebi olmasına rağmen atomların bir aradayken sergiledikleri davranışları atomaltı fiziği ile değil de kimya ile açıklamamız gibi çok sayıda insan bir aradaykenki davranışlarının da bireylerin kişisel tercihleri ile değil toplum dinamikleriyle açıklanabilmesi.

    insanların başka insanların davranışlarına bakarak hareket ettiği defalarca kanıtlanmış bir şey, mesela çiftlik bank olayını ele alalım. hatırlarsanız orada röportajlarda "bu kadar insan yanılıyor olamaz" diyen bir teyze vardı.

    şimdi şu senaryoyu düşünelim, diyelim ki 100 kişinin katıldığı bir çiftlik bank tanıtım konferansı yapıldı ve katılımcıların her birinin düşüncesine göre kendisinden önce "x" sayıda insan katıldıysa "bu kadar insan yanılıyor olamaz" diyerek kendisi de katılıyor ve konferanstakilerin her biri 0'dan 99'a kadar kendisinden önce katılmış insan görme isteği var ve herbirinin farklı bir sayı.

    bu durumda mesela mahmut bey'in eşiği çok düşük olsun, hiç öyle başkasının fikrini falan sormadan ilk kişi olarak dijital tavuk satın alıyor.

    sonra leyla hanım var, leyla çok hırslı biri ama bir işe kalkışmadan önce bakar bakalım başkası da bunu yapıyor mu diye. mahmut'u gören leyla da dijital keçi satın aldı

    sonra vehbi bey'in olayı trendleri erken yakalaması, o 2 kişinin katıldığını gördüğünde kendisi de hemen bir dijital inek satın alıyor.

    fatmalar, erhanlar buraklar derken dursun da kazanan tarafta olmayı seven biri, o 50 kişinin katıldığını görünce kendisi de çoğunluğa uyup hemen imzayı atıyor.

    bu böyle böyle fahriye hanıma kadar devam ediyor, fahriye hanım sağlamcıdır ve anca toplantıdakilerin tamamının dijital hayvan aldığını gördükten sonra "bu kadar insan yanılıyor olamaz" diyerek kendisi de yatırımını yapar.

    peki ya dursun bey toplantıya gelmemiş olsaydı ve onun yerine 2.ci bir 49'cu olsaydı? o zaman çiftlik bank o toplantıdan 100 üye değil de 49 üye kazanarak çıkmış olacaktı. kişilerin 100'de 99'u aynı kişiler ancak bu defa yarısı çiftlik bank'a katılmadı. nasıl oluyor bu? şöyle oluyor, toplum denen bir şey var ve bu toplum bir topluluktaki bireylerin etkileşimi ile ile meydana gelir. yine bu sebeple birden bire trileçe tüm çıtır kızların en sevdiği tatlı oluverir, kızlar aynı tatlı aynı ama birbirini gözlemleyen kızlar bir gün trileçeyi keşfeder.

    aynı şekile toplumsal trendler bireylerin veya ailelerin izolasyonda yaşadığı varsayımı ile açıklanamaz, toplum yoktur sadece aileler ve bireyler vardır denemez.
hesabın var mı? giriş yap