*

  • ing. trepanation
    ruhsal hastaliklarin tedavisi ile ilgili olarak tarihte bilinen en eski yontemlerden biri. bas agrilarindan yakinan ya da epilepsi krizi gecirdikleri sanilan hastalarin tedavisi icin uygulanan ilk cerrahi islem. tastan yapilma araclarla hastanin kafasinda yuvarlak bir delik acarak buradan rahatsizlik veren kotu ruhun cikabildigine inaniliyordu*.
  • (bkz: penetrasyon)
  • kafatasinda delik acma islemi. m.o 5000 yillarinda ucu sivri mizragimsi tahta ile yapilan bu operasyon, hastaligin kafatasindan cikabilmesi icin uygulanirmis. arastirmacilara gore kafasi delinen insanlar yasamlarini yitirmemisler lakin geriye kalan omurlerini nasil gecirmisler bilinmez.
  • kafatası delgi ameliyatları, modern bilim öncesi dönemler insanlar tarafından sıkça uygulanmıştır. yaralanma ve hastalıklar bu işlemle iyileştirilmek istenmiştir. savaşlarda kafatasına alınan darbeler, derin yaralanmalara yol açıyordu. bu nedenle kişinin yaşaması için o çağda trepanasyon ile temizlenmesi gerekiyordu. delgi ameliyatları, anadolu'da osmanlı döneminde de yapılıyordu.
  • trephining de denilen bir tedavi yöntemi. hastanın kafasını taşlayarak yapıldığı da bilinir.
  • serbest çağrışarak (bkz: triple penetration)
  • ilk uygulamasının aksaray sınırları içinde bulunan aşıklıhöyük 'te ele geçirilen bir bayan kafatasına yapıldığı tespit edilen tedavi yöntemi. 10 bin yıl öncesine tarihlenen bu operasyon izleri, bilinen en eski cerrahi müdahale olarak tarihteki mümtaz yerini almıştır.

    bilimadamları, dimağlarda oluşacak bazı soru işaretlerini gidermek için radyoskopik ve makroskopik incelemeler yaparak kafatasındaki çok düzgün küçük yuvarlak deliğin, cerrahi bir operasyon sonucu oluştuğu ve 'trepanation' adı verilen beyin ameliyatının yapıldığını kanıtlamışlardır.
  • yunanca doğmak anlamında olan "trypanon" kelimesinden türemiştir. kafatasından bir kemik parçası alınarak kafatasının açılması esasına dayanan bu uygulama tarih öncesi çağlardan bu yana uygulanmaktadır. fransa'da bulunan, trepanasyon uygulanmış en eski beden örneğinin ve kafatasının neolitik zamanlara ait olduğu ve 7.000'den fazla yaşında olduğu düşünülmektedir.

    eski uygarlıkların neden bu uygulamaya yöneldikleri hakkında değişik spekülasyonlar bulunmaktadır.

    - bazı antropologlar trepanasyonun batıl ritüellerin bir parçası olarak yapıldığını düşünmektedirler.
    - diğer araştırmacılar, baş ağrısı, epilepsi, hidrosefali ve ruhsal bozukluklar gibi hastalıklar için bir tedavi prosedürü olarak kullanılmış olduğuna inanırlar.
    - bu uygulamaların birçoğunun, muhtemelen kötü ruhların kaçırılması için bir geçiş yolu sağladığı düşünülmüştür.

    eski mısır'dan, çinlilere, romalılardan yunanlılara kadar birçok farklı kültürde değişik şekillerde ortaya çıkmıştır. örneğin, inka kültüründe, trepanasyon tumi adı verilen bir tür bıçak kullanılarak gerçekleştirildi. hastanın başı cerrahın dizlerinin arasına sıkıca alınır ve keskin parçası çakmaktaşı ya da bakırdan oluşturulan tumi bıçağı, kafatası yüzeyi boyunca geri ve ileri sürülürdü. bunun yanı sıra, onikinci yüzyılda arap cerrahlar tarafından kullanılan, kafatasında küçük delikler açmak ve ortadasından yuvarlak bir parça kemik çıkarmak amacı ile delici, sivri, mızrak biçimli bir alet kullanılırdı.

