*

  • minibus yolundaki goztepe benzincisi*nden baslayip, bagdat caddesi isiklari gecerek, goztepe parki boyunca cemil topuzlu'ya inen ve ethemefendi caddesi’ne paralel olan caddedir. ustunde tarihi tren istasyonu, merhum tutuncu mehmet efendi’nin yaptirdigi cami gibi yapilar bulunan caddenin adi bir donem hifzi veldet velidedeoglu olarak degistirildiyse de, mahallelinin itirazi sonucu tekrar eski halini almistir.
  • halk arasında "göztepe istasyon caddesi" adıyla da anılan, erenköy tarafındaki kaldırımlarında bisiklet yolu bulunan, üzerindeki duraklardan gz1 ve gz2 iett otobüsleri geçen cadde.
  • minibus caddesi cikisinda eskiden iyi su alinan bir de eski cesmesi vardir. suyu eski "iyiliginde" midir bilinmez ama onunde hep kuyruk vardir. bunun tam karsisinda da postane. gz1 ve gz2 gecerken insanlar saatlerine bakar kacta geciyor otobus diye ama hic akilda tutulmaz bu saatler, zaten otobusler de bazen oldukca yuksek hata sinirlari icinde takip ederler programlarini. ilerde is bankasini gectikten sonraki aralikta eskici arabasinda kitap satan bir adam vardir. bazen iyi kitaplar duser buraya ve pazarlik edilirse cok ucuza alinir bu kitaplar (edit: kitapçı adnan abi yine aynı yerde bir apartmanın altındaki dükkana geçti). istasyona gelmeden hemen once yillarca goztepe'ye ekmek yedirmis bir firin vardir. istasyondan sonra da guzel simit yapan yeni, baska bir firin. eskiler saclarini rahmetli omer amcaya kestirirlerdi; dukkani eski firinin yaninda, simdi kuruyemisci olan yerdeydi. kimbilir kac hukumet dusurulmus, kac hukumet kurulmustu bu dukkanda. sonra omer amca ridvanpasa sokagina tasindi. bu caddenin eski tadlarindan biri de once simdiki mudurnu'nun, sonra da telsim'in yerinde hizmet veren pastanesiydi. degismeyenlerden biri ilerde, eski sumer, simdiki kemal kayacan sokagin kosesindeki gencler kitabevidir. oranin sahibi amca ve teyze de yillardir ayni yasta gozukurler. sokagin buradan sonrasi daha fazla degisiklige ugramistir. simdi bisikletci olan yer eskiden kus ucmaz, kervan gecmez, yillardir nasil ayakta kaldigina hayret ettigim bir bilgisayarciydi (bisikletçi de koltukçu oldu sonradan. galiba koltukçu da kapandı. yoksa kapanmadı mı? neyse, kapanmamışsa da kapanması yakındır). fenerbahce lisesine donen kosede kazikci bir kirtasiye vardi ama ne o, ne de sonra onun yerine acilan dukkanlar tutunabildi o kosede*.
  • minibüs caddesini, bağdat caddesine bağlayan bir köprü konumundaki cadde, aynı zamanda gece yarısından sonra hizmet veren kokoreçcileri ile de nam salmıştır.
  • minibus caddesi tarafi yeni yapilan kaldirimlariyla daha duzgun ve temiz gorunume kavustu.
  • üzerinde çifte konaklar, pansiyonlu ilkokul ve tütüncü mehmed efendi camii durakları bulunan caddedir
  • yakin zamanda uzerine trafik lambalari eklenmis olan caddedir. lambalar gercekten ihtiyac duyulan, caddenin nadir aga - ridvan pasa sokaklariyla kesistigi dort yol agzina degil de, tren yolu koprusunun hemen dibine ve tas mektep sokak cadde baglantisina yerlestirilmislerdir. cok gereksiz olduklari, araclara kirmizi yanarken soforlerin bunu iplemeyip gazlamalarindan bellidir. oysa yukarida sozu edilen yerde gunun her saati kaos yasanmaktadir.
  • küçüklüğümden beri bağım olan caddedir. üzerindeki şölen kebap salonu sayesinde hayatımda ilk "odun ateşinde" dönerimi yemişimdir. barker kırtasiye'de değişik oyuncaklar, ekmek fırını, karakolun ordaki kır pidecisi, gece kokoreççisi, asu börek, sabit pazar, pastane falan.. ulan neler yazdım, tütüncü mehmet efendi caddesi bayaa bayaa gıda üzerine kurulu bi caddeymiş resmen, akla başka şey gelmiyor!

    yıllar sonra gelen edit: typo
  • bazen erenköy'den başlarım yürüyüşe, sadi yaver ataman sokak'tan, rıdvan paşa sokak tarikiyle ulaşırım buraya. göztepe istasyon caddesi derim hala, eski alışkanlıkla. pembe boyalı, hatıralarla dolu, altından tirenler geçen tarihi istasyon binasının yanından seyirtirim yaz akşamüstlerinde, göztepe'de bir tek yaprak bile kımıldamazken. bazen bir bankta oturup alemi seyrederim, bazen ani bir ilhamla ara sokaklara sapıp yolumu uzatırım. bazen yağmur çiseler, ıslanırım. bazen rüzgar eser, ürperirim. bazen ansızın bir köpek havlar, irkilirim. bazen sen aklıma gelirsin, içim titrer. sonra düşünürüm elimde olmadan: yıllar geçti.. şimdi neredeyse yirmi yıl olmuşken: aynı hislerin, aynı duyuşların, aynı kayboluşların sonu görünmez, bilinmez, karanlık girdabındayım..

    sıyrılırım elbet hepsinden. dünyaya, gerçekliğe, karnımın acıkmasıyla geri dönerim. caddeye iki adım kalmıştır ve tam da köşedeki köşem pide evi, muhteşem karadeniz peynirli pidesi ile beni beklemektedir. karnımı doyururum, caddeye kavuşurum, yoluma revan olurum. yürürüm dururum. yorulunca dinlenip yine yorulurum. her akşam güneş, değişik renklerle batar. sonra gece olur, eve dönerim. uyurum. hep binlerce baca görürüm rüyalarımda.. istasyon caddesi'nde, geceleri geç saatlere kadar tiren sesleri yankılanmaktadır..
  • günümüzde ve görünüşe göre en az önümüzdeki 10 yıl daha şantiye halinde olacak güzide cadde.
hesabın var mı? giriş yap