*

  • basbakanlik insan haklari kurulu tarafindan ortaya atilan, ici bos bi kavramdir. azinlik sorunun cozumunun yanindan bile gecemez. ayrica : #6528873
  • kanımca bu kavram, türkiye'deki bir dizi sorunun, temel çözüm anahtarıdır.

    yaşadığımız ülkede, kimliklendirme açısından, kavramsal, kilit bir sorun var. bu yapılmış bir tercihten kaynaklanıyor ve bu tercih zamanında anlamlı olsa da şu anda çok da belirleyici değil ve hatta götürüleri, getirilerinden bin kat daha fazla olan, adeta dayatma haline gelmiş bir tanımlandırma. ve sadece bir inat uğruna korunuyor gibi gözüküyor, tabulaştırılıyor.

    anayasamızda "türk" tarifi herkesi kapsayan vatandaş kimliğiyle örtüştürülüyor. burada, "türk" olarak yapılan basit bir tarif olduğu, ama her azınlığın kendi kültürüyle yaşayabileceği sürekli söyleniyor. üst kimlik olarak tarifi yapılmış bir türk kavramının, türk adetleri ve yaşama biçimlerini beyaz, diğer tüm yaşama biçimlerini, türk olana benzediği oranda gri ve siyah yaptığı zaman, ortaya çıkacak durumun bağdaştırıcı, birleştirici bir tarif olacağı iddia ediliyor. kendimize türk dememizle bütün sorunlar çözülecek, makedon ve beyaz tenli olanlar sarı türk, lazlar büyük burunlu türk, kürtler esmer türk, ermeniler ermeni türk filan olacaklar. ama bir yandan kapıyı kapatınca, evde, dernekte, lokalde, "aman bre deryalar" dinleyip, "aman iyi ki buradayız ve kendimize türk diyoruz" diye haykırıp, "aslında sırplar iyi adamlardır, benim halamın teyzesinin amcaoğlu sırptı ve şerefsizdi ama iyi çocuktu" diye dede diyaloglarına muhattap kalacağız. büyük toplantılarda göğsümüzü gere gere türk'üm diye haykırınca, birleşik tek kültürlü ulusun çocuklarının başarı hikayeleri anlatılacak. hangi milletten olursa olsun, "bir türk dünyaya bedeldir" değil mi?

    peki yasa önünde türk, yasa arkasında misal makedon olduğumuz bir durumda, saygın ve ortalama yaşama hakkımız nasıl elimizden alınıyor. diğer kültürlerin, vatandaşların kendi kültürleri neden bir alt kültüre indirgeniyor. bunu söyleyen çoğu kişinin, bir türkiye vatandaşı olarak, türkçe öğrenmekle, türkçe bilimsel çalışmalar yapmakla, hatta kendi dilini unutmakla bile bir derdi olmamasına rağmen rahatsızlık duydukları ve ortak olamadıkları bir durum var. saygın bir vatandaş, türkçe konuşan bir vatandaş olarak, türk kültürü yerine, başka birisi olma, dünya vatandaşı olma hakkının elinden alınması rahatsız ediyor çoğu kişiyi. bu rahatsızlığı hissedenler arasında da büyük bir çoğunluk zaten türk.

    sürekli bir kimlik gerginliği, sürekli tek dilliği koruma çabasının rahatsız edici mübadalesi ve sürekli kendinin ne olduğunu konusunda kendini rahat hissetme duygusunun yokluğu, ortak kültür diye dayatılan ve şizoid olan bir disiplinci, totaliter yaklaşım...

    türkiyelilik bizim tüm kültürel çatışma gerilimimizi rahatlatacak ortak kelime, kültürel belirleme fetişizminden kurtulunacak bir rahatlamayken, illa inat ediliyor teklik konusunda. saygın ve kendisiyle barışık vatandaş olma hakkımız tüketiliyor.

    kaybettiğimiz zamana yazık değil mi?