    anadolu'da ise i.ö 8.yy'a dayanan aşıklı höyük'te bulunmuş olan bir kadın bedeni de, bir trepanasyon uygulamasına dair izler taşımaktadır. buradaki uygulama da, gene kafatasının belli yerlerinde delikler açmak sureti ile gerçekleştirilmiştir.

    anadolu'da uygulanan transperasyonun nedenleri arasında yine,

    - baş ağrılarını gidermek,
    - epilepsiye çare bulmak,
    - kafatası içindeki basıncı hafifletmek,
    - travma sonrası kan ya da cerahat birikmesini önlemek,
    - kafatası kırıklarında kemik parçalarını temizlemek,
    - kötü ruhları defetmek

    gibi nedenlerin olduğu düşünülmektedir.

    fakat burada üzerinde durulması gereken nokta, trepenasyonun sadece canlılar üzerinde değil, aynı zamanda ölülerin de üzerinde uygulandığıdır. trepanasyonun ölüler üzerinde uygulandığının bir örneği, ingiltere'de genç kız ve erkeklerin güzelliğinin, ölmüş birinin kafatasından alınan parçayı taşıyarak korunabileceği inancı gösterilebilir. anadolu'da da örneklerine rastlanan ölüler üzerindeki trepanasyon uyguluması, büyük ihtimalle bu uygulamanın tıp dışı nedenlerle de yapılmış olabileceği sonucunu doğurabilir. başlıca nedeninin ise, ölü insanın kafasının içinde var olduğu farzedilen kötü ruhun, açılan delikten dışarı çıkacağı inancıdır.
  • saçmasapan yani normlara aykırı davranan insanlara kafayı yemiş deriz. bu elbetteki mecazi bir anlatımdır zira hiç kimse kendi kafasını yiyemez.oysa yüzünde mutlu bir ifadeyle dolaşan insanlara kafayı delmiş demeyiz.elbette her mutlu insan kafayı delmemiştir ama delebilmişlerin mutlu olduğuna şüphe yok.

    trepanasyon (kafa tasından parça çıkarmak) milattan önceki dönemlerde bile uygulanan oldukça yaygın bir tedavi yöntemi.ortaçağda delilerin kafasındaki şeytanı dışarı çıkarmak için sıklıkla bu yönteme başvurulmuş.gerçekten şeytanın dışarı çıkmasını sağlıyor mu bilinmez, ama kafatasının matkaba benzer bir aletle delinip bir parçasının çıkarılmasıyla kafa içi basıncının düştüğünden insanın rahatladığı kesin.
    1960'lardaki "psychedelic" hareketiyle birlikte kafayı delenler tekrar ortaya çıkmaya başladılar.zihin ve beden arasındaki ayrılığı gidermek için bu yönteme başvuran ve kendi kafasını kendi delen ilk kişi bart huges'tir.huges o tarihte bilimsel açıklamalarıyla oldukça ünlüdür ve bad tripten kurtulmak için, lsd atarken şeker ve c vitamini tüketilmesi gerektiğini de ilk o keşfetmiştir.
    tepetaklak durarak ya da soğuk sudan sıcak suya girerek aniden kan basıncını arttırmak, böylece beyne daha fazla kan gitmesini sağlamak gibi geçici yöntemlerin yerine trepanasyonun çok daha etkili olduğunu keşfeden huges, lokal anestezi, elektrikli matkap ve neşter kullanarak kafayı delmişti. joey mellen ise ancak üçüncü girişiminde kafayı delmeyi başardı.yazdığı bore hole adlı kitapta, operasyondan sonraki ilk dört saatte özgürlük ve rahatlama duygusunun nasıl tüm bedenini sardığını ve daha sonrada hep bu duygularla yaşadığını anlattı melen..
    operasyon sırasında yanında olan ve ona yardım eden (mesela matkabı fişe takan) amanda fielding ise kendi trepanasyonunu filme çekerek, delik kafayla verdiği konferanslarda izlettirdi.
    tüm bu insanlar rahatlamak ve dünyaya gülümseyerek bakmak için delmişlerdi kafalarını. ama trepanasyon delileri ve dahileri işlevsiz bırakmak için yani içlerindeki şeytanı kovmak için kullanılmıştı.
    yalnızca beynin içindeki basınçtan değil, vücuttaki herhangi bir mikroptan bile şeytan sorumlu tutulmuştu.1500'lü yıllarda hastalıkların insandan insana, havadan ya da eşyadan insana bulaşabildiği de ortaya çıkana dek milyonlarca insan ateşi yükselip titremeye başladığı için yakılmıştı bile.veba salgınlarında yakılan onbinlerce insanda
    cabası.
    neyseki matkap kullanmadığı halde kafatasında delik olan bir sürü insan var etrafımızda ve hayat onlar sayesinde hala yaşanmaya değer.
  • tıp tarih boyunca insanlık hayatında en önemli ve üzerinde en çok çalışılan koulardan biri olmuştur. günümüzde gelinen nokta ise akla hayale zor sığdırılacak bir bilgi birikimi ve teknoloji yardımıyla hemen her konuda gelişmiş ve sürekli gelişmekte olan bir bilim dalı. bu kadar büyük bir disiplin doğaldır ki alt departmanlara ayrılmıştır. pediatri, iç hastalıkları, onkoloji gibi disiplinler barındıran tıbbın en ilgi çekici bölümlerinden biri de kuşkusuz cerrahidir. peki günümüzde yüz naklinin bile yapılabildiği bu alanın tarih öncesi devirlerdeki ilk uygulamaları nelerdir?