    (bkz: #9547408)
  • bizim tarih okumadığımızı yada okuduğumuz tarihten bişey almadığımızı gösteren kavramdır. aynı kavramı yaklaşık bundan bilmemkaç yüzyıl önce osmanlıcılık adı altında çıkaran o zamanın sevgili aydın ve devlet adamlarının ortaya attığı bu fikir tutmamıştır. nedeni pek çok olmakla beraber başlıca; 7/24 aralıksız çalışan ajanlar ağızlarına bal değdirilip kavanoz gösterilen azınlıklar ve daha da kötüsü saçma sapan bir yönetim vardı. aslında bakıldığında gayet güzel mantık olarakda kulağa hoş gelen bir fikirken bu fikrin tutmaması ardından daha kötü olanları ümmetçilik turancılık vb... kavramları getirmiştir. bu basit tarih kitabından alınan kısımdan sonra bikaç yüzyıl sonrasına bakıyoruz. günümüz türkiyesi ve sevgili başbakanımız recep tayyip erdoğan sorunlar gayet benzer nedenler de gayet benziyorlar. ve de ne yazıkki işin komik yanı çözümde aynı. daha önce denenmiş ama olmayan bişeyi günümüz başbakanı ısıtıp önümüze koyuyor. gerçektende zamanımıza yazık yaptığımız hatalardan ders almadan geçirdiğimiz günlerimize yazık. osmanlı bu hatayı yapabilirdi sonuçları bilmiyordu ama sonucu belli olan bişeyi bi daha deneyen devlet büyüklerimizin yapması bana biraz zaman kaybı gibi geliyor
  • "türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmak. bu sınırlar içinde, bu topraklarda yaşamak" diye tanımlanan şey bizzat mustafa kemal tarafından şöyle tanımlandığından (kendi el yazısıyla) http://img240.imageshack.us/…07/millettanimiha6.jpg , gerek duyulmayan bir tanımdır türkiyelilik.

    ha aramızda kafatası ölçüsüyle türk ve türk olmayan belirleyenler yok mu, mutlaka vardır, olacaktır da. ama biz onlara modern tabirle marjinal diyoruz, rejimin savunucusu değil. zaten onlara göre herkes düşman ve hayal ürünü bir "yüce türk" kahramandır. ve yüce ülküleri içinde seni, beni hepimizi ortadan kaldırmak vardır. oh ne ala..

    son söz olarak; "türk olmak" türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmaktır, böyle belirlenmiştir. bu "türkiyelilik" kavramına sarılanlar içinde "yeni bir şey söylüyorum" sananlar varsa, seviyorum onları.
  • eğer tarihte türk dediğimiz bir kavram varsa ve atatürk'çe belirlenmiş türk kavramından farklı ise, atatürk ne derse desin ortada olacak kavramdır. zira eğer tarih farklı şekilde gelişip türk devrimi yerine kürt devrimi olsaydı, türkiye kürdistan olsaydı, kürdistan'da yaşayan kürtler ile kürt dediğimiz kavram arasında fark olduğunu iddia edip "kürdistanlıyız ama türk'üz köken itibariyle" dememizden daha doğal bir şey olamazdı. hani kürt örneği verdim ama en yakın örnek diye, kıllananlara duyurulur.

    yani demem o ki türklük kavramı atatürk'ün veya herhangi başka bir kimsenin tekelinde olamaz, zira toplumsal olarak oluşturulur. yasal olarak türk olmakla kültürel/sosyal olarak türk olmanın farkı da budur. atatürk "bugünden sonra kırmızı her şey elmadır" dese de kirazlar elma olduklarını ilan etmedikleri sürece kiraz olmaya devam ederler yani. ama muhtemelen yasal olarak kiraz ve elma eşit hale gelir.

    şöyle de diyebiliriz, eğer türk tanımımız türkiye vatandaşı olmaksa selçuklular bir ne devletidir?
  • "hepimiz ermeniyiz" diyeni "türk"lüğe hakaretten yargılamaya çalışan insanların memleketinde türk kelimesi ırkı da temsil ettiğinden, zaman zaman ihtiyaç duyulan tanımdır. (#10540584)

    bir de ek: gördüğünüz her birleşik krallık vatandaşına ingiliz, her ispanya vatandaşına ispanyol derseniz, bir katalan tarafından tepilme, bir irlandalı tarafından dürtülme olasılığınız; bir türk vatandaşının sokak ortasında vurduğu diğer bir vatandaşının ardından "ermeni öldürdüm" diye sevinebilmesi olasılığıyla yarışır.
  • efendim atamız tarafından tanımlanan türklük kavramını hepimiz biliyoruz. kendini bu ülkenin vatandaşı olarak gören herkes türktür. bu tanıma katılabilirsiniz ya da katılmayabilirsiniz. şahsen katılıyorum. (anakha'nın "e o zaman selçuklular ne devletidir?" sorusu her ne kadar bana farklı bir ufuk açmış olsa da)

    ancak son zamanlarda türkiyelilik diye bir kavram oluşmuştur. buna hemen bir satır yukarıda yazdığım düşünce şekli ile karşı çıkmak tabi ki mantıklıdır. çünkü zaten "türk=kendini buralı sayan" şeklinde bir eşitliğimiz varken "türkiyeli=kendini buralı sayan" diye bir kavram yaratmak saçmadır. amma velakin sorun, sonradan türk kelimesinin ırka indirgenmiş olmasıdır. cumhuriyetin ilk yıllardan kimse türk denince bir ırkı düşünmezken sonraki yanlı ve yanlış siyasetler, (belki amerika belki israil) güdümlü yanlış politikalar ile başka ırkların ben türk değilim demesi için (benim görüşüme göre) atmosfer yaratılmıştır. bu noktada kendini, türk olarak tanımlamak zorunda hissetmeyen ancak mustafa kemal'in türklük tanımı içinde yer alan insanlar oluşmuştur. tabi ki kürtlerden bahsediyorum. bu noktada burada yaşayan hem türk'ü hem de kürt'ü tanımlayacak kavram türkiyelilik olmuş ve bu kavram da atatürk'ün tanımı ile çelişir nitelikte olagelmiştir.

    bu noktadan sonra artık bir taraf diğer bir tarafa "bak zaten kendilerini türk olarak dahi görmüyorlar" derken diğer taraf ise "zaten siz bizi kendinizden görmüyordunuz" diye cevap verecektir.

    ve maalesef bu sırada olan daha güzel yaşaması gereken halkıma (halkım=hepiniz) olacaktır. bu kısır tartışmalar ve bölünmelerle oyalanırken ne içimizdeki cibiliyetsiz bazı politikacıların aleyhimize çalışmalarına, ne güçlü ulusların elimizi kolumuzu (kaynaklarımızı) bağlamış olmalarına, ne de para babalarının kanımızı iliğimizi sömürmelerine kafamızı kaldırıp dikkat edememekte olacağızdır.
  • bizzat atatürk'ün direktifiyle yazılmış türk tarih tezine göre brakisefal kafataslı orta asyalı üstün ırk türk olarak tanımlandığından ihtiyaç duyulmayan kavramdır. ne de olsa batı tarzı millete ve soya dayalı modernleşmemizi gerçekleştirdik.

    bazı türkiyeliler soyadları türk olmadığından polis, subay ve diplomat olamazken sadece lafta kalan etikettir.

    (bkz: türk tarih tezi)
    (bkz: türklüğü ölçmek)
  • karşı çıkış noktasını dil oyunu yapmaktan alan bir yurttaşlık tanımıdır..

    yok efendim ingiltereli diye bir kavram mı varmış, almanyalı diye bir laf duymuş muyuz hiç, falan feşmekan..

    dil oyunu yapmak bilimsel bir açıklama getirecekse ben de yapayım o zaman, bundan böyle meksika vatandaşı olan kimseye meksik, mısır vatadandaşı olan kimseye de mısır diyelim mesela..

    bir de atatürk tabusu var ki evlere şenlik.. "türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan herkes türktür" demiş, o öyle dediyse tartışılamaz.. ne yapayım dediyse.. rakıyı da fazla içerdi rahmetli, rakı şişesinde balık mı olayım şimdi?

    dört elle tdk'ya sarılanlara özel not: bu memlekette oturgaçlı götürgeç diye kavram bile uyduruldu da yeteri kadar insan hop ne oluyor demedi yahu, bi sakin olun..
hesabın var mı? giriş yap