    neolitik devirde ortaya çıkan büyülü cerrahi operasyon trepanasyon tarih öncesi çağların en ilgi çekici cerrahi yöntemi belki de. neolitik dönemde insanın taşları işlemeye ve günlük hayatında kullanmaya başlaması cerrahi aletlerin de yapımına yol açtı. tarih öncesi tıbbi teorilerden sonuncusu olan büyücülük tıbbına göre kabilenin lideri aynı zamanda din temsilcisi, büyücü ve doktor idi. kabile lideri tarafından gerçekleştirilen trepanasyon da bu dönemde ortaya çıktı.
    peki trepanasyon nedir? ne amaçla ve nasıl uygulanıyordu?
    eğer bir insanın içine kötü ruh kaçtıysa, bu insan doğa güçleri tarafından cezalandırılmış kötü bir insan kabul ediliyordu. aynı şekilde eğer bir insanın kronik bir hastalığı varsa içinde kötü ruh vardır ve acilen bu kötü ruhun çıkarılması gerektiği düşünülüyordu. bu kişilerin kafatasına işlenmiş cerrahi taşlarla bir delik açılıyor, kötü ruhun açılan deliği kullanarak uzaklaşması bekleniyordu. sizin de tahmin edebileceğiniz gibi trepanasyon uygulanan hastaların büyük bir çoğunluğu yaşamını yitiriyordu. kurtulan birkaç insan ise ömür boyu felçli kalıyor ya da epilepsi oluyorlardı. bu kadar çok hastadan birkaç kişinin kurtulması sıradan bir olay değildi tabii. bu cerrahi operasyonun tabanında dinsel inanç bulunduğundan, trepanasyondan kurtulan felçli insanlar da kutsal insanlar olarak kabul edilmişler, kitleler arkasında saf tutmuş hatta bu kutsal insanlar için tapınaklar bile yapmışlardı.
    sadece neolitik dönemde değil, birçok uygarlıkta da görülmüştür trepanasyon. örneğin; köleliğin başladığı babillerde cerrah kralın kölesi ve trepanasyondan sorumlu kişiydi.

    trepenasyon binlerce yıl sürdü. m.ö. 460-377 yılları arasında yaşamış hipocrates aslında epilepsinin kutsal bir hastalık olmadığını, aksine tehlikeli bir operasyon olan trepanasyonun sonucu olduğunu açıkladı. daha sonra tıbbın ilerlemesiyle popülaritesini yitiren bu cerrahi uygulama ilginç bir yöntem olarak tarihte yerini almış gibi görünse de günümüzde beyni etkileyen kafa yaralanmalarını tedavi etmekte hala kullanılıyor.
hesabın var mı? giriş yap